English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Vakti

Vakti Çeviri Fransızca

13,332 parallel translation
Yaptığımız planların vakti geldi.
Il faut qu'on établisse un plan.
- Değişiklik yapma vakti
- Il est temps de changer
- Herkese cinsel özgürlük vakti
- La liberté sexuelle pour tous
- Nefreti durdurma vakti
- Temps d'arrêter la haine
Hadi, çocuklar. Eve gitme vakti.
Il faut rentrer dans votre super voiture.
Vakti geldi. Ne zaman gitmen gerektiğini bilmelisin.
Il faut savoir quand se retirer, mec.
Geldi bunları başkalarıyla paylaşma vakti
Il est temps le partager ça avec le monde
Ve ruhsatlı silahı varmış ama davranmaya vakti olmamış.
Et il était légalement armé, mais n'a pas eu le temps de sortir son revolver.
- Bir şeyi görmenin vakti geldi artık.
Il est temps que tu voies quelque chose. C'est où?
- Hadi, gitme vakti geldi... - Louis?
Louis?
Ki bunun da sana yatağımı bozup yeniden yapman için seni mutlu edecek bolca vakti kazandırması gerek.
Cela devrait vous donner beaucoup de temps démonter et refaire mon lit à votre satisfaction.
Gitme vakti.
Faut que j'y aille..
Gitme vakti.
Il est temps d'y aller.
Etin suyunu sıkmanın da vakti gelmişti.
Je vais aller tremper mon biscuit.
Ama gitme vakti geldi.
Il est temps d'y aller.
Dükkana dönme vakti.
De retourner au Deli.
Gemi şafak vakti demir alacak.
Le bateau part à l'aube.
Onu başkasına verme vakti değil mi?
Il était temps que tu réussisses.
Clarence, uyanma vakti geldi.
Clarence, il est temps de se réveiller.
Şef, gitme vakti.
Chef, il faut partir.
O borcu ödemenin vakti geldi.
L'heure est venue.
Bana kirasını ödeme vakti geldi, belki beni geri arar.
Il me doit ses frais de coiffeur, il répondra peut-être à mon appel.
İşlerinden vakti kalmayınca ben gelmeye başladım.
Il est devenu trop pris pour jouer, donc je suis venu ici.
Şu bulaşıkçının kulağını çekme vakti geldi.
L'heure est venue d'aller gueuler sur ce plongeur.
Vakti gelince o soruyla da ilgileniriz.
C'est une autre question pour une autre fois.
Yani protokole aykırı davranarak tek başına şahidi alıyor bunu kayıtlara dahi geçmiyor ve herkesten önce Connie'nin yerine gidecek vakti oluyor.
Il va chercher un témoin sans supervision, contre toute règlementation, ne l'enregistre pas, et a le temps d'arriver au Genghis Connie avant tout le monde.
Vakti geldi.
Il est temps.
Artık ayakta işemeyi öğrenmesinin vakti geldi.
Il faut qu'il apprenne à pisser debout.
Kuzenim aramızdan ayrıldığına göre birkaç değişiklik yapma vakti geldi.
Maintenant que mon cousin n'est plus là, je fais quelques modifications.
- Gitme vakti geldi.
- Je dois filer.
Vakti gelmişti.
Il était temps.
Belki de dünyanın bazı gerçekleri öğrenme vakti gelmiştir.
Peut-être est-il temps que le monde sache quelques vérités te concernant.
Biraz daha fazla uğraşıp o mutlu yeri bulma vakti geldi.
Recherchez profondément pour trouver votre havre de bonheur.
Eve gitme vakti Rene.
C'est l'heure de rentrer, René.
Vakti öngörebiliriz çünkü valizleri birkaç gün öncesinden hazır edilir.
On peut le prédire, car on prépare ses voitures personnelles plusieurs jours d'avance.
Pekâlâ beyler, metroya binme vakti. - Ne?
- Messieurs, on prend le métro.
Yemek vakti, içeri gel!
Viens manger!
Gecenin bu vakti mi?
Au milieu de la nuit?
Nasıl ki ekilen mahsul, vakti gelince biçilir... Rabbimiz de bizi tohum gibi ekti.
Tout comme la moisson semée est récoltée au bon moment, le Seigneur aussi nous a semés.
Gitme vakti.
C'est l'heure d'y aller.
Gecenin bir vakti sokakta ne arıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais seule, dehors, la nuit?
Sanırım artık ziyarette bulunma vakti geldi bu Tom'a.
Je pense qu'il est l'heure de rendre visite à ce... Tom.
Hayır ve sahte kız araması geçen hafta olmuş, yani kaçıran kişinin bunu planlamak için vakti varmış.
Non, et ce faux appel est arrivé la semaine dernière, donc ça a laissé à notre kidnapper le temps de plannifier.
Komuta merkezine geri dönme vakti geldi.
Il est temps de retourner au centre des commandes.
Öğle vakti Los Angeles Havaalanı'na inecek.
Il atterrira vers midi.
Onu, onu öğle vakti getirsem olur mu?
Pourquoi il te faut trois heures et demie pour le sortir de Brentwood? Et si je l'amenais à midi?
Hadi dostum, artık kutlama vakti.
Il est temps de fêter ça.
Bana dönüşmenin vakti.
Pour que tu deviennes moi.
Pete, uyku vakti şaka yapmıyorum.
Je déconne.
Gelme vakti olduğunu bildiğin için geldin.
Vous êtes venu pour rempiler.
- Neyin vakti?
- Pour quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]