Unutuyorsun Çeviri Fransızca
946 parallel translation
Ama şu an senin için kimin burada olduğunu unutuyorsun ve bana sırt çeviriyorsun.
Mais tu oublies qui est là pour toi, tout de suite, et tu te détournes de moi.
Unutuyorsun Consuelo, ben asla ciddi olmam.
" Tu oublies une chose, Consuelo. Je ne suis jamais sérieux.
Ama unutuyorsun... Babasının, iki başparmağı olan bir el ile boğazlandığını görmüştü.
"Mais tu oublies qu'elle a vu... une main a deux pouces etrangler son pere."
Kolların olduğunu unutuyorsun!
"Tu oublies que tu as des bras!"
Lem doğru olan şeyi yapıyor. Oğlumuzun koca adam olduğunu unutuyorsun.
" Lem se débrouille bien.
Muriel ile nişanlı olduğunu unutuyorsun galiba.
Vous avez peut-être oublié que vous êtes fiancé à Muriel.
Yemeğini veriyorsun, ama sosunu unutuyorsun.
Tu m'as laissé lui monter son repas sans la moutarde.
Sen misafirimizin onurunu unutuyorsun.
Tu oublies notre invitée d'honneurH
Çok kötü yaralandıklarını unutuyorsun.
Vous oubliez qu'elles ont été écrasées. De l'alcool.
Pazar günlerini ve tatilleri çıkarmayı unutuyorsun.
Vous avez oublié de déduire dimanches et les vacances.
Burada patronun ben olduğumu unutuyorsun. Bana saygı göstermek zorundasın.
Tu oublies que je suis le patron ici et que tu me dois le respect!
- Duke, bir şey unutuyorsun.
- Duke, vous oubliez quelque chose.
Bay R. talimatlarını unutuyorsun "Sonumu hazırlıyorsun"
Oublions les instructions de R. Préparez le terrain, moi je finis.
- Ama unutuyorsun ki Barker...
Vous oubliez Barker.
Gemimde başka kimseyi senden daha çok istemem Harvey. Ama unutuyorsun galiba... babanla onca zamanı ayrı geçirdiniz, bunu telafi etmeniz gerekmez mi?
Je t'engagerais plus que tout autre, mais tu oublies le temps sans vous voir que ton père et toi, vous avez à rattraper!
Upjohn'un önerdigi doktoru unutuyorsun. O olunca Bay Morgan'a borcumu muhakkak öderiz.
Quand le docteur de Mme Upjohn sera là, nous aurons des rentrées.
Unutuyorsun, Joan'ýn bir bebeđi olacak.
Stephen, elle attend un enfant, ne l'oubliez pas!
Çok önemli bir şeyi unutuyorsun Margaret...
Tu oublies un détail essentiel, Margaret...
Bir asker olduğumu ve yaşamla ölüm arasında kumar oynadığımı unutuyorsun.
Tu oublies que je suis soldat et que je joue avec Ia vie et Ia mort.
Ama soyluların gücünü unutuyorsun.
Tu oublies Ia noblesse.
Sen de, bu ilanı Kralın da okuyacağını unutuyorsun.
Tu oublies Ie roi, iI Ie Iira lui aussi.
Şapkamı taktığımı unutuyorsun.
Vous avez oublié que je n'ai pas enlevé ma casquette.
Post'u koruyan gücü unutuyorsun.
Vous oubliez la force qui protège le Post.
Zaten karışmadığımı unutuyorsun.
- Je n ´ y ai jamais été mêlé.
O sersemin 500 dolarımızı aldığını unutuyorsun sanırım.
Tu te rappelles que ce naïf a 500 $ qui nous appartient?
Ama sevgi diye ufak bir şeyi unutuyorsun.
Mais tu oublies une petite chose appelée l'amour, trésor.
Hayır! Havalimanını unutuyorsun.
Tu oublies l'aéroport.
Mühim olan her şeyi unutuyorsun.
Tu oublies tout ce qui compte.
- Sheldon'un onu gördüğünü unutuyorsun.
Sheldon l'a vu.
- Onun sahibini unutuyorsun.
- Vous oubliez la propriétaire.
- Hamlet'i oynadığını unutuyorsun.
Mais toi, tu joues Hamlet. Oh, c'est vrai!
Bir şeyi unutuyorsun doktor.
Tu oublies, Docteur...
Azizim Bulic, az önce 20,000 dinar kazandığınızı unutuyorsun. Bu daha işin başlangıcı!
Eh bien, mon cher Bulic, vous oubliez que vous venez de gagner 20000 dinars, et c'est seulement le commencement.
Orda tanıştığımızı unutuyorsun.
Tout de même, tâchez de voir le moins possible de tels gens.
Maggie Biederhof olunca bunu unutuyorsun.
Demande-le à Maggie Biederhof!
Evli olduğumu unutuyorsun.
Vous oubliez que je suis marié.
Bazen kendinin de bir kadın olduğunu unutuyorsun.
J'en arrive à oublier que je suis une femme.
Çocukken bir yerden ayrılıyorsun. Aradan 17-18 yıl geçiyor. Orayı tamamen unutuyorsun.
Tu quittes un endroit gamin, il y a environ 1 7-18 ans, et tu l'oublies.
Polis olduğumu unutuyorsun.
Je suis flic, tu le sais.
Sınavı geçemediğini unutuyorsun.
Tu oublies que tu as raté l'examen.
Cezanın düzenin bir parçası olduğunu her zaman unutuyorsun. Gerekli bir parçası.
Vous oubliez toujours que le châtiment fait partie de nos us.
Onun aklını çeldin. Tıpkı şu an benim aklımı çelmeye çalışman gibi. Karşımda dikilip, olup biteni unutuyorsun.
Vous l'avez tenté, et vous me tentez pour que j'oublie ce que je vois.
Bunun için kurguladığımız bütün aksiyonu unutuyorsun.
Vous oubliez toute l'action.
Doktor olduğumu unutuyorsun.
Tu oublies que je suis docteur.
Ama süvari maaşına bağımlı olmadığımı unutuyorsun.
Vous oubliez que je peux me passer de ma solde.
Onca eğitimli biri olmana rağmen hala geceleri dişlerini fırçalamayı unutuyorsun.
N'oublie pas de te brosser les dents. Tu oublies toujours le soir.
Bir kadının kariyeri tuhaf. Daha hızlı gitmek için yolda bıraktığın şeyler. Tekrar kadın olmaya dönünce yine onlara muhtaç olacağını unutuyorsun.
Quand une femme fait carrière, elle se déleste de certaines choses en chemin, oubliant qu'elle en aura besoin quand elle redeviendra une femme.
Dışarıda hava olmadığını unutuyorsun.
N'oublie pas que dehors il n'y a pas d'air.
- Beni unutuyorsun.
Tu m'oublies.
Unutuyorsun galiba.
Aurais-tu oublié?
Sınavdan nasıl çaktığını unutuyorsun.
Ah, oui.