Saçmalık Çeviri Fransızca
12,430 parallel translation
Hayır. Bu saçmalık.
Non, ce sont des conneries.
Sarkık dudaklarından dökülen sonsuz saçmalıklar şelalesi.
Quelle infinité d'âneries sortent de vos lèvres flasques!
- Saçmalık.
- Conneries.
Saçmalık bu.
C'est de la folie.
Bu şey tamamen saçmalık, biliyorsun değil mi?
- Tu sais que c'est des conneries?
Dini saçmalık bunlar.
C'est du baratin religieux.
Fakat bu saçmalık. Beceriksizlik. Burnunuzu sokuyorsunuz...
Mais votre ingérence ridicule et confuse...
Tamamen saçmalık.
Absolument ridicule.
- Sayın Yargıç bu boktan bir saçmalık. - Bayan Florrick,
Ce sont des foutaises.
Belki saçmalık, hepsi.
C'est peut-être des foutaises.
Evet, bu tam bir saçmalık!
Tout ça, c'est des conneries!
Geçmiş yaşam hikayesi, saçmalık.
Vie antérieure... C'est des conneries.
Büsbütün saçmalık.Sayın Yargıç Bayan Florrick artık yetki alanamızda olmayan tek kişinin ismini veriyor
C'est n'importe quoi. Mme Florrick mentionne la seule personne qui n'est plus dans notre juridiction.
- Hayır, olan şey bir saçmalık.
Non, c'est des conneries.
- "Seni seviyorum." Bu saçmalık ne zaman başladı?
"Je t'aime." Depuis quand ça a commencé?
- Durun. Saçmalık bu.
C'est ridicule.
Bu saçmalık.
C'est ridicule.
Saçmalık!
C'est ridicule!
Hayır ama bence saçmalık.
- Non, mais c'est n'importe quoi.
Saçmalık.
Une bêtise.
Ama bu saçmalık!
Mais cela est absurde!
Ne? Hayır. Bu tam bir saçmalık.
Non, nimporte quoi.
Gülümseyip saçmalıklarınıza uydum ama artık bunu yapmayacağım.
J'ai souri et accepté votre mascarade, mais plus maintenant.
Saçmalık!
Mais c'est ridicule!
Bu saçmalık.
N'importe quoi.
Bu cidden saçmalık.
C'est complétement débile.
Ve... bazı L.G.B.T uzmanları diyor ki ; bu yaştaki çocukların topluma daha büyük yaşlarda açılması, okulda ve spor takımlarımda zorbalık ve saçmalıklarla, baş edebilmelerini kolaylaştırıyormuş.
Et, bien, quelques experts L.G.B.T. disent que c'est mieux pour les enfants d'attendre d'être un peu plus vieux pour le révéler, tu sais, pour qu'ils puissent mieux gérer le harcèlement et les affaires
Saçmalık.
N'importe quoi.
- Saçmalık!
N'importe quoi!
Justin sorunlu gençlerle ilgileniyordu ve onları iyileştiremezse aileleri Justin'i suçluyordu. Saçmalık.
Justin travaillait avec des jeunes en difficulté, et s'il n'arrivait pas à régler leurs problèmes, les parents s'en prenaient à lui.
Bu saçmalık!
C'est absurde!
- Bu saçmalık. - Adamın ne dediğini duydun.
Écoute, t'as entendu ce qu'il a dit.
Tamamem saçmalık ama o bunu yedi.
C'était des conneries, mais il a tout gobé.
James, bu saçmalık da neydi?
Qu'est-ce qui s'est passé là dedans?
Jack ortaya bir fikir attı ve bizim görevimiz de o işin sonunu getirmek. Saçmalık.
Jack a mis quelque chose sur la table, et c'est notre devoir de le mener à terme.
Harvey böyle bir şeyi asla yapmazdı ve eğer yapsaydı emin ol onu da durdururdum. - Saçmalık.
Harvey ne ferait jamais ça, et si il le faisait, je l'aurais évidemment arrêté.
Saçmalık falan değil.
- Non, Louis. Ce ne sont pas des conneries.
Saçmalık Louis. Peşime düşmek için yaptın bunu senden özür dileyince de koşup durdurmaya çalıştın.
Tu as fait ça pour te venger de moi, et après que je me sois excusé, tu as couru pour essayer de tout arrêter.
Ama bu olana kadar dört tane daha müşterini kaybedersin. Saçmalık, onları elinde tutuyor olamazsın.
Mais le temps que ça passe, j'aurais tes quatre autres clients.
- Saçmalık.
C'est des conneries.
Saçmalık bu.
C'est n'importe quoi.
Saçmalık!
C'est absurde!
Bir saçmalık krallığında yaşıyoruz. Senin uzun süredir yaşadığın krallık.
Nous vivons dans un royaume de conneries, un royaume que tu as habité pendant bien trop longtemps.
Doğru olmaya çalışabiliriz, iyi olmaya çalışabiliriz bir fark yaratmaya çalışabiliriz ama tüm bunlar birer saçmalık.
On peut essayer d'être droit, on peut essayer d'être bien. On peut essayer changer les choses, mais c'est du n'importe quoi.
Saçmalık!
Foutaises!
Sistem sindiriyor, geçinme zorluğu saçmalık ve elbette Cornwall bir sesi hak ediyor.
Oui, le mouvement de recul du système, la connerie de l'austérité... et bien sûr Cornwall mérite une voix.
Ama saçmalık.
Tu parles!
Bunun bir saçmalık olduğunu ikimizde biliyoruz.
Nous savons tous deux que c'est une connerie.
- Saçmalık. Takas yapmayacaklardır.
Ils refuseront.
Evet. Ama o saçmalığın artık bir önemi yok, değil mi?
Ce truc n'a plus d'importance maintenant non?
- Hayır, bu saçmalık.
N'importe quoi.
saçmalık bu 191
saçmalık mı 20
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyorum 21
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçmalık mı 20
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyorum 21
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22