Oğlunu Çeviri Fransızca
4,322 parallel translation
Seni raylarda ölüme terk edebilirdim ama yapmadım. Oğlunu öldürmedim.
J'aurais pu vous laisser mourir, je n'ai pas tué votre fils.
Oğlunu öldürmedim.
- Je ne l'ai pas tué.
Hess, oğlunu görmek istiyorsan gitmeliyiz.
Si tu veux voir ton fils, il faut avancer.
Öz oğlunu öldüreceğini mi söylüyorsun? Çıldırmışsın sen.
Si vous voulez tuer votre propre fils, c'est de la démence!
Oğlunu arıyorlardı.
Ils venaient pour votre garçon.
O piç oğlunu benden daha çok seviyorsan öldür o zaman beni.
Si tu aimes tellement ton bâtard, alors tue-moi!
Hala Zeus'un oğlunu yenebileceğini sanıyor musun?
Tu crois pouvoir vaincre le fils de Zeus?
Ve bir şeyi kaybettim. Başnakanın oğlunu. Benim hatamdı.
Et j'ai perdu un homme, le fils d'un ministre.
- 18 : 22'ye kadar oğlunu görmek istiyor musun?
Vous voulez voir votre fils avant 18 h 22?
Kız arkadaşını ve oğlunu benim gibi erkeklerin yerine nasıl koyuyorsun?
Comment tu jongles entre une copine, un fils et des types comme moi?
- Öz oğlunu göremiyor musun?
- Tu ne peux pas voir ton propre fils?
Oğlunu dövdüğü hakkında... bu yüzden oğlu eden kaçmış.
Comme quoi il maltraitait son fils et que c'est pour ça qu'il est parti.
Neden Tanrı sana oğlunu geri verdi de benimkini aldı?
Pourquoi t'a-t-il rendu ton fils et emporté le mien?
- Oğlunu hala seviyor musun?
Tu aimes encore ton fils?
Sence ben oğlumu, senin oğlunu sevdiğinden daha çok mu seviyorum?
Tu crois que j'aime mon fils plus que tu aimes le tien?
Oğlunu vurdular Rocket!
Ils ont tiré sur ton fils, Rocket!
- Oğlunu bulmasına yardım etmelisin.
Aide-le à trouver son fils.
Oğlunu dolandırıcı olduğu için öldürdün.
Martin nous a tout dit. Vous avez tué votre fils parce que c'était un escroc.
Ama kendi kanından, canından olan oğlunu öldürmek...
Mais enfin, tuer votre gamin, la chair de votre chair...
Oğlunu elinde tutan adam arıyor.
Ici les gus qui ont ton rejeton.
Yoksa oğlunu ip zulamızın içindeki en kötü en acı verdirici iple o güzelim boynundan asarız.
Sinon on chope votre fiston et on le suspend par son joli colback avec la corde la plus rugueuse et la plus rêche de notre stock de cordes.
Konumuzla ilgisini sorabilir miyim? Müvekkilinizin, Bay MacKenna'nın oğlunu hipodroma götürüp kumar oynattığından haberi var mı?
Votre cliente sait-elle que M. MacKenna emmène son fils au champ de courses pour parier?
Geleceğini bildiği bir kaderden korurmuşçasına küçük oğlunu tutan Meryem'in porselen elini görebilirsin.
On voit sa main de porcelaine tenant tendrement son garçon, comme pour le préserver d'un sort qu'elle savait proche.
Ondan ne kadar nefret ederseniz edin, efendinizi ve oğlunu korumak için hiçbir şeyi durduramazsınız.
Malgré votre haine de lui, rien ne vous empêchera de protéger votre maître et son enfant.
- Kocam oğlunu bir yetişkine çeviriyor.
Mon mari fait de votre fils un homme.
Fuazan'ın kulübünde en sevdiğin politikacının oğlunu tekerlekli sandalyeye mahkûm etti.
Il a cloué votre fils de politicien préféré, il est en fauteuille roulant maintenant.
Polisler, kadının oğlunu mutfak bıçağı ile bıçakladığını söylüyor. Çocuğun cesedi bodrumda bulundu.
D'après la police, elle aurait poignardé son fils, dont le corps était dans la cave.
Ayrıca, eşini ve yeni doğmuş oğlunu geçindirmek zorunda. Eğer hapse girerse ailesi çok zorluk çekecek.
En outre, il subvient aux besoins de sa femme et de son fils, qui souffriraient injustement de son incarcération.
Oğlunu bunun için biz kandırmadık.
On a pas manipulé votre fils.
Jane'i öldürdüm. Tıpkı oğlunu öldüreceğim gibi.
J'ai tué Jane, comme je vais tuer ton fils.
Ne oğlunu, ne torununu ne de karını!
Ni votre fils ni votre petite-fille, ni votre femme!
Belki bizi yüce Tanrı yarattı ve tek oğlunu günahlarımız için ölüme yolladı ya da hepimiz birer maymunduk ve birbirimizin ağzına pisleyip dururken bir gün kendimize gelip dedik ki :
Soit on a été créés par un Dieu omniscient qui a envoyé son fils mourir pour nous, soit nous descendons des singes qui se chiaient dessus et qui, un jour, ont dit :
Oğlunu bir senedir görmedin mi?
Vous n'avez pas parlé à votre fils depuis un an?
Oğlunu ara.
Appelez votre fils.
Çiftçi gelemedi, bacağını kırmış, yerine oğlunu göndermiş.
Le paysan s'est cassé la jambe, il a envoyé son fils.
Tanrı senin bütün günahlarını bağışlamaya razı eğer oğlunu kabul edip hayatına çağırırsan yapman gereken tek şey bu Tanrının oğlunu hayatına çağır.
Dieu est prêt à vous pardonner vos péchés, chacun d'entre eux, si vous acceptez son Fils et lui demandez de venir dans votre vie. Tout ce que vous avez à faire est de simplement accepter son Fils.
Frank! Oğlunu uzaklaştırsan iyi olacak.
Dis à ton fils de se calmer!
Düelloda birini vurdu sonra dönüp adamın oğlunu öldürdü. Çünkü intikam almak için onu öldüreceğinden korktu.
Puis, il a tué son fils adolescent, car il avait peur que celui-ci se venge.
Papazın oğlunu vurdun.
Tu as tué le fils du pasteur.
Palatine de oğlunu kaybetti.
Palatine a perdu un fils, elle aussi.
Oğlunu terk etmek nasıl hissettiriyor?
Et maintenant elle est enceinte. Ca te fait quoi d'abandonner ton fils?
Oğlunu paylaşmak zorunda olduğunu düşünsene.
Tu te vois partager ton fils?
Güvenilmez biri olarak kabul edilecek ve oğlunu ayda sadece 2 saat görebileceksin. O da gözetim altında, eğer şanslıysan!
Tu le verras 2 heures par mois avec un peu de chance.
Bu da Rabbit'in oğlunu neden kaçırdığını ve Şerif Hood'un kendini çocukla takas ettiğini açıklıyordu.
C'est pour ça qu'il avait enlevé son fils et que Shérif Hood s'était livré.
Çocuğunu, oğlunu taşıyorum, Giuliano.
Je porte votre enfant, votre fils, Giuliano.
Şimdiyse cidden benimle konuşmak yerine çamaşırlarını asıp oğlunu ölüme mi terk edeceksin yani?
Et maintenant... Vas-tu rester là, à étendre ton linge et abandonner ton fils à la mort, plutôt que de m'adresser la parole, moi, la seule personne en mesure de l'aider?
5 yıl önce Paskalyada Fransızların onu öldürmeye geldiğini söyledi ve oğlunu mekânına yerleştirdi.
Il y a cinq ans, à Pâques, il nous a dit que les Français étaient venus pour le tuer et légua se place à son fils.
5 yıl önce bir Silâhşör birliği Dükü tahttan indirmek ve oğlunu tahtta oturtmak için Savoy'a gönderilmişti.
Il y a cinq ans, une troupe de Mousquetaires a été envoyée en Savoie. pour destituer le Duc et placer son fils à sa place.
Siz, hanimefendi, DeVaney Motors'a gidip Mike DeVaney'i sorun, baba olani, akli kit oglunu degil ve yeni kamyonetinizi ona satin bu salgamin aldigi fiyattan.
Madame, allez au garage DeVaney, demandez Mike DeVaney, le père, pas le crétin de fils, et revendez-lui votre nouveau camion au prix que ce navet l'a payé.
Milwaukeeli bira baronunun oglunu savundun. Gary'e eglenmeye gitmisti.
Vous défendiez le gosse du baron de la bière de Milwaukee.
Babasi Vespasian halki tarafindan seviliyordu ve halk oglunu da sevdi.
Son père, Vespasian, était aimé de son peuple, et cet amour se perpétue pour son fils.