English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uzaklarda

Uzaklarda Çeviri Fransızca

658 parallel translation
Sevdiğin uzaklarda diye üzülme.
Ne soyez pas affligée, parce que votre bien-aimé est loin...
Sevgilin uzaklarda diye üzülmeyesin.
Ne vous inquiétez pas parce que votre bien-aimé est loin...
Brack, uzaklarda bir yerlerde, ikinci bir Missouri bulabilecekmiyiz evlat?
Breck, as-tu trouvé un autre Missouri par là quelque part?
Bu ayrılığın gerçekleşeceği günler... çok uzaklarda değil.
Je crois que le jour approche où cette séparation sera possible.
Dans ederken aklım çok uzaklarda oluyor.
Mon esprit est si loin quand je danse.
Öylesine uzaklarda. Öylesine pejmürde.
Tout est si loin... si irréel.
Fantine, bir süreliğine uzaklarda olabilirim.
Fantine, je dois m'absenter pendant un certain temps.
O artık uzaklarda..... Pasifik'te.
Il est loin maintenant sur l'Océan Pacifique.
Ama çok uzaklarda... yıkıntıların arasında yeni bir dünya kıpırdanıyor... yavaş yavaş... ama umutla.
Mais je vois une distance incommensurable, un monde nouveau s'agiter dans les ruines s'agiter maladroitement, mais cherchant avec une lueur d'espoir ses légendaires trésors perdus.
Yolu göster bana, gece karanlık Ve ben uzaklarda...
"Conduis-moi car la nuit est sombre et je suis loin de..."
Hayır, geçmişi elbet unutacaksın ve mutlu olacağız. Her gece, uzaklarda bir yerde, beraber yaşadığımızı düşlüyorum.
Mais non, tu verras, t'oublieras tout et puis on sera heureux tiens tu vois, toutes les nuits, en ce moment, je rêve qu'on est ensemble loin..
Gülümsüyor. - Çok, çok uzaklarda.
Dans un autre monde...
Uzaklarda olduğun zamanlarda da.
Quand tu me quittais.
Uzun zamandır uzaklarda olan gençliğim geri geldi sanki.
C'est comme si ma jeunesse m'était rendue, après tout ce temps.
- Uzaklarda.
Où ça?
Dietrich'in kìsa dalga radyosunun menzilinin kìsa oldugunu ve tüm mesajlarìnìn FBI'ìn pek uzaklarda olmayan uzun menzilli radyo istasyonuna yansìtìldìgìnì bilmiyorlardì.
Ils ignorent encore que la radio à ondes courtes de Dietrich a une portée limitée et que leurs messages sont renvoyés à une station de radio du FBI à longue portée non loin de là.
Böyle hayaller kurmak için uzaklarda olmana gerek yok.
Nul besoin d'être à l'étranger pour cela.
# Anlamsız uzaklarda #
♪ nous chercherons ♪ ♪ peut-être ♪
Ama çok iyi geldi, kendimi çok uzaklarda hissettim.
Pourquoi avoir fait ça?
- Uzaklarda aramana gerek yoktu. Kodesteydik.
Il suffisait de chercher en prison.
Sizin gitmenizi istiyor kendisiyle. - Daha uzaklarda bir yere çağırıyor sizi.
Il vous invite à le suivre.
Koca yıl uzaklarda olan dostum evine dönmüş.
Tu rentres, t'es parti depuis un an.
Çünkü uzaklarda olduğun her gün, Slim peşimdeydi.
Parce que tout le temps que t'as été parti, Slim m'a couru après.
Çok uzaklarda.
Très loin.
- Sen uzaklarda olacaksın...
- Tu vas partir...
Geminin düdüğü uzaklarda yankılanıyordu... Diğer şeyler, müzik ve ay ışığı... sessizlik ve beklentiler, heyecanımız kulağımıza fısıldıyordu sanki... Ortam gittikçe tuhaflaşıyordu.
La sirène du bateau au loin... ceci et bien d'autres choses... la musique et le clair de lune... le silence et la tension... le bourdonnement du sang contre le tympan... tout cela créait une atmosphère si singulière... presque une mélodie... une chambre nouvelle qui s'ouvrait dans notre inconscient.
Oğlum, çok uzaklarda bir yerlerde.
Mon fils est loin d'ici...
Uzaklarda uygun adım yürüyenleri sezdin mi?
As-tu pisté les promeneurs, au loin?
# Çok uzaklarda, Cayuga sularında #
Loin au dessus des eaux de Cayuga
# Çok uzaklarda yoğun uğultuları #
Loin au dessus du bourdonnement
Mesala, biri Fransa'da bir kentte kumarhaneye biraz para bıraksa, gürültüsü çok uzaklarda duyuluveriyor.
Si quelqu'un perd beaucoup d'argent dans un casino de Deauville, le bruit peut aller très loin.
Ben korkmuyorum, David, hele bu denli uzaklarda olduktan sonra.
Je n'ai pas peur. Nous sommes déjà arrivés là.
- Babam uzaklarda iken oldu.
- Quand papa n'était pas là.
- Çok uzaklarda kaldı.
Laissée loin derrière.
Günün birinde yerleşecek bir yer bulacağım, belki de buradan uzaklarda.
Je trouverai un endroit où me poser, peut-être dans le nord.
Yangın bu kata çıkmadan yardım çağırmayacağım ve sen o sırada uzaklarda olacaksın.
J'appelle au secours juste quand le feu est à l'étage, et alors tu seras loin.
Bundan önce biz çoktan uzaklarda olacağız, dostum.
On sera loin d'ici avant que ça arrive, mon vieux.
Çok uzaklarda.
Loin d'ici.
Çok... çok uzaklarda.
Très loin d'ici.
Daha Batıda uzaklarda neler olduğunu Sen hiç merak etmiyormusun?
Tu n'es pas curieuse de savoir comment c'est plus à l'ouest?
Uzaklarda.
Absente.
Çok uzaklarda.
Ça te ferait une sacrée trotte.
Çok uzaklarda olmak gibi.
Là-haut c'est...
O bedende bir zamanlar bir dev yaşardı ama Matt Brady kayboldu. Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü.
Un géant habitait jadis ce corps, mais Matt Brady s'est perdu car il regardait trop haut vers Dieu et trop loin.
Yarasalar genellikle insanlardan uzaklarda uçar.
Généralement, les chauves-souris fuient l'homme.
Senin için uzaklarda 3 yıl hasret çekti.
Trois ans à languir d'amour pour vous!
Bir zamanlar, çok uzaklarda bir prenses varmış.
II était une fois, une princesse d'un pays lointain.
Kuzeyde, çok uzaklarda, o mağarada genç bir tanrı uyur.
Loin au nord, un jeune dieu dort dans cette caverne.
Çok uzaklarda.
Très loin d'ici.
- Çok uzaklarda henüz keşfedilmemiş bir ada.
- Une plage célèbre, pas encore lancée.
Birkaç günlüğüne uzaklarda olacağım.
Je pars quelques jours.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]