Yazık Çeviri Fransızca
17,497 parallel translation
Bana da yazık oldu.
Moi aussi.
Bizi bekleyen bir uçak olacak ve ne yazık ki Jose Luis yakıt ikmali olmadan 7000 km. gidebilecek büyük bir taneye ihtiyacımız var ve bu biraz pahalı olacak.
Un avion nous attendra et, malheureusement, José Luis, ça va douiller, car on en veut un grand qui peut faire 7 000 km sans ravitaillement.
- Yazık.
- C'est dommage.
Çok yazık.
C'est triste.
Ne yazık ki, yanında oturan da bundan payını alıyor.
Malheureusement, il y avait un mec à côté.
Ancak, adamı eşek sudan gelene kadar dövüp....... bir gözünü tamamen kör etmeniz. Bunlar ne yazık ki hafifletici sebepler listesine girmiyor.
Le fait que tu lui aies fait perdre un œil en le tabassant ne correspond pas à ce qu'on appelle des circonstances atténuantes!
Casusluk yasası muhbirlere karşı kullanılmaya devam ettiği sürece ne yazık ki bu mümkün değil.
Ce n'est pas qui se passerait maintenant, tant que la loi sur l'espionnage est utilisé contre les lanceurs d'alerte.
Ne yazık O iki kişi sen ve beniz
♪ Quel dommage ces deux sont toi et moi ♪
Ne kadar yazık Böyle güzel bir akşama
♪ Quel gaspillage d'une belle nuit ♪
Ne yazık ki ; bu adayı geliştirmekle çok meşgulüm yoksa gider kendim arardım.
Malheureusement, je suis occupé à développer cette île, sinon je le chercherais moi-même.
Yazık, insanlar ona deli diyor.
Ça me fait du mal de le chasser.
- Evet, çok yazık ve onu gerçekten seviyordum.
Ouais, c'est dommage, je l'aimais bien.
Ne yazık ki, neredeyse tüm bildiğim bu.
Et malheureusement, c'est à peu près tout ce que je sais.
Son olarak da Frank'in bayrağı çok yazık.
Ce qui nous amène au drapeau de Frank, qui est juste... regrettable.
Kafese kapatılmak zorunda olması ne yazık.
C'est une honte elle doit être encagé.
Ne yazık ki Kral köylü damağına uygun bir yemeğe asla dadanmaz.
Malheureusement, le roi n'a jamais acquis un goût pour la nourriture paysane.
Yazık olmuş.
C'est trop dommage.
- Ne yazık ki zamanım olmuyor.
Je n'ai hélas pas le temps.
Ne yazık ki verilerden bazıları kafalarda soru işareti oluşmasına neden olmuş.
Malheureusement, il y a beaucoup de questions sur vos données.
Ne yazık ki leke tamamıyla çıkmamış.
Je n'ai pas pu... enlever la tache...
Evet, yazık.
- Oui, dommage.
Bundan daha azı için, Naz'a yazık olmasın. Çünkü savcının karşısına boş elle çıkmak zorunda kalırım.
En dessous, Naz en pâtira parce que j'affronterai le procureur sans munition.
- Aslında... size özürlerini iletti ama kendisi çıktı ne yazık ki.
- Je dois l'excuser auprès de vous. Elle a fini sa journée.
Bahçenin yok olması yazık olur.
Ce serait triste, que vous laissiez tomber le jardin.
Ne yazık ki dilinizi tam bilmiyorum.
Hélas, je ne parle pas votre langue.
Ama ne yazık ki deri giymiş dostlarımızdan birinin taşıması gerekecek.
Mais il faudra demander à nos amis en cuir de vous le porter.
Nasir'in avukatı bundan sonra Bayan Kapoor olacak, ve karşımızda oldukça karmaşık bir dava olduğunu düşünürsek... ne yazık ki artık ücretsiz hizmet vermem mümkün olmayacak.
L'avocate principale de Nasir sera Mlle Kapoor. Et puisque le procès s'annonce complexe, nos services ne peuvent plus être gratuits.
Yazık oldu.
Ah, quel dommage.
Fakat, ne yazık ki biz...
Malheureusement, on...
Yazık.
Dommage.
Bana sorarsan çok yazık.
C'est une vraie honte.
Evet. Yazık.
Une honte.
Babalık'a hak ettiği gösterişli cenazeyi veremeyecek olman çok yazık.
Dommage que tu ne puisses pas offrir à Pop les adieux qu'il mérite.
Ne yazık ki hikayeni doğrulayacak arkadaşın yok.
Dommage, tes potes ne peuvent pas confirmer ta version.
Yeteneğine yazık edeceksin.
Avec tout le talent que tu as?
Gazetede senin hakkında yazı çıkardık.
On a publié ta photo dans le journal.
Yazıyor ki, yürüyüş esnasında kolun kırılırsa bacağın kırılırsa ya da ölürsen ya da vahşi bir hayvan tarafından yenilirsen sorumlusu bu adam değil, sensin.
Ça dit que si pendant la randonnée quelqu'un se casse un bras... ou une jambe, ou meurt, ou est mangé par un animal sauvage... qu'il n'est pas du tout responsable.
Ne yazık.
Quel dommage.
Ama oy haklarının çıkarılmasına karşılık vermeliyiz, Özgürlük Yazı da bunu yapmak için mükemmel bir yol.
Mais nous devrions répondre à l'élimination du droit de vote, et Freedom Summer est la réponse idéale.
Bir şeyler yazıyordu ve sonra dışarı çıkıp arabayla gitti. Bu olay kazadan iki gün sonra oldu.
Elle était en train d'écrire, et puis elle est partie en voiture, et tout ça deux jours après l'accident.
Yukarıdaki numaralar bugünün tarihi ama Avrupalıların yazdığı gibi ters yazıldığı için kısaltmaya baktığında mantıklı olarak bu uçuş değil muhtemelen bir apartman dairesi diye düşünürsün.
Le chiffre en haut, c'est la date du jour. Et les lettres en bas, doivent désigner un numéro d'appartement.
- Ne yazık ki bilemiyorum hanımefendi.
Je l'ignore, madame.
Ne yazık ki ; pazarlık böyle yapılmaz.
Mais c'est pas comme ça qu'on négocie.
Sıkıcı değiller. Beş adam kendi evinde, düğün gibi yerde pirinçler ve duvarda kan ile yazılmış "Sen" yazısıyla ölü bulundu!
Cinq hommes tués chez eux, du riz jeté par terre comme à un mariage, et "vous" écrit en sang sur le mur!
Diğer ritüeller yaz gündönümü, lita, Ya da imolg dediği kış gündönümü.
D'autres célèbrent le solstice d'été, le litha, ou le solstice d'hiver, qu'ils appellent imolg.
Ne yazık!
Oh, plus est la pitié.
Ne yazık ki bu pis işler peşini bırakmadı.
Et malheureusement, ses saloperies l'ont rattrapé.
Piyasa taklitçilerinin sıkıcı yazıları yerine farklı düşünen birisinin biraz heyecanlı bir metnini tercih ederim.
- Je préfère un texte un peu exalté de quelqu'un de passionnant, à l'écriture lisse de gens obsédés par le marketing. - Ils font leur métier.
- Evet ama artık yaz ayında değiliz fıstık.
- On n'est plus en été, tête de singe.
Duvarda ne yazıyor Babalık?
Lis, Pop. Là, sur le mur.
"Babalık" yazısı lekesiz olmalıydı.
P-O-P. Ça devait être impeccable.
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31