Olursun Çeviri Fransızca
8,287 parallel translation
Orada tüm bunlardan uzakta güvende olursun.
Vous y serez en sûreté, loin de tout ça.
O zaman yetkililere teslim olursun.
À ce moment-là, vous vous livrerez aux autorités.
Şeytanı desteklersen, şeytan olursun.
Tu sais, celui qui soutient le mal est le mal en personne.
Ya şimdi dönüşürsün ya da bu kadının ölümünden sorumlu olursun.
Tu peux te transformer maintenant ou être responsable de la mort de cette femme.
Böyle devam et, 1980'e kalmaz kreatif direktörü olursun.
Continue, tu finiras directrice de créa en 1980.
Bunları suda kaynatıp içersen iyi olursun.
Faites-les bouillir et buvez à la soif. Vous irez mieux.
Sabah kaçta burada olursun?
Quelle heure demain matin?
20 yıl sonra, sen de yaklaşık 50 olursun?
Et dans 20 ans, vous aurez à peu près 50 ans.
Sen de şöyle olursun, bang!
Tu veux qu'il reste de dos, juste un gars anonyme que tu peux... Tirer sans hésiter.
Seni hapse atarlar Sen de orada güvende ve hayatta olursun.
Ils te mettront en prison. Tu seras en sécurité et en vie.
Kapalı ortamlarda virüslere karşı daha duyarlı olursun, her hangi uzun süreki hastalık da görevi tehlikeye sokar.
Vivre en vase clos rend plus sensible aux virus. Toute maladie compromettrait la mission.
Anakaradan cinayet ekibi gelirse arayacakları kişi sen olursun Hildur, öyle değil mi?
Des enquêteurs viennent du continent, ils vont te soupçonner.
Ona göz kulak olursun, değil mi?
Tu t'occupes de lui, hein?
Doktor çağırayım, ne olursun.
Laissez-moi chercher un docteur, s'il vous plait.
Onu tüketerek... güçlerini almış olursun.
La consommer... pour prendre son pouvoir.
Onu tüketerek güçlerini almış olursun.
Consommez-la... pour prendre leur pouvoir.
Başka türlü olursun diye düşünmüştüm.
Vous n'êtes pas comme je pensais que vous seriez.
Sabah daha iyi olursun.
Tu te sentiras mieux demain matin.
Ama tetiği çekersen... seni bekleyen gelecekte... en büyük müttefiğin olabilecek tek kişiden... mahrum etmiş olursun kendini.
Mais appuyez sur la détente et vous vous priverez de la personne qui pourrait être votre plus grand allié dans le futur qui vous attend.
Diğer tüm ucubelere baba olursun. İstersen tabii.
Un père pour tous les autres monstres, si vous voulez.
Bu sikkeyi alırsan canavar avcısı olursun.
Une fois que tu auras pris cette pièce. tu seras chasseur de monstres.
Sadece onlarla güvende olursun.
Tu seras sauf.... avec eux.
Senin hayattaki amacın da Ron'u süründürmek. Benim için oy ver. Böylece Ron'u keleğe getirmiş olursun.
Votez pour moi pour que je puisse battre Ron.
Ne olursun ne yapacağımı söyle.
Dis-moi ce que je dois faire.
Ama ne olursun Ron'la sırf şu imzaları atmak için bir araya geliver gitsin.
Mais s'il te plait, viens en terrain neutre et assied toi avec Ron 30 secondes pour que je puisse avoir ce stupide document signé.
Tamam o zaman. Ne olursun beni şövalye ilan et.
Alors oui, faites-moi chevalier s'il vous plait.
Bana söylenenleri düşününce on yaşında falan olursun sanmıştım.
Des informations que j'ai eues, j'avais cru que tu avais 10 ans.
Hayatını boşa harcamış olursun.
Il va juste gâcher le reste de ta vie.
Hem bana eşlik etmiş olursun.
J'apprécie ta compagnie.
Eşlik etmiş olursun.
Invité.
- Ne olursun yapma.
- S'il te plait non.
O kelime neydi hani böyle kankanla çok sıkı fıkı olursun ama daha da derin bir seviyededir böyle?
Quel est le mot, tu sais, quand tu es super proche d'un de tes potes mais, comme a un niveau encore plus fort?
Bizi de senin gibi vampire çevirirsen yüz üstü bırakmamış olursun.
Pas si tu nous transformes en vampire comme toi.
Her şeyi berbat etmek mi istiyorsun? turnuvadan diskalifiye olursun.
Tu veux tout gâcher? Si un juge te vois, tu seras disqualifié!
diskalifiye olursun.
Ne te fais pas disqualifier.
Karşı çıkmanın amacı yok. Eğer karşı çıkmayacaksan da kabullensen iyi olur. - Yoksa arafta yaşıyormuş gibi olursun.
Ça sert à rien de le rejeter, et si tu ne le rejettes pas, mieux vaut l'accepter ou alors finir au purgatoire.
Eğer işini kaybedersen ilk öğrenen sen olursun merak etme.
Si vous perdez votre boulot, vous en serez informé.
Bebeği yanında tutarsan bencillik etmiş olursun.
Si tu gardes ce bébé, c'est de l'égoïsme.
Yapman gerekeni yap yoksa götten sikilenlerden olursun.
Fais ce que tu dois faire, ou c'est toi qui finiras par te faire enculer.
Daha iyi kamufle olursun.
Tu pourras mieux te camoufler.
CEO yine sen olursun.
Tu resterais PDG.
Rajan'a şimdi söyleyerek babasını güçlendirmiş olursun böylece Rajan'nın hayatına yaşarken yapamadığı etkiyi öldükten sonra yapar.
En le disant à Rajan maintenant, tu valorises son père, tu lui donnes plus de contrôle sur la vie de Rajan qu'il en avait avant.
Küçük bir kromozom değiştiği zaman 4 yerinde 2 bacaklı olursun.
Un petit chromosome par-ci par-là et tu marches avec deux jambes au lieu de quatre pattes.
Ve sen de... son kalan olursun.
Et tu es... le dernier homme restant.
Ben seni bulana kadar güvende olursun.
Tu seras en sécurité jusqu'à ce que je te trouve.
Yılın o vakti geldi. Onur Yürüyüşü zamanı hep biraz çılgın olursun.
C'est cette époque de l'année.
N'olursun Hitler deme.
Ne dis pas Hitler.
- Ne olursun.
Pitié.
- Ne olursun dileme.
- Pardon.
Sen farklı olursun sanmıştım.
Je vous croyais différente.
Kalırsın, böylece döndüklerinde orada olursun. - Dönmeyecek.
- Il reviendra pas.