Yağmur yağıyor Çeviri Fransızca
729 parallel translation
Evet, hep yağmur yağıyor.
Oui, il pleut tout le temps.
Yağmur yağıyor bayan, korkarım ki ıslanacaksınız.
Madame, il pleut. Vous allez vous tremper.
- Yağmur yağıyor.
- Il pleut.
Günlerdir yağmur yağıyor.
Cette pluie est interminable.
- Yağmur yağıyor. Çıkmak istemem.
- Il pleut, je préfère rester.
Yağmur yağıyor!
Il pleut!
Yağmur yağıyor.
Il pleut.
Çok yağmur yağıyor. Sanmıyorum ki...
Mais il pleut à verse!
Yağmur yağıyor.
Oh, il pleut.
Buraya her geldiğimde yağmur yağıyor.
Chaque fois que je viens à la campagne, il pleut!
Ama yağmur yağıyor. Ateşin var.
Il pleut, vous êtes fiévreux...
- Yağmur yağıyor, değil mi?
- Il pleut, n'est-ce pas?
Yağmur yağıyor.
Il pleut!
- Yağmur yağıyor.
Il pleut!
- Yağmur yağıyor. Brandayı açın!
Recueillez l'eau dans la voile!
Yağmur yağıyor! Kapının altından ittirin, efendim.
Glissez-la sous la porte, Monsieur.
Yağmur yağıyor. Tam High Street'e saptığım anda başladı.
Il a commencé à pleuvoir... quand je m'engageais dans High Street.
Ve de çok yağmur yağıyor.
Et il pleut des cordes.
Altı gündür yağmur yağıyor.
Six jours de pluie.
Bir haftadır yağmur yağıyor.
La pluie, chaque jour depuis huit jours.
Kahretsin, yağmur yağıyor.
Et voilà la pluie.
Yağmur yağıyor, ayrıca kardeşime sizi evinize bırakacağıma söz verdim.
Je vous dépose, j'ai promis à Leo. Vous mentez.
Yağmur yağıyor.
Je suis trempée.
Kocam! - Üstelik yağmur yağıyor!
Mon mari!
Yağmur yağıyor, susuzluktan kurumuş ağaçlara, mersin ağaçları üzerine.
"Ce toit tranquille, où marchent des colombes, entre les pins palpite,"
Kocam dışarıda bir yerde, yağmur yağıyor ve ikimiz de içiyoruz.
Mon mari est absent, il pleut et on boit un verre ensemble.
- Yağmur yağıyor.
La pluie!
Nereye gidiyorsun? Yağmur yağıyor.
Où vas-tu, avec cette pluie?
Ama hala yağmur yağıyor.
Il pleut encore.
Yağmur yağıyor.
Oh, il pleut!
Yağmur yağıyor bak.
Tiens, il pleut.
Mario açsana oğlum şu şemsiyeleri Görmüyor musun yağmur yağıyor? Manyak mısın?
Eh, Mario ouvre ton pépin, il pleut.
Durmadan yağmur yağıyor.
Cette pluie ne cessera donc jamais.
Yazın olsa umursamam ama bu gece yağmur yağıyor.
En été, ça va, mais un soir de pluie...
Ya hayal görüyorum ya da yağmur yağıyor.
- Ou bien je rêve ou alors il pleut.
Yağmur yağıyor.
Venez voir!
Yine yağmur yağıyor.
Il pleut encore.
Pittsburgh'dayım, yağmur yağıyor.
A Pittsburgh, et il pleut.
- Haydi. Yağmur yağmur yağıyor.
Mais... il pleut.
Türkler suratlarına tükürür, bunlar "yağmur yağıyor" derler. Dürüst ol.
Si les Turcs crachent sur eux, ils disent : "ll pleut."
- Yağmur mu yağıyor?
- Est-ce qu'il pleut?
- Yağmur yağıyor.
- Elle est dans l'annuaire. Il pleut.
Yağmur da yağıyor.
Et il pleut.
Cennet yağmur oldu yağıyor!
La pluie du paradis!
- Yağmur mu yağıyor?
Camondo est là. Il pleut?
Yağmur yağıyor.
- Ton mari?
Yağmur mu yağıyor?
La pluie?
Yağmur mu yağıyor?
Il pleut?
Sığınaktayız... Yağmur yağmaya başladı. Çok şiddetli yağıyor.
Nous sommes à l'abri... la pluie s'est mise à tomber, et plutôt dru.
- Halen yağmur yağıyor mu?
- Il pleut?
Burada göl kıyısında, yağmur durmadan yağıyor. "
Il pleut toujours sur le lac.
yağmur yağıyordu 31
yağıyor 16
yağmur 95
yağmur mu yağıyor 23
yağmurda 16
yağmur geliyor 16
yağmur başladı 20
yağmur yağacak 48
yağmur durdu 32
yağıyor 16
yağmur 95
yağmur mu yağıyor 23
yağmurda 16
yağmur geliyor 16
yağmur başladı 20
yağmur yağacak 48
yağmur durdu 32