Yanıyorum Çeviri Fransızca
2,902 parallel translation
İlk koridoru atladığıma yanıyorum.
Dommage, je vais rater l'entrée.
Bazen buz gibi donuyorum. Bazense ateşler içinde yanıyorum.
Le froid me transperce et brusquement, je suis brûlante.
Yanıyorum adamım.
Ca brûle putain, mec.
Onun hakkında yanılmıyorum. Senin burada benimle flört edeceğine onu tutuklaman gerekmez mi?
Alors, va donc le prendre au collet au lieu de flirter avec moi.
Ben yukarı ekibimin yanına çıkıyorum çünkü onlara inanıyorum.
Moi, je reste avec ma troupe. Parce que je crois en elle.
Bu işi kendim çözmeyi denedim ama adamın yanına bile yaklaşamıyorum.
Je ai essayé, mais je ne peux pas aller ne importe où près de lui.
Luther, teşekkür ederim. Bu delili teslim ettiğin için teşekkür ederim. Bunu yanıma alıyorum.
Luther, merci... de me remettre cette pièce à conviction que j'emporte avec moi.
Bu şeyi yanımda götürmek istemiyorum bu yüzden onu sana bırakıyorum.
Les choses que je ne veux pas emporter, je vous les laisse.
Olur da fikrini değiştirirsin diye yeşil pijamaları içkinin yanına bırakıyorum...
Bien, au cas où tu changerais d'avis, je laisse le vert ici - juste à côté de ton verre et...
Bunun Hitler'in klonlarını taşıyan denizaltı olduğunu sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'il y ait des clones d'Hitler.
Yanımda taşıyorum onu.
Je l'ai toujours avec moi.
Ama ben topu yanımda taşımıyorum ya da çaya götürmüyorum.
Oui, mais je ne l'emmène pas partout avec moi, ni prendre le thé.
Sen dügünüme gelmistin, yanılmıyorsam.. .. hatırlıyorum.
Vous étiez, si je ne m'abuse, à notre mariage.
Hükümete yalvarıyorum. Parlamentoya yalvarıyorum. Benim yanımda olun ve yapma nedenlerini anlayın.
J'implore le gouvernement, les Affaires étrangères, de ne pas m'abandonner et de comprendre leurs raisons.
Ben de yasaların insanlar tarafından yapıldığına ve insanların hep yanıldığına inanıyorum.
Et je crois que les lois sont faites par les Hommes... et que les Hommes ont souvent tort.
Başarıların sebebiyle dünyanın her yanından telefonlar alıyorum.
Le monde entier m'appelle pour te féliciter.
Bu bayrağı ticaret yolu boyunca yanımda taşıyorum.
Je les porte aussi quand je voyage.
Ursini'lerle bağlantı kurmaya çalşıyorum ama yanıt vermiyorlar.
J'ai essayé de contacter les Ursini. Ils ne répondent plus.
Yanılmıyorum.
Ils ne le sont pas.
Saç kremim seni yanıltmasın. İnanmıyorum.
Même si j'utilise des produits pour les cheveux.
Burada dâhice işler yapıyorum ve yanımda durup etkilenmiş görünecek kimse yok.
Je fais des choses super intelligentes là-haut et y a personne pour avoir l'air ébahi!
Polis, Steve Jenks'i marketin yanındaki boş arazide -bunu sana niye açıklıyorum ki?
La police a ramassé Steve Jenks sur un terrain vague.
Yan çizdiğimi. Anlıyorum.
Sur mon... hésitation.
Sorun şu ki, çocuklarımı korumak için mi karşı çıkıyorum yoksa bencillik yapıp onları yanımda tutmak istediğim için mi, bilemiyorum. Tom eğer doğru gelmiyorsa...
Tu vos, le truc c'est que je ne sais pas si j'y suis opposé pour protéger mes enfants ou parce que je suis juste égoiste et que je veux les garder près de moi.
Çadırlar yanıyor! Yapamıyorum!
Je peux pas!
Bir bakış atıyorum, çok garibime gidiyor, ve bir manavın yanından geçiyorum, orada da elmalar üst üste dizilmiş.
Étrange. Je passe ensuite devant des pommes empilées deux par deux.
Şimdi bu malzemeleri kendim satıyorum. Dünyanın dört bir yanından gelen egzotik mallar.
Désormais, je vends ces trucs exotiques venant des quatre coins du globe.
Uykuya daldığımı hatırlıyorum. Danny ile yan yana yattığımı hatırlıyorum, uyandığımda, böyleydim. Neyse, yakın zamanda Twilightçılık * oynamaya başlayacak mısınız?
- Je me rappelle être aller au lit, m'être installée à côté de Danny, et je me suis réveillée comme ça.
Tamam, bak, belki de yanılıyorum.
En fait, c'est bon.
Yanıma gelen ve çıktığımızı sanan adam var ya. Ondan hoşlanıyorum.
Et bien, le mec qui était là j'ai craqué sur lui.
Ben'i saygıyla anıyorum, ama ortaya çıktı ki yanılıyormuş.
C'était tout à l'honneur de Ben, mais ça s'est révélé faux.
Yanımda gizli dosyalar taşımıyorum, bu yüzden yanımda değil.
Je ne transporte pas de dossiers secrets, donc je ne l'ai pas sur moi.
Kapının yanına yemek bırakıyorum, fakat o istemiyor...
Je lui ai laissé des repas derriere la porte mais il n'en a pas voulu...
Aslında, kendi canına kıyan insanları hiç anlamıyorum.
En fait, je ne comprends pas bien les suicidaires.
Şimdi 20 yılım dolmadan işten atılıyorum. Ne emekli maaşı ne yan ödeme...
On veut me virer avant mes 20 ans de service, sans pension ni avantages.
- Callie... Yeniden yanına taşınıyorum demedim...
- Je n'ai pas dit que je ré-emménageais.
- Öyle dedim ama yanılmışım. Duramıyorum.
- Je l'étais, mais je peux pas.
Bakıyorum yanında arkadaş getirmişsin.
- Tu as amené des amis.
Galiba onu gördüm anne. Şu çocuğu, hani 20 yıl kadar önce babası yanında getirmişti. Aklımdan çıkaramıyorum onu.
- J'arrive.
Dünyanın geri kalanı hakkında hikayeler yaz, ama benim tavsiyem... Kızın ölümüne bir yanıt bulabileceğine inanmıyorum.
Ecris des papiers sur le reste du monde, mais à mon avis... je ne crois pas que tu trouveras une réponse à sa mort.
Seni bir zamanlar tanıyan biri olarak, bundan vazgeçmen için sana yalvarıyorum.
Comme quelqu'un.. qui t'a connu, Je te supplie de laisser tomber.
Her seferinde ben yanılıyorum.
Et pour notre fils, j'ai tort à chaque fois.
-... yanında yatıyorum.
- avant de partir.
Sabah yürüyüşüne çıktığımda pedometremi de yanıma alıyorum.
Grâce à mon podomètre.
Meydandaki kuaför Samanta'nın yanında kalıyorum.
Chez Samantha, la coiffeuse.
- Samantha'nın yanında kalıyorum.
J'habite chez Samantha.
Ben senin ailenin yanında terbiyeli davranıyorum.
Je me retiens devant ta famille.
Hâlâ seni seviyorum fakat yanımdaki bu canavarı tanımıyorum.
Je vous aime encore, mais pas le monstre que vous êtes devenu.
Onların yanımda olup bana yoldaşIık yapmalarından hoşIanıyorum.
Elles me tiennent compagnie.
Benimle konuşmuyorsun, yüzüme bakmıyorsun. Yanına yaklaşamıyorum.
Tu ne me parles pas, tu évites de me regarder, et tu me repousses.
Yangın var! Yanıyorum!
- Sortez-moi de là!