Oyun oynamıyorum Çeviri Fransızca
241 parallel translation
Artık oyun oynamıyorum.
J'en ai assez de jouer.
Haydi Slausen... Oyun oynamıyorum.
Si vous avancez, je vous préviens, je n'hésiterai pas à vous tuer.
Bir, ben oyun oynamıyorum.
Un, je ne fais pas joujou!
Oyun oynamıyorum burada.
Je ne m'amuse pas!
- Oyun oynamıyorum, Dennis.
- Je ne joue pas.
Hadi Tommy, artık oyun oynamıyorum.
Viens, Tommy... je ne plaisante plus!
Bak oyun oynamıyorum.
Je ne plaisante pas.
Ben oyun oynamıyorum Judah.
Ce n'est pas un jeu, Judah.
Ben oyun oynamıyorum. Bu işi yapmak istemiyorsan bırakabilirsin.
Si tu te crois menacé, on peut tout arrêter.
Oyun oynamıyorum.
Ce n'est pas un jeu.
Burada oyun oynamıyorum.
Je ne suis pas là pour jouer.
oyun oynamıyorum
Je ne joue pas
Oyun oynamıyorum.
Je déconne pas.
- Ben oyun oynamıyorum Senatör.
Je ne joue pas. Je vois.
İster inan ister inanma ben oyun oynamıyorum.
Je suis pas en train de jouer, moi.
Afedersiniz... ama bu tür bir oyun oynamıyorum.
- Pardon! Je ne me prête pas à ces jeux-là.
Bak Victor, burada bir tür oyun oynamıyorum, sana yardım etmeye çalışıyorum.
Ecoute, Victor, je joue pas, là. J'essaye d'aider.
Oyun oynamıyorum.
Je rigole pas du tout.
Oyun oynamıyorum.
Tu crois que je rigole?
Luke, oyun oynamıyorum dostum.
- Je rigole pas.
Seninle oyun oynamıyorum.
- Je n'essaye pas de vous baiser!
Haydi, oyun oynamıyorum, evlat.
Vas-y, je ne plaisante pas.
- Yine benimle oyun oynuyorsan seni öldürürüm. - Oyun oynamıyorum.
- Si tu mens encore, je te tue.
Evlat, seninle oyun oynamıyorum.
- Je ne plaisante pas.
Artık oyun oynamıyorum.
Je n'entre pas dans son jeu.
Oh, hey Johnny. Hiç bir şeyle oyun oynamıyorum.
Salut Johnny... moi je fabrique rien du tout.
"Oyun oynamıyorum, lütfen suratımı astırma Benim olmayacak mısın, Benim güzel sevgilim Sevgilim olmazsan, Ne yaparım bilmiyorum." Tabii ki imzasız.
" Mon amour n'est pas plaisanterie. Achève mon agonie. Mienne pour toujours, ma Valentine d'amour.
Oyun oynamıyorum.
J'ai pas envie de jouer.
Seninle oyun oynamıyorum. Hadi!
Je plaisante pas.
Oyun oynamıyorum. Ödeme yapmak için dün konuştuk halledildi dedi.
Non, je l'ai vu hier pour payer, il a dit que c'était réglé.
Sana oyun oynamıyorum.
J'essaye pas de te jouer des tours.
- Burada oyun oynamıyorum. Bir sürü işim var.
- Monsieur, je travaille!
Oyun oynamıyorum, bebeğim.
Je ne joue pas, bébé.
Herhangi bir oyun oynamıyorum.
Je ne joue pas.
Ben oyun oynamıyorum.
Je ne rigole pas.
- Oyun oynamıyorum. Ne yani?
- Je ne te fais pas de cinéma.
Oyun oynamıyorum.
Je joue plus, maintenant.
- Oyun oynamıyorum.
- Mais non, je...
- Oyun oynamıyorum. - Ne?
- Je n'entre pas dans leur jeu.
Oyun oynamıyorum Matt.
Je ne joue pas Matt.
Oyun oynamıyorum.
Je rigole pas.
Oyun mu? Oyun falan oynamıyorum!
Je ne joue pas.
Seninle oyun falan oynamıyorum Moriarity.
Me touche pas, Moriarity.
- Benimle oyun oynuyorsun! - Hayır oynamıyorum!
- Tu n'es pas sincère avec moi.
Şimdi ben New York'ta değilim, Yankee Stadyumunda da oynamıyorum, ama oyun hala aynı ve tabi kurallar da ;
Mais je ne suis pas à New York, et je ne joue pas dans le stade des Yankees, mais le jeu est toujours le même et les règles sont toujours en vigueur :
Şu anda oyun oynamıyorum.
On n'a pas le temps de jouer.
Çatıya çıtığın anda hepimizin işi biter. Ben oyun oynamıyorum.
Si tu montes, tu nous détruis tous.
Oyun falan oynamıyorum.
Je ne joue pas.
Oyun oynamıyorum.
Je ne joue pas, mais...
Seninle oyun oynamıyorum.
Je ne mens pas.
Berbat oynamıyorum, oyun berbat.
Je ne suis pas nul. Le jeu est nul.
oynamıyorum 18
oyun bitti 163
oyun oynama 28
oyun yok 20
oyun mu 56
oyun zamanı 18
oyun başladı 18
oyun başlasın 17
oyun oynamayı bırak 24
oyun oynamayı kes 17
oyun bitti 163
oyun oynama 28
oyun yok 20
oyun mu 56
oyun zamanı 18
oyun başladı 18
oyun başlasın 17
oyun oynamayı bırak 24
oyun oynamayı kes 17