Temel olarak Çeviri Fransızca
697 parallel translation
- Temel olarak bunlar.
- C ´ est le fond du problème.
Temel olarak, belli bir durumda olduğunuzu farz ediyorsunuz.
Il faut s'immerger dans une situation.
Temel olarak nitrojen ve gliserin.
Azote et glycérine.
- Temel olarak ben bir fikir adamıydım.
J'étais chargé des "idées".
Temel olarak Helyum kullanımına dayalı.
Sa base est faite d'hélium.
- Şey, bakın... Temel olarak bunun yanlış olduğunu düşünmüyorum, öyle değil mi?
En principe, ils n'ont pas tort.
Bu, temel olarak binalar için.
Je parlais des monuments.
Şimdi kısaca, otojenez temel olarak kendi kendini yenileme... programı,
Bien. Pour résumer... l'autogenèse est un programme... d'auto-régénération,
Bir bakarım, ama bana kalırsa temel olarak aynıdır.
Il faudra que je regarde, mais c'est à peu près la même chose.
Temel olarak...
Essentiellement...
Odalar temel olarak birbirinin aynısı.
Mais elles sont toutes pareilles.
Temel olarak, evet.
En gros, oui.
Ve temel olarak doğru tanımlardır.
Ses conclusions sont fondamentalement correctes.
Temel olarak, sevgili Shurlock.
Elémentaire, mon cher Shurlock.
Temel olarak kişiliğe, servise ve onun gibi şeylere bakıyorlar ama güzel bir görünümün de zararı olmaz.
Il faut avoir de la personnalité et être serviable.
Bunlar Fremen üretimi damıtıcı giysilerdir. Arrakis'deki en verimli damıtıcı giysilerdir. Temel olarak...
Ceci est un distille Fremen... le modèle le plus performant d'Arrakis.
Temel olarak yüksek randımanlı filtreleme ve hava dolaşım sistemidir.
En résumé... c'est un filtre hautement efficace... muni d'un système d'échange de chaleur.
Ateş ve buz gibi, temel olarak. Benim gruptaki rolüm bunların tam ortasında, ılık su gibi, bir bakıma.
C'est comme le feu et la glace, au fond, tu vois... et j'estime que mon rôle, c'est d'être entre les deux... d'être du genre plutôt tiède, en un sens.
Temel olarak bu prototipin, öğrenmeye ve sonra orduya öğretebileceği her şeyi öğretmeye programlanmış bir versiyonuna ihtiyaç duyuyoruz. Korkusuz, teknik becerisi olan, yıkıcı bir asker.
Nous avons besoin d'un prototype adulte, programmé pour apprendre, à qui on apprendra ce que l'armée peut apprendre à un féroce soldat.
Birkaç polip de görüyorum, lakin temel olarak karaciğer kanseri.
Il est très infecté. On voit quelques polypes mais c'est un cancer basique. Et voilà les derniers plats.
Muhtemelen temel olarak karbon dioksitten, oluşuyor.
C'est probablement surtout constitué de dioxyde de carbone.
Temel olarak yaptığımız... yatak verdiğimiz, yedi günlük bir basın konferansıydı.
On a tenu pendant une semaine une conférence de presse au lit.
Hiç böyle hissetmedin mi? Temel olarak?
Vous êtes-vous déjà sentie ainsi?
- Temel olarak.
- En gros. - D'accord.
Ve temel olarak sen de.
Et toi aussi.
Temel olarak, bu bodrumu önümüzdeki Perşembeye kadar çalışılabilir bir yer yapmalıyız.
Jeudi prochain, faut que des ouvriers puissent bosser là-dedans.
Mankafa temel olarak doğru söylüyor.
Petite tête a raison.
Temel olarak, aptal bir durum.
Essentiellement des situations stupides.
Temel olarak.
En gros.
Temel olarak, kadın sorunları diyebiliriz.
Les histoires de femmes principalement...
Temel olarak hepimiz biraz böyleyiz, bir tür alışveriş bu.
Fondamentalement, c'est ça que nous faisons.
- Evet, temel olarak...
- Oui, à peu près.
Bak. Belki her küçük heceyi söylemedim, ama temel olarak söyledim, evet.
Je n'ai peut-être pas dit chaque syllabe, mais en gros, oui.
İnsan kalbine etki etmesi garantili beş temel sefalet tiplemesi ve insanı o doğal olmayan ruh haline itip parasından gönüllü olarak ayrılmaya teşvik ederler.
Les cinq catégories de mendiants qui parviennent à émouvoir. Ils mettent le bienfaiteur dans un état second, cela le dispose à se séparer de son argent.
Temel malzeme olarak kötü biri olmayabilirsiniz. Ama mahvolmuş bir kültürün talihsiz bir ürünüsünüz.
Vous êtes un produit assez agréable d'une civilisation vouée à disparaître.
Ama hastanın temel sorunu kocasının sevgisini kabul etmeyi başaramaması. Hatta kocası olarak görebileceği herhangi bir erkeğin sevgisini kabul etmiyor.
Rien, mais elle est incapable d'accepter l'amour de qui que ce soit.
Evlilik cehennemin temel kaynağı ve başyapıtımız olarak kalacaktır.
Le mariage reste la base sûre de l'enfer, notre pièce de résistance.
Cezayir halkı, savaşımız sömürgeciliğe karşıdır. Amacımız bağımsızlık ve Cezayir devletinin kurulması İslami kurallara dayalı ve ırk ve dinine bakılmaksızın temel haklara saygılı olarak.
Peuple algérien, notre action est dirigée contre le colonialisme, le but est l'indépendance nationale avec la restauration de l'état algérien, dans le cadre des principes islamiques et le respect de toutes les libertés fondamentales sans distinction de race ni de religion.
Zamanı doğanın temel bir parçası olarak görmek, alıştığımız bir durum.
Cela est maintenant si bien connu que nous pensons au temps comme un élément normal dans une description de la nature.
Kopernik'in güneş ve gezegenleri genel olarak tanımladığı teorisini,... net bir matematiksel formüle dönüştürdüğü 3 temel kanunu,... burada geliştirdi.
Ici il a conçu les trois lois qui ont rendu le système de Copernic d'une description générale du soleil et des planètes en une formule mathématique précise.
Rönesansın kendine has, duygudan çok bilgiyi temel alan bakış açısıyla bu farklı bakış noktasını altın güneş olarak seçti.
Il y a de bonnes raisons à la Renaissance, émotives plutôt que des raisons intellectuelles, qui l'ont incité à choisir le soleil d'or comme autre endroit.
İlk olarak... temel beyincik fonksiyonlarının nörolojik uygulamasını, sizlere sunmak istiyorum.
Tout d'abord, puis-je vous présenter une démonstration neurologique des fonctions cérébelleuses primaires.
Ve beşinci temel şekil mistik olarak Kosmos'la bağdaştırıldı.
Le cinquième solide... est associé mystiquement au cosmos.
Ürünlerimiz temel olarak kadınları ilgilendiriyor.
Notre production intéresse surtout les femmes.
# Bu dürtü, dört temel... #... davranış biçimi olarak dışa vurulacaktır.
Et cette pulsion va s'exprimer dans quatre comportements de base. Comportement de consommation :
Sosyalist ülkelerin kalkınmalarında temel taş olarak kullandıkları şey, beden kültürüdür.
Depuis la Révolution, on observe toutes sortes de discrimination envers notre vie sportive de la part des pays de démocratie populaire.
Temel olarak olan biteni anlamanıza rağmen, evet belki bu kelime de, başka bir tanesi kadar uygun olacaktır.
La recherche de la connaissance a toujours été notre mission.
Bir erkek olarak benim dört temel varlığım var. Bir!
En tant qu'homme, j'ai 4 actifs.
Ayrıca, şirketin ve her bir bireyin sahip olduğu koşullar ve ruh hali ve insanların kişisel olarak katlandıkları şeyler de bir filmin temel faktörlerindendir.
Les conditions, l'humeur de la compagnie et de chaque personne ainsi que ce que vit chaque personne influencent aussi grandement le film.
Kraliyet Topluluğu Sekreterine, dersimin adının Darwin'in Temel Hatası olarak belirlediğim bilgisini iletebilrsiniz.
Vous pouvez informer le secrétaire du Royal Society que j'ai intitulé mon discours de la Saint Michael "L'Erreur Fondamentale de Darwin".
Geliştirmelerin için temel kaynak olarak... prototip motoru da içeren bir inşa programı yaptığın için... bir kez daha iltifat etmek üzereydim.
Je m'apprêtais à vous complimenter pour avoir conçu un programme contenant le prototype du réacteur. Ainsi, vous disposiez d'une référence en cas de modification.