O olmadan Çeviri Fransızca
2,135 parallel translation
O olmadan ayrılamam.
Je ne pourrais pas partir sans elle.
Benim inancım, yalanla gerçeği ayırt etmeme yardım eder, ama o olmadan... çok tehlikeli olur.
Ma foi m'aidera à distinguer la vérité du mensonge. Sans la foi, c'est trop dangereux.
O olmadan gidemem.
Pas sans lui.
Baş başa, o olmadan biraz konuşabilir miyiz?
On peut se parler, en privé?
O olmadan, bana verdiğin dosyadaki son şifreyi çözemiyorum.
Je ne peux pas casser les derniers cryptages du fichier.
O olmadan onlarla savaşabilirdik ama artık...
Sans lui, on pouvait les combattre, mais maintenant...
O olmadan ben...
Sans lui...
O olmadan daha iyiyim demiştin.
Tu disais qu'il valait mieux ne pas avoir un père comme ça...
- Mary Lightly, Gus'la bana hayatının son 13 yılını Yang ile geçirdiğini ve o olmadan ne yapacağını bilmediğini itiraf etti.
- Mary Lightly nous a tout confessé quand il a dit avoir passé les 13 dernières années avec Yang, et qu'il ne savait pas ce qu'il ferait sans elle.
Bu Dünya'da o olmadan mutlu olmamın imkânsız olduğu tek bir şey var.
Il y a une chose sans laquelle mon bonheur en ce monde semble impossible.
O olmadan ikimiz de daha iyiyiz.
Nous sommes toutes les deux mieux sans elle.
O olmadan rehberliği daha ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum.
Comment continuer, sans lui pour me guider?
Bak, biliyorum, bu şirketi korumak senin için aileyi korumakla aynı şey, ama aile o olmadan da yaşayabilir, hatta belki daha da iyi yaşar.
Tu penses qu'en sauvant la société, on sauve la famille. Mais la famille s'en sortira très bien. Sans doute mieux.
Hepsi büyüdü ama hala o olmadan birşey yapamıyorlar.
Ils sont adultes, mais elle est toujours sur le qui-vive!
Sharon ve çocukların o olmadan mücadele etmesi....... onun en büyük korkusuydu.
C'était sa plus grande peur que Sharon et les garçons peinent à se battre sans lui.
Ama o olmadan, bu hamilelikten kurtulamaz.
Sans ça, elle ne survivra pas à la grossesse.
O olmadan gitmiyorum.
Je ne partirai pas sans elle.
O olmadan halledemiyorum.
Je ne m'en sortirai pas sans lui.
Her zaman sorun oydu zaten. O olmadan, birlikte...
Sans lui, on...
O olmadan da çalışabileceğin birini söyle.
De qui on peut se passer?
Çünkü onlar olmadan o da benim gibi bir şapşal.
Car sans eux, elle est aussi stupide que moi.
Ömür boyu hapis cezasinin 5 yilini gecirdikten sonra sartli tahliye olmadan O tekrar sokaklardaydi.
Soudain, après cinq ans... d'une peine à vie, il se retrouve dans la rue.
Küçücük bir siğil olarak başlar ama yosun tedavisi olmadan o siğil kafanız kadar büyüyebilir!
C'est petit au départ. Mais si vous ne faites rien, elle peut devenir aussi grosse que votre tête!
Ama şimdiyse, anne rolüne soyunuyor fakat egosu bunu kabullenmiyor. O yüzden o da halk evlerinde ders vermeye karar veriyor fakat bu da farkında olmadan geçmişinden gelen bir sapığın peşine takılmasına neden oluyor.
Maintenant, on lui propose des rôles de mère, ce qui la blesse et elle donne des cours dans un centre social, attirant involontairement un désaxé
Hayatında olmadan yaşayamayacağı tek kadının ben olduğumu düşünen o harika adamla ne zaman tanışacağım?
Quand est-ce que je vais rencontrer ce type fantastique qui pensera qu'il ne peut pas vivre sans moi?
O ses olmadan ne yapardım bilemiyorum.
Je ne sais pas ce que je serais, sans ce bruit.
O çocuk aşık olmadan bir memeye bile dokunamaz bence.
II ne pourrait pas toucher un sein sans tomber amoureux.
O insanları orada ellerinde hiçbir şey olmadan bırakmayacağım.
- Je les laisse pas sans.
Bu sırada karım hayatının son günlerini yalnız geçirecek. Ben de uzak bir yerde o küçük sorunu çözmeye çalışacağım. Sonra bir çocuk, büyük bir velet anlamlı bir eğitimi olmadan son saniyede atlayıp çözecek.
Pendant ce temps, ma femme... va passer ses derniers jours toute seule pendant que je suis ailleurs, essayant de resoudre ce petit probleme... et puis un enfant, un grand gamin avec aucune vrai education va arriver au dernier moment...
O zamanlar farkında olmadan birbirimizin yanından yürüyüp geçmiş olabiliriz.
A cette époque, on aurait pu passer l'un à côté de l'autre sans le savoir.
En kötüsü de göz kulak olmakla görevlendirildiğim o nankörlerle ilgilenirken elimde olmadan belki de ben onlardan daha zavallıyımdır diye düşünüyorum.
Le pire, c'est qu'en regardant ces ingrats que je dois surveiller... je ne peux pas m'empêcher de penser... qu'entre eux et moi, c'est peut-être moi le plus grand raté.
O gece köleleri ya da kocası olmadan kaçmasının tek sebebi olabilir.
Il ne peut y avoir qu'une raison pour disparaître dans la nuit, sans esclave ni mari.
Emin olmadan, o şeyi nasıl benim üstümde kullanır?
Il teste ce truc sur moi sans en être sûr?
Sunum olmadan o toplantıya nasıl gireceğim.
Comment je fais sans présentation de prête?
- Bir suçlama olmadan çok uzun süre tuttuk. Kayıt edilecek birşeyi yoktu, o yüzden...
Nous n'avions pas de motif de le garder plus longtemps.
Sen olmadan tadı olmazdı o yüzden gelmene çok sevindim.
Ça aurait pas été pareil sans toi. Content que tu sois venue.
O izin olmadan tekrar evlenemezsin.
Sans ça, tu ne pourras pas te remarier.
'Çünkü bu sonsuz yaşam, yaşlanmadan...'... öpüşmeden, aile sahibi olmadan, seni insan yapan onca şey olmadan yaşamak...'... o tarafta olacak en kötü cehennemden bile beter.
C'est que... cette vie sans fin, sans jamais vieillir, ni embrasser, ni avoir de famille, toutes ces choses qui rendent humain, ne pas les avoir est un enfer pire que tout ce qu'il peut y avoir là-bas.
İki aşamalı bir roket olmadan, o miktarda bir itiş gücüne ulaşamayız.
Un petit morceau de Zartog pour les fans. Je suis Zartog.
O halde vekilim, hepsi bu. Kanıt olmadan zor olacak, anlıyor musunuz?
c'est tout... sans preuves matérielles, c'est difficile.
O oluşumlarda sondaj Fort Worth'daki gibi olursa, düzenlemeye tabi olmadan, vahşi batı gibi, büyük bir trajedi olur, çünkü buradan bir ders çıkarttık.
Si on fore ces gisements, comme à Forth Worth, sans règlementation, de manière anarchique, ce sera une tragédie.
- O piç kurusu hain olmadan- -
- Cette traître...
- O ev sen olmadan bana birşey ifade etmez..
Cette maison n'aurait pas de sens sans toi dedans.
Brooke Davis bir set çektiği zaman, o hazır olmadan, seti indirmez.
Quand Brooke se cache, il n'y a qu'elle qui peut décider de sortir.
Yenisini alırım. Şimdi çok geç olmadan al o planları.
Grouille-toi, chope les plans.
Bu gece o evden yanımda Tyler olmadan ayrılmak oğlum olmadan...
Partir de cette maison, sans Tyler... Sans mon fils...
Siz olmadan o hiçbir şey.
Sans vous, il n'est rien.
İnan bana gelecek o kule olmadan çok daha aydınlık.
- Il avait tort. Crois-moi, le futur sera bien mieux sans elle.
- Hayır. Gireceğiz, fakat kar gözlükleri ve barbekü ekipmanları olmadan o kadar da eğlenceli olmayacak.
Si, mais ça sera plus marrant si on y va avec des masques de ski et des piques à barbecue, non?
O zaman uyu. Uyku ilacım ve diş koruyucum olmadan mı?
- Sans mélatonine, ni protège-dents?
Bu gece onu görmeyi umuyorum ama çok kuralcı bir kız, saat 10 olmadan uyumak istiyor. O yüzden bu işi çabucak bitirip gitmek istiyorum. Çünkü trafik çok pis olabiliyor.
Je voulais la voir ce soir, mais elle se couche à 10 h, donc si je peux finir vite, je pourrai éviter les bouchons.