Yanıyorsun Çeviri Fransızca
4,732 parallel translation
- Frank, yine yanıyorsun.
- Frank, tu pètes le feu.
Yanıyorsun, Leo.
Leo, tu as de la fièvre.
Yine yanılıyorsun.
Alors, vous avez encore tort.
Bölge savcısının bunu yanına bırakacağını mı sanıyorsun?
Vous croyez que le procureur vous laissera témoigner?
- Ve yanılıyorsun!
Il avait des problèmes d'argent, il a pas d'alibi et en cas d'incendie criminel, c'est toujours le proprio. Si.
Korkarım yanılıyorsun.
Vous avez tort.
Neden yanımıza gelip bize katılmıyorsun?
Pourquoi ne pas venir nous joindre?
Yanılıyorsun.
Vous vous trompez.
Bu noktada yanılıyorsun dostum.
C'est là que tu as tort, l'ami.
Yanılıyorsun, Max.
Tu te goures.
- Yanılıyorsun.
- Tu te trompes.
Eğer bir gün gideceğimi ve seni sevmekten vazgeçeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun.
Hey. Si vous pensez qu'un jour Je suis juste va disparaître et Stop Loving You, cela n'arrivera pas.
Bu şeylerin iyi yanı, uydu telefonları gibi takılma sorunları yaşamıyorsun.
Ce qui est bien avec ça, c'est qu'on évite les problèmes des téléphones satellite.
Beni kerizin teki sanıyorsan... çok yanılıyorsun.
Si tu penses que j'accepte ce genre de chose, tu te trompes.
Bunun yanında tüm gün kredi kartımı araklamak gibi işlerle de uğraşıyorsun.
Et puis à côté de ça, tu as tenu à ce que ma carte bleue... ne soit pas inutile hein, elle a bien chauffé dernièrement.
- Yanılıyorsun.
Tu as tort.
Dinledim, yanılıyorsun. Dava kapandı. Şimdi git yat.
- Je vous ai écouté, affaire close, reposez-vous!
Her ne olduğumu düşünüyorsan, yanılıyorsun.
Tu te trompes sur moi.
- Bu konuda çok fena yanılıyorsun.
- T'as complètement tort.
Hayır, yanılıyorsun.
Tu te trompes.
Bence Sırp bağlantısıyla ilgili yanılıyorsun.
Lieutenant... Vous vous trompez à propos des Serbes.
Yanında mı taşıyorsun? Bilmiyorum.
Tu l'as sur toi?
- Bence yanılıyorsun Fred.
Je pense que tu as tort.
Yanılıyorsun.
Vous vous trompez!
Benden ne istediğini bilmiyorum ama yanılıyorsun.
Je sais pas ce que vous me voulez, mais vous vous trompez!
Bu yanılsamalardan dolayı bunu sana yapanın ben olduğunu sanıyorsun.
Votre imagination remplit les vides dans votre mémoire, faisant de moi l'homme qui vous a fait ça.
Kibar yanın güven vermediği için, sert yanını öne çıkarıyorsun.
Vous avez peur de votre douceur, et mettez en avant votre côté dur.
- Onun yanında çok tuhaf davranıyorsun.
Tu es bizarre quand elle est là.
Saçmalık. Oyuna girelim, yanılıyorsun.
Je vais jouer moi aussi, alors t'as tort.
Onları neden yanına alıyorsun ki zaten? Steven için iyi görünmeye mi çalışıyorsun?
Tu les prends pour faire la belle devant Steven?
Benim hakkımda yanılıyorsun.
Vous vous trompez. Je partage des informations.
Hayır yanılıyorsun Tom.
Tu te trompes, Tom.
Niçin yan odaya gidip, biraz şekerleme yapmıyorsun?
Va dormir à côté.
Bence yanılıyorsun ama anlıyorum.
Je crois que tu te trompes. Mais je comprends.
Savaşın seni değiştirmediğini düşünüyorsan yanılıyorsun.
Cette guerre t'a changé.
Eğer bu çantandaysa ne zamandır bunu yanında taşıyorsun?
Depuis quand tu te fiches de quand je vais dans ton sac?
O zaman emniyete gidip komiserinden kanıt odasına girmek için izin al. Çünkü sen narkotiktensin. - Yanılıyorsun bence.
Vas à la police, dans la salle des pièces à conviction, t'es un flic, non?
Yanılıyorsun. Onları yaptığım zaman kendimi daha iyi ve mutlu hissediyorum.
Vous avez tort parceque quand je le fais, je suis heureuse.
- İşte burada yanılıyorsun.
- C'est là où vous vous trompez.
- Beni öldürmeyeceksin. - Yanılıyorsun.
- Vous n'allez pas me tuer.
- Yanılıyorsun.
C'est faux.
Ona yardım ettiğini sanıyorsun... ama yanılıyorsun.
Je sais que vous croyez l'aider, mais ce n'est pas le cas.
Neden sürekli seni yanında gezdiriyor sanıyorsun?
Pourquoi il te garde?
Yanılıyorsun, kız akıllı ve yetenekli.
Elle est intelligente. Elle a du talent.
- Yanılıyorsun, şimdi senin zamanın.
- C'est la vôtre. - Je ne l'ai pas choisie.
Yanılıyorsun James.
Tu as tort, James.
Yanılıyorsun.
Vous avez tord.
Neden sana yaptıklarını yanına kâr bırakıyorsun?
Pourquoi l'épargner?
Bak, süper insan, X-Men burnunla özel yeteneklerin olduğunu biliyorum ama çok yanılıyorsun. Yanlış yoldasın, yanlış...
Je sais que tu as des talents spéciaux avec ton nez surhumain de X-Men, mais tu as complètement tort...
- Yanılıyorsun.
- Vous vous trompez.
- Yanılıyorsun. Aradığın kişi ben değilim.
Tu te trompes, ce n'est pas moi.