O olmalı Çeviri Fransızca
5,648 parallel translation
Pete'i öldüren o olmalı.
C'est celui qui a tué Pete.
O'nun istediği şey olmalı.
C'était sa volonté, on dirait bien.
Demek istediğim o duvarda olmalıyız ayrıca bira fıçılarıda hazır.
Enfin, on doit être sur le mur, plus on a acheté les fûts.
Ve en iyi an da, güneşin doğduğu andır. O zaman ateş etmeye hazır olmalısın.
Et quand il fera jour... prépare-toi à tirer.
O hatun bize sahte bir isim söylemiş olmalı.
Cette fille sexy a dû nous donner un faux nom.
Dinle, kardeşim o bota binip buradan gitmeli ve bu hemen olmalı.
- Si... - Écoutez! On va retourner au bateau, compris?
O zaman hızlı olmalıyız.
Je sais pas, mais faudra faire vite.
O hâlde asıl soru şu olmalı :
Alors, la grande question, c'est :
O zaman biraz spagetti sosu yapmayı biliyor olmalısın!
- Si! Donc, t'as bien une recette de sauce pour accompagner les spaghettis!
O kız karım olmalı!
Je ferai d'elle ma femme
Anneme gelince, o da biliyor olmalıydı.
Ma mère le savait.
Heyecanlı olmalısınız, çünkü size bizim olan o ağır WWE şampiyonluk kemerini takdim etmek üzereyim.
Vous n'êtes pas encore au bout de vos surprises. Cela concerne la ceinture de champion convoità © e par tous les catcheurs! Vous ne rêvez pas, elle est bien en or massif, incrustà © e de diamants hors de prix.
O arabayı gerçekten çok seviyor olmalısın, tatlım.
Vous devez y tenir, à cette voiture.
O partiye gitmelisin ve acımasız olmalısın!
Tu vas aller à cette fête et te montrer forte.
O halde papazı iyi tanıyor olmalısın.
Vous connaissez bien le prêtre.
- O zaman aklımı yitirmiş olmalıyım! - Debbie!
Eh bien, j'avais perdu la tête!
- Bir hata olmalı o zaman.
Il doit y avoir une mission. Non.
O kahrolası Lamborghini'yi aldığımdan olmalı.
C'est parce que j'ai pris cette putain de Lamborghini.
O gün otlağın orada çıkan Theo değil sen olmalıydın.
C'est toi qui aurais dû te relever, pas Theo.
O bir bilim adamı olduğundan buralarda yazdığı notlar ya da günlük falan olmalı. - Etrafı bir araştıralım.
C'est un scientifique, alors cherchons des notes ou un cahier.
O zaman bunun bir zamanlayıcısı olmalı.
Il doit y avoir un minuteur.
O başkan olmalıydı değil mi?
Ça devrait être le président, non?
Ve eğer ki çelik kullanırlarsa... O zaman titanyum olmalıyım herhalde?
Et s'ils utilisent l'acier, je dois être de titane?
- O zaman, gözetleme yok. Ve güven olmalı. Birbirimize karşı misafir evinde olanlar hakkında dürüst olacağız.
Eh bien, tout logiquement ça nous conduirait à... tu sais, ne pas se surveiller... ce doit être une affaire de confiance et nous devons être honnête l'un envers l'autre sur ce qui se passe dans l'autre maison et...
O kış çok soğuk geçmiş olmalı.
Il devait faire froid en hiver.
O zaman şey olmalı...
Ça doit être...
Şüphesiz ki nadir bir fırsat o halde çok dışarı çıkmayan biri olmalı.
De toute évidence c'est une rare opportunité, alors c'est quelqu'un qui ne sort pas beaucoup.
- Siktir et gitsin, O görevde olmalı
- Nom de Dieu, il devrait être en service.
O Charles olmalı.
C'est lui. C'est Charles.
İçeri girip elinin o masaya değmeyeceğinden emin olmalıyız.
Tu dois y retourner et t'assurer que sa main ne touche pas l'écran.
O zaman bir çeşit yanlışlık olmuş olmalı.
Donc il doit y avoir une erreur.
Suzuran'lısın sen o herifin bize neler yaptığını biliyor olmalısın.
Tu es de Suzuran, tu dois le savoir. Tu sais comment il nous traite?
O zaman dinlenmiş olmalısın?
Alors tu t'es bien reposé?
Bakıyorum da, içimizde yalnızca tek bir kişinin kafası, düzinelerce dağılmamış... Sanıyorum o sen olmalısın.
Comme tu es la seule à ne pas s'être fait exploser la tête des dizaines de fois, ça devrait être toi.
Seni üniversiteye göndermemizi sağlayacak tüm para o kavanozda o yüzden küfür ettiğim için mutlu olmalısın.
Regarde. C'est l'argent qu'on a pour t'envoyer à l'université, alors sois content que je jure.
Çok fazla şey görmüş olmalı. Bir düşünecek olursan, tüm o yıllar boyunca gözlerindeki o lenslerle neler gördüğünü. Öyle.
Il a dû voir beaucoup de choses.
Farkındayım. O yüzden menü kusursuz olmalı.
C'est pour ça que le menu doit être parfait.
O Levon olmalı, ben de bunu reddetmeliyim.
Ça doit être Levon, et je dois décliner cette merde.
Eğer D'Anthony haklıysa, ve o dairede üç kişiyi duyduysa Pulpo Medellin'den yanında iki tetikçi getirmiş olmalı.
Si D'Anthony a raison, il a entendu trois voix dans l'appartement, Pulpo a dû amené deux hommes de main avec lui.
O ben olmalıydım.
C'était supposé être moi.
O ben olmalıydım Jack.
Ça devait être moi, Jack.
Eğer Naveed kız kardeşini Londra'dan götürmeyi planladıysa o zaman kıza operasyonumuzdan bahsetmiş olmalı. Yok, hayır.
Si Naveed avait prévu d'emmener sa sœur hors de Londres, il a dû lui dire au sujet de notre opération.
Sizin o ufak savaş taarruzunuz sırasında kaybolmuş olmalı.
Non, il doit avoir obtenu perdu pendant votre petite charge de bataille.
Eğer Naveed kız kardeşini Londra'dan götürmeyi planladıysa o zaman kıza operasyonumuzdan bahsetmiş olmalı.
Si Naveed avait prévu d'emmener sa sœur hors de Londres, il lui a sûrement parlé de notre opération.
Cheng o nakliyede olmalı.
La cargaison, ça doit être Cheng.
O küçük yıldızları yapmak bir saat falan sürmüş olmalı. Duvarda onlardan binlercesi vardı. " İnanılmaz bir şey.
Ca avait pris une heure, ou presque pour faire une de ces minuscules petites étoiles, et putain il y en avait des milliers partout sur le mur, et je fais, " Putain mec, c'est incroyable.
O adam yeni it olmalı.
ELENA : Ce gars doit être le nouveau Cabot.
O halde düşündüğümden bile daha aptal olmalısın.
Pas encore. Alors t'es encore plus conne que je pensais.
O zaman bunu bizim için yapıyor olmalıyım. Çünkü Lassie şef olunca sen de baş dedektif olacaksın.
Eh bien, je suppose que je le fais pour nous, car tu seras nommée inspecteur en chef quand Lassie sera promu chef.
Köşedeki o çanta 300 kg. ağırlığında falan olmalı.
Ce sac dans le coin pèse, comme, 300 kilos.
O günlerde çocuk sahibi olmak dehşet verici olmalı.
À l'époque, ça devait être une horreur d'avoir des enfants.