Suçluluk Çeviri Fransızca
2,683 parallel translation
Korkmuş, suçluluk ve utanç duyar bir durumda.
Elle a peur... Se sent coupable, et a honte.
Suçluluk hissetmek istemiyorsun diye seni büyüleyecek değilim.
Je ne vais pas t'hypnotiser juste pour t'enlever ta culpabilité. Et ma culpabilité?
Benim suçluluk duygum ne olacak? Bana kim unutturacak?
Qui va me l'enlever?
Suçluluk hissetmek istemiyorsun diye seni büyüleyecek değilim.
Je ne vais pas te charmer, juste parce que tu ne veux pas te sentir coupable.
Suçluluk duyduğun için mi?
C'est de la culpabilité?
Ya da ameliyat masasında hastasını kaybedip, suçluluk duygusunu atmaya çalışan biri mi?
Ou est-ce qu'elle essaie d'atténuer la culpabilité d'avoir tué un patient sur la table d'opération?
Hissettiğin her şey, öfke, depresyon, suçluluk, keder hepsi normal.
Tout ce que vous ressentez, la rage, la dépression, la peine, la culpabilité. C'est normal.
Suçluluk hissinden kurtulmaya çalışabiliriz.
On se sent coupable.
Güc'ün Efendileri Denge, suçluluk duyan kişinin içindedir.
{ \ fad ( 1000,1000 ) } CELUI QUI FAIT FACE À SA CULPABILITÉ TROUVE L'ÉQUILIBRE.
- Çünkü dün gece için suçluluk duyuyorsun.
- Tu te sens coupable pour hier soir.
Dün gece için niye suçluluk duyayım ki?
Pourquoi me sentirais-je coupable?
Dinle beni,... biliyorum, bu olanlar seni kahrediyor,... ama olan oldu artık. Suçluluk duygusunun davranışlarına yön vermesine izin verirsen başına sadece bela alırsın.
Je sais que ça vous tient à coeur, mais ce qui est fait est fait, et écoutez votre culpabilité vous causera des ennuis.
İnsanı yerinde tutan suçluluk duygusu olmasaydı daha yükseklere erişirdik.
Sans sentiment de culpabilité, nous serions plus spirituels.
Yani senin teorine göre suçluluk duygusu doğal değil. Evet.
Votre théorie est que la culpabilité n'est pas naturelle?
Ama suçluluk hissi ancak insanlarda görülüyor. Bundan dolayı, bu duygu Tanrı'nın değil bizim icadımızdır.
Mais le sentiment de culpabilité est présent uniquement chez l'homme, c'est une invention de l'homme, pas du Seigneur.
Suçluluk hissi olmasaydı hiyerarşi bireylerin kaçacağından korkardı ve ortada bir düzen kalmazdı.
Sans la culpabilité, la hiérarchie aurait peur que l'individu se libère et n'obéisse plus.
Suçluluk duygusu, iradelerimizi ruhlarımızı onların sahibi olmayan kişilere vermemiz için bizi zorluyor.
La culpabilité asservit notre volonté, nous soumet à ceux qui n'en sont pas dignes.
Suçluluk duygusu olmayan bir dünyanın cehennem olacağına?
Sans la culpabilité, ce serait l'enfer.
Suçluluk duygusu olmayan bir dünya cennet olurdu.
Ce serait le paradis.
Kocanı aldattığın için suçluluk duyuyorsun.
Vous vous sentez coupable de tromperie envers votre mari.
Ama akut stres dönemleri yaşayan insanlarda meydana gelerek bilinçaltı öfkesi veya kaygı hissi veya suçluluk duygusunu açığa çıkararak önemli miktarda psişik enerjiyi harekete geçirir ve sonra da bunu son derece şiddetli şekillerde yönlendirirler.
Comme une sorte de fureur inconscient ou d'anxiété émotionnelle ou de culpabilité et ça se manifeste mobilisant une énergie substantielle psychique humaine et une maniére de canalisation extrêmement violente.
Suçluluk duygusu.
C'est la culpabilité.
Tekrar ziyarete gelmekten suçluluk duyabilirim.
La culpabilité aurait pu te faire revenir ici.
Çok sağ ol, suçluluk hissediyorum. Bunda da!
Oh, merci Faites moi culpabiliser coupable aussi!
Daha fazla suçluluk duygusu.
Encore plus.
Bu akşamki randevuma suçluluk duygusu içinde gidiyorum.
Je sors dîner avec une jolie fille ce soir.
Belki de bu adam suçluluk duygusu içinde acı çekerek kızını düzeltmeye çalışan normal biridir.
C'est peut-être juste un homme normal guidé par sa culpabilité dans un enfer dans lequel il essaie de soigner sa fille.
Kendine bir iyilik yap ve suçluluk duygusundan kurtul. Nasıl?
Rends-toi service, arrête de culpabiliser.
Suçluluk n'olacak?
- Et la culpabilité?
Annelik için hep çelişkide kalmış bir insan için suçluluk duygusu yaratma konusunda hiç fena değilsin.
Pour quelqu'un qui a été ambivalente envers la maternité par le passé, le coup de la culpabilité, tu maîtrises.
Numara yapmana gerek yok ve bunu olabilecek en nazik şekilde söylüyorum o üzüntünün yanında bol miktarda suçluluk var ve azıcık da, sadece azıcık rahatlama var.
Inutile de faire semblant. Je dis ça avec toute la douceur possible, mais je vois beaucoup de culpabilité en plus de votre douleur, et même un soupçon... un soupçon de soulagement.
Bir şeyden dolayı suçluluk hissediyorsun.
Vous vous sentez coupable.
Çok kötü olmuş ama sanıyorum bir altın madeni sahibi olmak suçluluk duygusunu hafiflecektir.
C'est dommage. Mais j'imagine que posséder une mine d'or te consolera.
Yüreğini suçluluk hapishanesinden azat et.
Libérez-vous de la culpabilité.
Thom'a karşı duyduğu suçluluk... Cevap çok açık.
Vu sa culpabilité vis-à-vis de Thom, la réponse est évidente.
Seks yüzünden suçluluk duyuyorum, kendimi yemeğe veriyorum sonra kendimi şişman hissediyorum, çekici hissetmek için yine seks yapıyorum.
Je culpabilise, donc je mange. Puis je me sens gros. Et je couche pour me sentir beau.
Trajik ama karının ölümünden dolayı suçluluk hissettiğin için doğal bir tepki.
C'est tragique mais naturel, vu votre culpabilité à la mort de votre femme.
İnsanları uzaklaştırıyorum ve karımın ölümünden dolayı suçluluk hissediyorum ama bu kocanı öldürdüğün gerçeğini değiştirmiyor.
Je repousse les gens et je me sens coupable de la mort de ma femme, mais cela ne change rien au fait que vous avez tué votre mari.
Suçluluk ve sorumluluk kartlarını oynadın hep, sana düşeni yapmıştın göya.
Toi tu joues la carte de la culpabilité. T'en as fait ta mission.
Çocuk daha 8 yaşında. - Hiç suçluluk hissediyor muymuş?
Marshall s'est senti coupable?
Ailen senin yokluğunun acısını çekerken ve bundan suçluluk duyarken...
Tandis que ta famille pleure pour toujours ta disparition, hanté par la culpabilité qui finalement les détruit...
Biliyorum, gülerken suçluluk hissediyorum ama çok komik.
Je ne devrais pas en rire mais c'est tellement drôle!
Suçluluk seni üzgün mü üzgün yaptı.
Cette culpabilité qui te rend triste, très triste.
Öz çocuğunun ona yük olmasının yarattığı suçluluk duygusu onu kemirecek.
La culpabilité liée au ressentiment contre son propre enfant la dévorera vivante.
Suçluluk hissetmeden kaçabilecektin.
vous pouvez repartir sur la route, vous enfuir, avec un sentiment de culpabilité.
Suçluluk duygusundan içkiyle kurtulmaya çalisiyor.
Il noie sa culpabilité dans le bourbon.
Neden suçluluk duyuyor?
Quelle culpabilité?
Bu suçluluk.
Ça c'est de la culpabilité.
- Suçluluk hissi neden yaratıldı?
À quoi sert la culpabilité?
Suçluluk, beni hiç bu kadar motive etmemişti.
- La culpabilité m'a jamais poussée.
- Katolik suçluluk.
C'est catholique.
suçluluk mu 16
suçlu 258
suçlular 29
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu değilim 34
suçlu mu 45
suçlu değil 30
suçlu 258
suçlular 29
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu değilim 34
suçlu mu 45
suçlu değil 30