English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yürüyüşe çık

Yürüyüşe çık Çeviri Fransızca

546 parallel translation
Bir gün biz yürüyüşe çıktık.
On promenait un jour comm'deux princes Gop tiritiri boom biha!
Öğrenci arkadaşlarla yürüyüşe çıkmıştık çok geçmeden arabada oturan bir ejderhayla karşılaştık ormanda sihirli bir göl olduğunu söyledi bize.
Voyons. Je me promenais avec d'autres étudiants, et nous vîmes soudain un dragon assis dans une auto qui nous dit qu'il y avait un bassin magique.
- Yürüyüşe çıktık.
- Nous avons marché.
Biz yürüyüşe çıkıyoruz Bayan Faraday.
Nous allons nous promener, Mme Faraday.
Öğrenci arkadaşlarla yürüyüşe çıkmıştık hatırladığım kadarıyla, çok mutluydum.
Je me promenais avec d'autres étudiants, j'étais très heureux.
Hiç tahmin edemezsin. Yürüyüşe çıktık.
Tu ne devineras jamais.
Bu açık cezaevinden kurtulup, kırlarda bir yürüyüşe çıkmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
J'aimerais partir de ce bureau de crimes, me promener dans Ia campagne.
Kırlarda bir yürüyüşe çıksanız iyi olur, müfettiş. Buna ihtiyacınız var.
allez à Ia campagne, inspecteur.
- Yürüyüşe çıkıyorum. Bundan fazlasıyla bıktım.
Je vais faire un tour, J'en ai assez de vos singerie!
Çok yürüyüşe çıkardım ve bu kızı hep yanımda götürürdüm, konuşabilmek için.
J'ai l'habitude de marcher dans les bois et je prenais toujours cette fille avec moi... et je pouvais lui parler.
Bilmem. Bu, parkta yürüyüşe çıkıp çıkmayacağına bağlı.
Ça dépend sur qui il tombera en traversant le parc.
- Hayır, benimle yürüyüşe çıkıyorsun.
- Allons nous promener.
Yürüyüşe çık. - Başka ne biliyorsun?
- Qu'est-ce que tu sais d'autre?
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık.
Tu t'en rappelles... avant que ton frère parte pour le front, nous sommes allés en randonnée avec lui et son ami.
Şimdi, yalnız başına küçük bir yürüyüşe çıkıyorsun.
Maintenant, tu vas aller faire un petit tour tout seul.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Je vais prendre l'air.
- Dışarıda yürüyordur belki. Tüm kızlar nikah günü gergin olurlar. Ben de yürüyüşe çıkmamış mıydım?
- Je me demande ce que dit l'horloge de la cuisine.
Giyindi ve yürüyüşe çıktık.
On est allés se promener.
Zavallı Nutsy uzun bir yürüyüşe çıkıyor.
Le pauvre Dingo fait le grand saut.
Kısa bir yürüyüşe çıkacağım.
Qu'il faut que je parte à Wiesbaden faire la cure.
Yürüyüşe çıkalım sonra geri döneriz diye düşündük, ama konuşmaya daldık.
Nous sommes partis nous promener en pensant revenir tout de suite, mais nous nous sommes mis à parler.
Elaine ve ben yürüyüşe çıktık.
J'ai fait un tour avec Elaine.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Je vais aller marcher.
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkacaksak, yukarı çıkıp temizlenmen gerek, eminim.
Et si nous faisions un tour après souper? Tu veux faire un brin de toilette, je suis sûr.
Seni anlamak için yürüyüşe çıkıyorum.
Faire un petit tour. Au revoir.
Nehir kenarında yürüyüşe çıkmıştık,..
On était allés se balader...
Su başına git. Meydanda otur. Ormanda yürüyüşe çık.
Au bord de la rivière, dans le jardin public, ou encore dans les bois.
Bu çok eğlenceli. Daha sık yürüyüşe çıkmalıyız.
Nous devrions nous promener plus souvent.
Ve yürüyüşe çıktık.
On s'est promenées.
Kahvesini içip giyindi kısa bir yürüyüşe çıktı. "
Elle a pris son café, s'est habillée... est allée marcher un peu... "
- Martha ve ben yürüyüşe çıkacaktık.
- Nous allions nous promener.
Uzun bir yürüyüşe çıkıyorlar.
Elles partent faire une randonnée.
Carlos'la yürüyüşe çıkmıştık ve aklına harika bir fikir geidi.
Nous nous promenions par ici et Carlos a eu une idée adorable.
Git, Pierre, yürüyüşe çık.
Allez Pierre, va te promener.
- Ben yürüyüşe çıkıyorum.
- Je sors faire un tour.
- Önemli bir şey yok, yürüyüşe çıkıyorum.
- Rien d'important, pourquoi?
Yürüyüşe çıkmamalıydık. Biraz temiz hava almak istemem yüzünden kaybolduk.
Nous aurions mieux fait de rentrer en chaises à porteurs.
- Bir yürüyüşe çıkmıştık.
SUSAN : Nous sommes allées nous promener.
Canım sıkıldı ve yürüyüşe çıktım ama gidecek bir yerim yoktu.
Je m'ennuyais et suis sorti faire un tour. Mais je n'ai nulle part où aller.
"Ormanda yürüyüşe çıkmıştık."
" Nous marchions dans les bois.
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Plus jamais nous n'irons nous promener.
Kısa bir yürüyüşe çıkacağım.
Je vais faire une courte balade.
Ralph ve Bubber'le yürüyüşe çıktık da.
Je m'occupe de Ralph et Bubber.
- Ben yürüyüşe çıkıyorum.
- Je vais faire un tour.
Öyleyse dağlara yürüyüşe çık.
- Eh bien, grimpez là-haut.
Canım sıkılmışsa onunla yürüyüşe çıkıyorum. Canım sıkılınca, kiminleysem ona aşık olduğumu düşünüyorum.
Par exemple, quand je m'ennuie, si je suis à côté de n'importe qui, j'ai l'impression de l'aimer.
Artık uzun bir yürüyüşe çıkmaya hazırım.
Je vais aller faire un tour avec mon chien.
Claude'la beraber yürüyüşe çıkın. Çok sıkılmış.
- allez vous promener avec Claude.
John ile yürüyüşe çıkıyoruz.
John et moi allons faire une promenade.
- Yani, bir yürüyüşe çık.
- Tu veux dire "Va faire un tour".
Sahilde yürüyüşe çıktık.
Toute la nuit? On a marché le long de la mer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]