O halde Çeviri Fransızca
19,907 parallel translation
O halde biliyorsun... Gölgelerini mi?
- Tes Ombres?
O halde bu senin suçun değil. Yalnızlığa ihtiyacın yok, Luce. Bir arkadaşa ihtiyacın var.
- Alors ce n'est pas ta faute, tu n'as pas a être seule Luce, tu as besoin d'une amie.
Yani gitmeme izin vereceksin. - O halde yapacağım.
Ce qui veut dire oui, donc je vais le faire.
O halde siz ve ekibiniz bu odadaki birçok şeyi bizzat tedarik etmiş bulunuyorsunuz.
Imaginons maintenant que votre comité acquière certains objets de cette pièce.
İnandırıcı bir hikaye için hazırım o halde.
J'opterai pour une histoire crédible.
- O halde gördüğüm en güzel büyükannesiniz.
- Si, si. J'ai jamais vu une grand-mère aussi jolie.
Tamam o halde biz de saklanırız.
Ok. Alors nous nous cacherons.
O halde biz de savaşırız!
- Alors nous nous battrons!
Ben kimim o halde?
Alors qui je suis?
O halde burda dikilmeyi bırakalım da biraz para yapalım
Bien, alors arrêtons de discuter et allons faire un paquet d'argent.
Kuleyi kurtaramayız. - Deneyelim o halde.
{ \ 1cH00ffff } Ça coûte rien d'essayer.
O halde benden bunu niye bekliyorsun?
Alors, pourquoi je le ferais?
O halde durumlar iyi.
Alors, ça va pas trop mal.
O halde, biz kendi teorimizi emir komuta zincirine bildirmek zorundayız.
On va donc devoir envoyer notre théorie au Commandement.
O halde neden o açık havaya çıkmıyor?
- Qu'elle sorte prendre l'air!
O halde yakında onunla tanışacaksın.
Vous allez le retrouver.
Gideyim o halde.
D'accord, je vais partir.
Güzel. Alınır o halde.
Je conseille d'acheter.
O halde kahrolası Walt Camby'ye bağlanalım.
Trouvons-lui ce putain de Walt Camby.
- O halde hemen koşmaya başla.
- Alors, cours.
Ve kimse bunun altındaki matematiği anlayamazsa o halde hiç kimsenin paranın hesabı vermesi gerekmez.
Si personne ne comprend, alors, personne ne doit expliquer où est passé l'argent.
O halde iyi bir Kraliçe değilim.
Alors c'est une bonne chose que je ne sois pas une reine.
- O halde ne yapacaksınız?
- Alors qu'est-ce que tu vas faire?
O halde size ödül avcısı değil ordu lazım.
Vous n'avez pas besoin d'un chasseur de primes, vous avez besoin d'une armée.
O halde niye en azından dinlemiyorsunuz?
Alors pourquoi ne voulez-vous pas au moins m'écouter?
O halde beni kovmazsan başın belaya girer.
Hein? T'auras des ennuis si tu me renvoies pas.
O halde, nerede şu an?
Bien, où est-il?
Madem böylesi bir hayal kırıklığıyım evden ayrılırsam üzülmezsin o halde.
Bien, si je suis une telle source de déception. Je suppose que tu ne seras pas navré si je quitte la maison.
Ne bekliyorsunuz o halde, hadi gidelim!
- Bien sûr. Et bien qu'est-ce qu'on attend?
O halde, anlamama yardımcı ol.
Aidez-moi à comprendre alors.
- Roy'u nereden tanıyorsun o halde?
Alors, comment vous connaissez Roy?
O halde bana açıklasana, nasıI oldu da yerden ve havadan o kadar iyi gözetim halinde olan bölgeden fark edilmeden öylece yürüyüp geçip gittiler?
Expliquez-moi comment, avec tout un arsenal de surveillance aérienne et terrestre sur la zone, ils ont pu partir à pied, comme ça, sans être vus?
O halde sanırım onları gidip eski yöntemle almamız gerekecek.
Il va falloir pénétrer là et les rescaper à l'ancienne.
O halde gidip Will'le tanışalım.
Je vais vous présenter Will.
O halde sizi Will'le tanıştıralım.
Alors allons voir Will.
Mozart o halde.
Va pour Mozart, alors.
O halde, tebrikler! Bugün hoşunuza gitsin ya da gitmesin, siz de köpeksiniz!
Félicitations, aujourd'hui, vous êtes des chiens, bon gré mal gré.
O halde kimindi?
Qui a décidé, alors?
Anlaştık o halde.
Très bien, c'est réglé.
- O halde kullanalım.
Alors, utilisons-la.
O halde, ikimiz takım arkadaşı olacağız, ama asla arkadaş olmayacağız, ya da onun gibi bir şey.
Toi et moi, on sera coéquipiers, mais on ne sera pas amis.
Kurallara göre Pazar günü sahada olmam, o halde pazartesi görüşeceğiz.
Le règlement m'interdit d'être sur le terrain. Je vous verrai lundi.
Çok yazık, o halde umalım ki çok kalmaz!
Bon, il ne devrait pas trop tarder à en sortir.
- O halde, iki vuruş yapmam lazım.
- Je dois en réussir deux?
O halde birazdan orada olacağım.
Je serai là très bientôt.
Tamamdır, pek yakında o halde, görüşeceğiz.
D'accord. On se verra très bientôt, alors.
Tamam, o halde sakın salak bir sporcu gibi gözükme.
Dans ce cas, ne fais pas l'athlète imbécile.
O halde biliyorsundur.
Alors, vous devriez savoir.
Ve o da kung fu bildiği halde.
Et elle s'y connaissait déjà!
O halde, beni izleyin.
Suivez-moi.
- O halde neden uyanığım?
- Non.