Yanıyor Çeviri Fransızca
8,167 parallel translation
Ayak bileklerim yanıyor da.
Mes chevilles me brûlent.
Bir şey yanıyor. Sanki...
Quelque chose crame.
- Çok canım yanıyor.
- Ça fait un mal de chien.
Çiş yaparken yanıyor.
Ça brûle quand je fais pipi.
Salata mı yanıyor? Her şeyi aldık.
- Est-ce que la salade brûle?
Verandanın ışıkları yanıyor.
Ça à l'air bien. La lumière du porche est allumée.
Ben de sana söylemeyi unutup duruyorum, bu benim de hatam ama motor arıza ışığım yanıyor.
J'ai aussi oublier de te dire, c'est totalement de ma faute, mais la lumière du moteur de ma voiture est allumée.
Üç günden beri 38 derecenin üzerinde ateşle yanıyor.
Elle a 39 de fièvre depuis trois jours.
Bu durum şeydekiyle aynı "Mississippi Yanıyor" filmindekiyle.
Cette affaire... ressemble à celle qui a inspiré le film Mississippi Burning.
Bu konuda çok dert yanıyor.
Elle s'en plaint beaucoup.
Sanırım bu ülke yanıyor ve ilk kibrite de ben çaktım.
Je crains que cette nation soit en train de brûler et je suis l'homme qui a craqué l'allumette.
Açıkçası, benim de onun gibi beynim yanıyor.
Honnêtement, je suis en train de m'écraser et de brûler, tout comme lui.
Tanrım canım yanıyor.
Oh, mon dieu, ça fait mal.
Kaynaklarınız yanılıyor. Matt Strickland, şubenin işlemlerden sorumlu müdür yardımcısı.
Matt Strickland, du bureau des opération du Vice Président
Evet, hayatını hiçe sayıyor tüm kasabayı da yanında sürüklüyor. Mitchell nereye gittiklerini söyledi mi?
Ouais comme foutre en l'air sa vie et emporter toute la ville avec lui.
Yanılıyor muyum?
Ai-je tort?
Camilla'yı tanıyor musunuz? Aranızda Camilla'yı tanıyan var mı?
L'un d'entre vous la connaît?
O, beni Mary J. Blige ile olduğumu hatırlıyor ama bir yanım diyalogdan sıyrılıp biraz Erykah şeklinde vurmak istiyor.
Maintenant, il se rappelle de moi avec la Mary J.Blige, mais une partie de moi veut retourner le scénario et le frapper avec du Erykah Badu...
Evet, annemle atlı karıncanın yanında buluştuğunuz günü hatırlıyor musun?
Tu te rappelles du jour où tu as rencontré ma mère au manège?
Saldırgan yanık bir maske kullanıyor.
L'agresseur porte un masque pour victime de brûlure.
Nina'yı bu kadar iyi tanıyan başka birisini tanıyor musun?
Pensez-vous à quelqu'un qui connaisse Nina à ce point?
Lily yüzündeki yanığa rağmen onunla aşk mı yaşıyor?
Lily est amoureuse de Paul malgré sa difformité?
Peki bıçak taşıyan bir hayalet tanıyor musun?
Alors tu connais un fantôme qui se balade avec un couteau?
- Yanılıyor muyum?
Compris?
Bu Maggie'nin arkadaşının gördükleriyle ilgiliyse, yanılıyor.
Si c'est à propos de ce que l'amie de Maggie a cru voir, elle se trompe.
Aksanını düzeltmek için çok çalıştı hâlâ t harflerinde sıkıntı yaşıyor, ailesi yanında değildi pek çok küçük suça bulaştı, askerlik onu adam etti ta ki bir şeyler sezip onu yorgunluktan öldürene kadar.
probablement à Southall... il a travaillé dur pour affiner son accent, des parents absents, Il a commis des délits mineurs, l'armée l'a remis dans le droit chemin jusqu'à qu'il sente que quelque chose n'allait pas avec lui.
Sizin yanınıza taşınmadan bir kaç hafta önce, yanına gelip 200 dolar borç istediğim, günü hatırlıyor musun?
Tu te rappelles, quelques mois avant que je vienne vivre avec toi, que j'ai emprunté 200 $?
Bence Dominic seninle ilgili yanılıyor.
Je pense que Dominic se trompe avec toi.
Yanılıyor muyum?
Ruger LC, n'est-ce pas?
Beynin seni yanıltıyor Ellen.
Ni les autres.
Sanırım dans ediyoruz ama yanılıyor olabilirim.
Mmm, je crois que nous dansons, mais je peux me tromper.
Yanılıyor muyuz yoksa dördümüzün arasında bir gerilim var mı cidden?
On se trompe ou y-a-t-il de la tension entre nous quatre?
Önce babamı kaybetti ve sonra da benim öldüğümü sanıyor onun yanında olmam gerekiyor Sam, tamam mı?
Elle a perdu mon père et elle croit que je suis mort et c'est juste, je dois être avec elle, Sam.
Eric onun yanında olmaya çalışıyor.
Eric essayait d'être là pour lui.
Teşekkür etmek, yaptıkların yanında kifayetsiz kalıyor ama inan bana başka ne denir bilemiyorum.
Te dire "merci" me paraît léger vu ce que tu as fait, mais je trouve pas d'autre mot.
- Kolun nasıl oldu? - Daha iyice. Teşekkür etmek, yaptıkların yanında kifayetsiz kalıyor ama inan bana başka ne denir bilemiyorum.
- Beaucoup mieux. mais je trouve pas d'autre mot.
Kalinda Sharma, Bay Agos'la sosyal yakınlığının yanı sıra davalarında da yakın çalışıyor.
Kalinda Sharma travaille de très près sur les dossiers de M. Agos, et ils ont aussi une relation intime.
Madem Karanlık Olan bu kadar güçlü, neden torununu yanına getirmek için büyü yapmıyor?
Si le Ténébreux est si puisant, pourquoi il n'utilise pas la magie pour trouver son petit-fils?
- Memur Dur Kalk yanılıyor.
L'officier Passe ton code a tort.
- İşin iyi yanı görünen o ki, kar, durmaya başlıyor.
- Du bon côté, on dirait que la neige commence à se calmer.
Önce ta Jasper'a sonra da Bedford'a gittim çünkü beni bir ağaç için beklettiler ve görünüşe göre herkes satış yaparken bir kişi soruları yanıtlıyor.
Je viens de conduire jusqu'à Jasper et ensuite Bedford car ils m'ont réservé un sapin, ce qui veut apparemment dire "vendez-le au premier qui demande."
Sence gecenin bir vakti Jimmy Turelli'nin sığ mezarının yanında arabayla dolaştığına inanıyor muyuz?
Vous pensez qu'on va croire que vous faisiez une balade en voiture à minuit, que ça s'est passé près de la tombe peu profonde de Jimmy Turelli?
- Tabibiniz yanılıyor.
Votre M.L avait tord...
Yanılıyor muyum sence?
Tu penses que j'ai tort?
Çünkü Endicott Amca benim hakkımda yanılıyor...
Parce que Oncle Endicott s'est trompé à mon sujet.
Eminim ki ; şu an arabasını sürüyor. Önüne bakıyor ve yan koltuktaki karısına gülümsüyor.
Je te parie qu'il est en train de conduire, regardant droit devant, et souriant à sa femme sur le siège d'à côté.
Beş milyon amca yanılıyor olamaz.
Tommy Bahama... Cinq millions d'oncles pour exemple.
Yanılıyor olmalısın.
Vous devez vous tromper.
Kevin yanılıyor.
Kevin a tort.
Yanılıyor muyum sence?
Quoi? Tu penses que j'ai tort?
Yanılıyor.
Elle a tord.