English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yürüyorum

Yürüyorum Çeviri Fransızca

749 parallel translation
Mesela bulvarda yürüyorum ve bakınıyorum iyi vakit geçirmek istiyorum. Bir de kimi görsem?
Imaginons, je descends le boulevard en regardant autour de moi, je sors m'amuser et sur qui je tombe?
Ama ben doğruca sana yürüyorum. Seni öpmek istiyorum.
Je voulais t'embrasser.
Annemin izinden yürüyorum.
Je tiens ça de ma mère.
Oraya yıllardır senin yardımın olmadan yürüyorum.
J'y vais depuis des annees sans ton aide.
Topallamamı gördün, ama ayakkabılarımla herhangi biri gibi yürüyorum.
Hier, tu m'as vue boiter. Mais quand j'ai mes chaussures, on se s'aperçoit de rien.
Zor yürüyorum. Ölüm her zamankinden daha yakın. Hâlâ da yaklaşıyor.
Je bouge à peine et cependant, ça se rapproche de plus en plus.
Kilometrelerdir yürüyorum.
J'ai parcouru des kilomètres.
Sokakta yürüyorum işte.
Je me promène.
- Durmadan yürüyorum.
- Je peux pas m'arrêter de marcher.
O suçluların hırsızların ve katillerin arasında yürüyorum. Tek başıma, silahsız şekilde.
Je marche au milieu de ces détenus, ces voleurs et ces assassins, seul, sans arme.
Bir haftadır yürüyorum.
J'ai marché sept jours.
Bir ışık köprüsü. Onun üzerinde yürüyorum. "
"Un pont de lumière, je m'élève dessus."
Calvero, bak yürüyorum!
Calvero, regardez, je marche!
Yürüyorum!
Je marche!
Düşünsene yürüyorum.
Vous vous rendez compte? Je peux marcher!
# Yürüyorum caddede neşeyle #
Je poursuis mon chemin
- Daha çabuk! - Lütfen! - Ormanda yürüyorum.
- Ne meurs pas ici!
Ben de bir katırla gidemeyeceğim için yürüyorum.
Soit on me prête un âne, soit je marche.
Evet, resmini hayatın içine sokar, yeni bir elbise sağlayabilir, bir sürü kargaşa sonra bir gün yolda yürüyorum ve bir yıldırım düşüveriyor tepeme.
Savez-vous que vous êtes impossible? Six contre un que c'est la façon dont je laisse le monde - la foudre. Pariez?
Saatlerdir yürüyorum.
J'ai marché pendant des heures.
Sabahtan beri yürüyorum.
J'ai marché toute la journée.
Bir krema içerisinde yürüyorum sanki.
Je me sens des ailes.
"Neredeyse her gün, Vientecito köyünün tozlu, kirli sokaklarında" 5-6 kilometre yürüyorum. "
"Je fais des découvertes, je fais 4 à 5 kilomètres par jour" "dans la poussière, par les rues nauséabondes de Vientecito."
Bir saattir yürüyorum.
Ça fait une heure que je marche.
İki saatten beri durmadan yürüyorum.
Ça fait deux heures que je tourne.
Caddede yürüyorum ve adamın biri düşüp ölüyor.
Je descends la rue et un homme s'écroule, mort.
Dur durak bilmeden yürüyorum. Yolumu kaybedersem bana rehber ol, lütfen.
Si je me trompe de direction, dis-le-moi.
Yürüyorum... dur durak bilmeden. Şu köyde yalvaracağım bir lokma verin diye. Sonra yola koyulacağım yine.
Je passerai ce village lŕ-bas... oů je mendierai de la nourriture, et ensuite... je recommencerai ŕ marcher vers toi.
Şu an dahi, sana doğru yürüyorum.
Ŕ cet instant męme, je marche vers toi...
Senin için köpek balığıyla yaptığımdan daha fazla yürüyorum.
Vous me faites plus marcher que mon requin!
Eski Mısırlılar gibi yürüyorum.
Je marche comme un Égyptien.
Çoğunlukla yürüyorum. Gece gündüz.
Principalement, je marche, jour et nuit.
Çamurda yürüyorum, yapraklar olmadan.
Je marche dans la boue, sans feuilles
Bütün gündür yürüyorum ve karnım aç.
Je suis affamé.
Beni rahat bırakmadığın için çıplak ayakla cam kırıkları üzerinde yürüyorum.
Je marche sur du verre parce que vous me persécutez!
Görüyor musun, bir hanımefendi gibi yürüyorum.
- Tu as vu? Je marche comme une dame.
Bu yıl Kiroku ile yürüyorum.
Cette année, je suis avec toi.
Yürüyorum ve bu cılız, ruhsuz, karamsar insanları görüyorum.
Je vois dans la rue, le peuple maigre, apathique, abattu...
- KÜDÜS e yürüyorum, dağlar aşarak! ... -
Je marche vers Jérusalem, vers les montagnes de la Lune.
- Yedi gündür yürüyorum.
Je marche depuis sept jours.
Ben yürüyorum, sen de attasın. Şu an biri bizi görse...
On pourrait croire que c'est toi qui me possèdes.
Duygularınızı anlıyorum, ve bugün burada, yanı başınızda yürüyorum, bana inanın, bu geceki yemekten sonra artık hizmetime gerek duymayacaksınız.
Je comprends ce que vous ressentez. Je suis venue marcher avec vous pour vous dire que je vous ai arrangé un dîner pour ce soir.
Yolda yürüyorum, ne var!
Je marche ici! Va te faire foutre, fils de pute!
Tekrar soyunma odalarında ve uzun koridorlarda yürüyorum.
Une fois de plus, je m'avance à travers ces salons immenses.
Yürüyorum!
Marche!
Kuru yerlerden yürüyorum.
Par terre, en plein air.
İşte yürüyorum!
Me voilà!
Duruşuma bak, güçlükle yürüyorum
Regarde-moi, j'ai du mal à marcher
Duruşuma bak güçlükle yürüyorum
Regarde-moi, j'ai du mal à marcher
Öğleden önce kalkıp biraz yürüyorum.
Vingt bornes à pied avant midi.
Ayağım sargılıyken zar zor yürüyorum.
Je suis pas bien. Avec ces bandages à la jambe je peux pas marcher.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]