Transition Çeviri Fransızca
975 parallel translation
7. aşamaya geçiş başlıyor.
Transition décalée à 7.
Birim 02-Dash çatışma aşamasına geçişe başlıyor.
L'unité 02 va commencer la transition vers l'orbite d'interception.
GEÇİCİ KAMP 3 KM.
CAMP DE TRANSITION À 3 KM
Yalnız anneden ata nasıl geçildiğini anlamadım bir türlü. - Derhal burayı terk et, Bravano.
Mais où se fait la transition entre la mère et le cheval?
Eminim, zihinleriniz Dünya'dan Metaluna'ya olan değişime daha alışamamıştır.
La transition Terre-Métaluna ne doit pas être évidente.
Mevcut eserlerinizde bir değişim olacaktır.
Ce sera une transition de ce travail actuel.
Ülkeyi geçiş dönemine hazırlamamız gerekiyor.
Et il y a du travail pour préparer le pays à la transition.
Belki bu geçiş şokunu yaşamamış ve hayatta kalmış olabilir.
S'il n'a pas subi le choc de la transition, il est peut-être vivant.
Bu geçişi sizin seviyenizde yapmaya çalıştık.
On a essayé de faire la transition entre nos deux niveaux.
- Buradan geçelim. - Buradan geçelim.
Ça, c'est de la transition, M'dame.
- Geçişi sağlıyor.
- C'était une transition.
GEÇİŞ... ama şimdi sırada "Mavi Tuna" nın patlayan versiyonu var.
TRANSITION mais voici une version explosive du "Danube Bleu".
Bağlantı mı?
C'est une transition?
Burada bir sonraki konuya geçmeyi bekleyen koca bir TV stüdyosu var.
Il y a tout un studio télé qui attend après ta transition.
Aslında gerçekten de bir değişiklik oldu.
Cette transition... elle était bien là.
Hayır teğmen, kapalı. Sadece durum değişikliği.
Ça n'est ni ouvert ni fermé, c'est une transition.
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, uyum sağlaması biraz zor oldu.
La transition a été très dure pour elle... comme vous vous en doutez.
Bir grup bilim adamı dinamik evrende kasılma ve genişleme süreci arasındaki geçişte ne olduğunu inceliyorlar.
Certains se demandent... ce qui se produit dans un univers oscillant au niveaux des sommets... à la transition entre la contraction et l'expansion.
Pekala, degisim hakkinda konustuk.
D'accord. On a parlé de transition.
Dokuma tezgahlarını kaldırıp, orayı fabrikaya dönüştürmek bir geçiş süresi gerektirir, sonra da üretime başlarız.
Il y aurait une transition : déménagement des métiers, certains tournent encore, réfection des locaux. Et ensuite, la mise en route pour de bon.
Bir atomun bir durumdan başka bir duruma geçerken,'foton'ismi verilen bir ışık taneciğini yaydığını bildiğini söyledi.
Et il a dit qu'il comprenait que quand un atome faisait une transition d'un état à un autre il émettait une particule de lumière appelée un photon.
"İçinde foton yok, sadece elektron geçiş yaparken oluşuyor." dedim.
J'ai dit, "Il n'y a pas de photon au début, c'est seulement quand l'électron fait une transition qu'il arrive"
Şimdi şakacılığın daha sofistike bir geçiş türünü ele alacağız. Gözlemleyeceğimiz gibi, uygulayıcı ve uygulanan bu hareketin mizahi etkilerinden tamamen habersizdirler.
Nous en venons à l'étude d'un mode plus sophistiqué de blague à transition, et là, vous l'observerez, l'opérateur, ou concepteur, reste totalement inconscient des implications humoristiques de son action.
Bu yalnızca başka bir bilinç düzlemine... geçme durumu.
C'est seulement une transition vers une différente sphère de conscience.
Yalan bu! İkisinin arasında bir yerdeyken yaşamdan ya da ölümden söz edemezsin.
On ne peut pas choisir entre la vie et la mort quand il s'agit de transition.
Tek eşlilikten yeni kopuyorlar, ve zamana ihtiyaçları var.
Ils sont en transition après une longue relation et ils ont besoin d'air.
Mümkün değil.Sanırım bu geçmem gereken bir aşama.
Je ne le suis pas. Ce n'est qu'une phase de transition.
Hayır bilmiyorum. Hiç öğrenemedim. Ama bilmeniz gerekir.
Et aussi quand Bischoff, le SS chargé des Echanges, lui dit que le ghetto n'est qu'une transition, sans plus de précisions.
Ağzımdaki tadı silecek bir şeyler lazım.
J'ai besoin d'une transition gustative.
Cerebus sisteminde bir gezegen var : Cerebus II.
Cela ne changera pas, alors à toi de faire en sorte que la transition se fasse en douceur.
Hitler'in pozisyonu geçici olabilir ancak.
Hitler ne peut être qu'un personnage de transition. En êtes-vous vraiment sûr?
Şirketimiz şu an bir değişim aşamasında...
Nous entrons dans une période de transition
Benım bir yedek stokum var ve yavaş yavaş kullanıyorum ki buyuk bir şok yaşamayayım.
Moi, j'ai un plan de secours et je fais une transition progressive pour éviter le choc. Et je suis toujours à l'affût.
Tarih bu sosyal geçiş döneminin en büyük trajedisini kaydetmeye devam ediyor sadece kötü insanların şiddet eylemleri ya da aşağılayıcı sözleri değil aynı zamanda iyi insanların şok edici sessizliği ve kayıtsızlığıdır.
L'Histoire devra retenir que la plus grande tragédie de cette période de transition sociale n'aura pas été les discours haineux et les actions violentes de certains mais le silence consternant et l'indifférence des gens droits.
- Bak. Uygun zamanda karşılaşırsam hoşlanacağım biriyle, geçici olarak çıkmamın bir anlamı yok.
- Écoute, même si je rencontrais quelqu'un qui me plaît vraiment, ça ne pourrait être qu'un homme de transition.
Onun geçici kişi olması gerekirdi, "esas kişi" değil.
Elle devrait être une femme de transition, pas l'amour de sa vie.
Bu geçiş süresinin sizin için ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Je sais que cette période de transition est difficile.
Askeri helikoptere intikali çekeceğim.
Je filmerai la transition de l'EVASAN.
Ve şimdi de bana bir anket sunuyorsun. And now this ham-handed segue into your questionnaire.
Et maintenant, cette transition maladroite vers ce questionnaire.
Bu bir geçiş.
C'est un moment de transition.
Şu an bir geçiş dönemindeyim.
Je traverse une période de transition.
Aslında geçiş bobinini daha geçen hafta değiştirdik.
Nous avons remplacé la bobine de transition récemment.
Kulağa öyle gelebilir, ama bu bir geçiş zamanı.
C'est l'impression qu'on a. Mais c'est une période de transition.
Geçişken görecelikle ilgili kuantum altı evrelerin... rezonansını listeleyin.
Listez les résonances des états sous-quantiques associés à une relativité de transition.
Belki de evre sargılarına seviye 1 tarama testi yapmalıyız.
Faites un diagnostic de niveau un sur la bobine de transition.
Arabada uyumaktan, kral dairesine bir geçiş gerçekleştireceğiz.
On fait un sujet sur la transition entre sa voiture... et un hôtel cinq étoiles.
Faz-değişim sargıları hazır.
Bobine de transition en arrêt.
- Faz sargıları...
- Bobine de transition.
Faz geçiş frekansını arttırmalıyız.
Augmentons la fréquence de transition phasique.
Ekonomide globallesmekte olan bir dünyada yasiyoruz.
Nous vivons une époque de transition économique mondiale.
Sadece geçişlerini sağlıyoruz.
Nous les aidons à faire la transition, c'est tout.