English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uyanır

Uyanır Çeviri Fransızca

1,292 parallel translation
Neyse, bir sabah uyanır ve banyoya gider... köpeğini duş kordonuna asılmış bulur.
Bref, elle se réveille et elle entre dans sa salle de bains et voit son chien pendu au rideau de douche.
İş iştir. Wall Street ya da Main Street. Bir avuç insan sabah uyanır ve çocuklarını koleje göndermenin bir yolunu bulmaya çalışırlar.
Wall Street, Main Street, des gens qui galèrent pour payer la fac à leurs gosses.
Uyanır uyanmaz gideceksiniz.
Je veux que vous soyez partie dès qu'il se réveillera.
Uyanır ejder kör karanlıkta.
Le dragon se réveille dans l'ombre.
Şafakta uyanır, geminin pruvasına giderdim... ... deniz pırıl pırıl ve kıpırtısız olurdu.
Je me levais à l'aube, j'allais à la proue, l'eau était paisible, lisse.
- Evet. Gece uyanırsam ve bir ses duyarsam. Silahımı alıp evime giren yabancıyı vurursam yaptığımın yanlış olduğunu bilirim ama aileme zarar gelmesini engellemek için gerekeni yapmışımdır.
Si je me réveille, que j'entends un bruit, que je prends une arme et que je tue un cambrioleur, je sais que tuer est mal, mais j'ai agi pour protéger ma famille.
- Uyanır mısın artık!
- mais ça ne veut rien dire.
Sonra bir gün uyanırlar ve evlenmeye hazır olduklarına karar verirler. Bebek falan isterler, sonra yine ışıklarını açarlar.
Un jour, ils décident qu'ils sont prêts à se caser et ils allument leur bidule.
Şafağın çiy tanecikleriyle beneklenmiş esmer savaşı uyanır.
Le combattant d'ébène se réveille, couvert de la rosée du matin.
Uyanır uyanmaz seyredilecek bir şey değil bu.
On préférerait se réveiller avec autre chose.
Uyanır mısın?
- Vas-tu te réveiller?
Uyanırım...
Je me réveille et tac!
Uyanır uyanmaz düştüm.
Dès que je me suis levé, je me suis crashé.
Sadece beslenmek ve çiftleşmek için dolunaylarda kış uykusundan uyanır.
Il sort de son hibernation pour se nourrir et s'accoupler...
Her kış evsizin biri ısınmaya çalışırken çöpte uyuyakalır. Sonra çöp arabasında uyanır.
Chaque hiver des sans abris qui essaient de rester au chaud font un petit somme dans une benne, et se réveillent dans un compacteur.
Sence bu çocuk uyanır mı?
- Le gosse va se réveiller?
- Hayır, uyanığım.
- Non, je suis levée.
Uyanık olsaydın hayır derdin!
Sinon t'aurais jamais voulu.
Ağır depresyon. - Peki sürekli uyanıyorsan? - Ağır endişe.
la dépression sévère - et qu'on se réveille tout le temps angoisses aiguës - un remède?
Hayır, uyanık kalabilirsiniz.
Non, restez là.
O ne uyur ne de seninle uyanık kalır.
Il ne dort pas la nuit et les jours il se reveille sans toi
Artık uyanıyorlardır.
Maintenant, ils vont se réveiller.
Dün geceyarısı uyanıp bahçeye çadır kurdu.
Planter une tente en pleine nuit dans le jardin c'est pas normal
Aşık olduğunda, ne uyanıksındır, ne de uykuda.
Lorsqu'on tombe amoureux, on est ni réveillé, ni endormi.
Ama benim ruhum, hala uyanıktır.
Mais mon esprit est toujours éveillé.
İşin nedeniyle, seni öğleden önce uyanık görmek, ender rastlanır bir durum.
C'est rare de te voir debout avant midi, Terry. Avec ton travail et tout ça.
Bu, erkek bir gün uyanıp, yeterince iyi olmadığını kabul edinceye kadar her gün uygulanan bir beyin yıkamadır.
Un vrai lavage de cerveau! Un matin, on se sent médiocre. Qu'est-il advenu de mon couple?
Her an uyanıp, saldırıya geçmek için hazırdır.
Prêt à s'éveiller et à causer toutes sortes de carnages.
Hayır! Tanrım! Uyanıksın!
- Ça alors, t'es réveillé?
Nesneler kırıldığında izler bırakırlar biz buna "stria" diyoruz ihtiyacımız olan birbirine tam uyan iki parça.
Quand un objet se brise, il y a des stries. Elles créent un dessin unique.
Kırılan aynaların üzerindekilere uyan parmak izleri bulduk.
On a les mêmes empreintes - sur tous les miroirs.
Çok yoruluyorum, uyanık kalmak için hap alırım.
Je suis si fatiguée. Parfois je prends quelque chose pour ne pas dormir.
Sorduğuma cevap ver yoksa seni parçalara ayırırım... Ve her saniyeyi hissetmen için.. Seni uyanık tutarım.
Dites-moi ce que je veux savoir, sinon je vous démonterai... par petits bouts, en m'assurant... que vous restiez suffisamment conscient pour en sentir chaque seconde.
Ya da birdenbire uyanıp, elmayı tükûrup, bir iş bulup sigorta yaptırıp, sperm bankasından hamile kalır mıydı?
Une parfaite première conversation, le bouton en moins. Passez-moi la lotion et le coton.
Nefes alabilmek için her uyanışın kalbini aşırı zorlar.
Si vous vous réveillez en manquant d'air... ça fatigue énormément votre coeur.
Sabah uyanır, bir böbreğinin kayıp olduğunu öğreninceye kadar, kendisini harika hisseder.
Il se réveille le lendemain matin et découvre qu'il lui manque un rein.
Onlara bulaştığı anda, Unimatris Sıfır'a ait olan anıları ile birlikte uyanıp, oyuklarından ayrılacaklar.
Une fois contaminés, ils devraient se souvenir de l'Unimatrice Zéro.
Sanırım biraz kibirliyim. Her sabah sokakta senin gibi görünürken yürüyebilme cesaretine sahip olma isteği ile uyanıyorum.
Tous les matins, il me faudrait le courage d'avoir ta tête.
- belki ruhsal uyanışa geçiyorlardır.
- Peut-être qu'elles se motivent.
- Hayır, sadece korkunç uyanığım.
Juste terriblement... terriblement fringante!
3 aydır her gece uyanıp zakkumlarımı zımbalıyor!
Eh ben y a pas de honte! Il se relève toutes les nuits avec sa machine à poinçonner pour aller faire des trous dans mes lauriers.
Hayvanların uyanışı ve saldırısını gördünüz mü? Yarı-uyuşturulmuş, yarı-uyanık ayıdan daha tehlikeli bir şey yoktur.
Rien n'est plus dangereux qu'un ours à moitié endormi.
Blonde Bee, Firefly, Praying Mantis deli, korkak, muhallebiciler, bununla büyücülerin, şamanların ve diğer bilicilerin saygıdeğer gelenekleri berrak rüya durumu denilen düşte yolculuk sanatını geliştirip kusursuzlaştıranlardır bilinçli olarak düşlerini denetleyip uyanıkken sahip olduğun anlama yetinin ötesindeki bazı şeyleri keşfedebilirsin.
L " Abeille Blonde, la Luciole, la Mante Religieuse- - Dingue de nain macaroni avec mon- - Vénérable tradition des sorciers, chamans et autre visionnaires... qui ont développé et perfectionné l'art du voyage dans les rêves... le soi-disant état de rêve éveillé... où en contrôlant consciemment ses rêves... on peut découvrir des choses... au-delà de la capacité de notre état de veille.
Hayır, ama her seferinde evimden biraz daha uzakta uyanıyorum.
Chaque fois je me réveille un peu plus loin de chez moi.
- Bunu senden çok duydum. Yıllardır onunla uyuyup uyanıyorum, onunla yaşıyorum ve ona bağırıyorum.
Ca fait des siècles que je me réveille avec lui, que je dors avec lui, que je m'engueule avec lui,
Her sabah, uyanıyorum ve hayal kırıklığına uğruyorum.
Chaque matin, je me réveille et je vois une ratée.
Janet uyanınca Kim'in yerini söyler, biz de gidip alırız.
A son réveil, Janet saura où est Kim. On la retrouvera.
Hayır, bütün gece uyanık kalıp onu izledim.
Merci.
Umarım Xander uyanıktır.
Pourvu qu'il soit debout.
Sanırım buraya uyan kelime "Uygunsuz" oluyor.
Je suppose que le mot est "inopportun"?
- 60 yıl boyunca uyanıklıktan sonra sanırım biraz dinlenmeyi hakediyorum. - Ne?
- Quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]