Yıldızım Çeviri Fransızca
4,155 parallel translation
Harper oğlumuza "parlayan yıldızım" derdi.
Harper... l'appelait son étoile brillante.
Ben parlayan bir yıldızım, o da bir yük demek gibi olur.
C'est comme lui dire : Je suis une étoile montante et qu'elle n'est que le boulet qui me plombe.
W.W.'ya saygılarımla. Yıldızım, mükemmel sessizliğim.
"Mon étoile, mon silence total."
Yıldızımız geldi.
Notre star est arrivée.
- Rok yıldızım.
- Adam! - Voilà le meilleur.
Yıldız çizelgemi doldurmam lazım ki güneş doğduğunda unutmayayım.
Je dois finir mon dessin. Je ne dois rien oublier.
40.000 yıldır, ekipmanlarımızı ve yöntemlerimizi devamlı geliştirerek balık avlıyoruz.
Je pêche depuis 40.000 ans... améliorant sans cesse mes pêcheries.
Son altı yıldır kullandığımız bu kelimeleri alamazsın.
Tu ne peux pas effacer tous les mots qu'on utilise et qu'on a utilisé depuis 6 ans.
Yıldızlarımız çok çabuk söner.
Notre étoile aurais brûlé trop rapidement.
♪ bir grupta yıldız olduğumda, yeah ♪
♪ when l'm a star in the band, yeah ♪
Sizden değişmenizi, ve rock yıldızları olmanızı istiyorum, tamam mı?
J'ai besoin que vous vous changiez et que vous soyez prêts pour la scène rock star, ok?
Sanırım ayaklarımızı on yıldır temizlememişiz.
Je pense que tes pieds ont rajeuni de 10 ans avec cette pierre ponce.
10 yıldır uğraştığımız bir barış görüşmesini iptal etmek üzereyim.
Je m'apprête à ruiner un traité qui a demandé dix ans de travail.
Ama ben lakrosta berbatım ve sen bir makrome yıldızısın.
Mais je suis nulle à lacrosse, et tu es une star du macrame.
* Olacağım bir yıldız * * Oynayacağım filmlerde *
♪ I wanna be a star I wanna be in movies ♪
* Ünlü olacağım * * Olacağım bir yıldız *
♪ I wanna be famous I wanna be a star ♪
* En büyük yıldız benim *
♪ I'm ♪ ♪ the greatest star ♪
Sen artık bir yıldızsın ve ben de yıldızın en iyi arkadaşıyım.
Tu es une star et je suis le meilleur ami de la star.
Maalesef, tabii Harry's Law dizisi bu hafta büyük bir sıçrama yapmışsa ve bunu kimse bana söylemişse, bu kanalın en büyük iki yıldızı sizsiniz.
Malheureusement, à moins que l'audience de "Harry's law" n'ait décollé cette semaine, ce dont personne ne m'a parlé vous êtes les deux plus grandes star de la chaine mais cette année, tout ce que vous direz vous sera dicté par le prompteur
Yıldızlarla kazanamayız. Takım olarak kazanırız.
On ne gagne pas avec des stars.
sinyalini bulduğumdan beri radyo teleskoplarımı Chi Sagittarii Yıldız Kümesi'nin üstüne nişanladım.
Depuis que j'ai découvert le signal wow c'était en 1977, avec mes radio télescopes en visant la constellation du Sagittaire.
Bazıları, Yıldız Favorinin ölümüyle patlak veren ayaklanmanın, Greendale Yedilisi tarafından körüklendiğinden beri kendimizi toparlayamadığımızı söylüyor.
Certains ont dit que nous ne rebondirions jamais après les tristes évènements de l'émeute de Star-Burns incitée par les 7 de Greendale.
- Nick ile ayrıldığımız zaman, birbirimizle karşılaşmayalım diye favori mekanlarımızı bölüşmek istedi. Ve Big Dom's için çok ısrar etti.
Quand j'ai rompu avec Nick, on a partagé nos endroit préférés pour qu'on s'y croise pas, et il voulait à tout prix Big Dom.
Buralarda 5 yıldızlı bir otel bulacağımızı sanmıyorum
On ne trouvera pas de cinq étoiles, par ici.
Pekâlâ, sosyal Darvinizm'den bir alıntıyla başlayacağım sonra Yıldız Çağı'ndan bir tartışma hırsız baronlar, Büyük Topluluk ülkede nasıl finansal eşitsizlikle boğuştuğumuzu sonra da Public Enemy grubunun, "Güç İçin Savaş" şarkısının bluegrass versiyonuyla kapanışı yapacağım.
Au début, j'ai prévu une citation contre le Darwinisme social, un débat sur l'âge doré, les magnats de l'industrie et la Grande Société, sur la grande disparité sociale dans le pays, et je finis avec une version blues de Fight the Power des Public Enemy. Moche.
- Hiç istifini bozmadan öğrencilere Amerika'nın yıldız-süslü bayrağıyla anlı şanlı bir ülke,... dünyada özgürlüğe sahip tek halkın da bizler olduğunu falan mı söyleyecektin?
- Et, d'un air sérieux vous allez dire à des étudiants que l'Amérique est tellement géniale que nous sommes les seuls au monde à être libres?
Şimdi bir eyaletin valisinin basın sözcüsü o eyalet ki bize Barry Goldwater ve yıldız sisteminde sahanın sonunu bulamayan bir takım kazandırdı.
Et maintenant il est le secrétaire de presse adjoint d'un gouverneur d'état qui nous a donné Barry Goldwater et une équipe de football qui serait incapable de trouver la zone d'en-but avec un GPS.
- Sana bir e-posta yolluyordum ama kazara Sloan Sabbith'e yolladım ama yıldız koydum ya da koymadım Sloan yerine ekibe gitti.
- Je t'ai envoyé un e-mail, mais je l'ai envoyé accidentellement à Sloan Sabbith, mais soit j'ai mis une astérisque ou non et c'est envoyé à l'équipe au lieu de Sloan.
Gerçekten, uluslararası filmlerin ve Lifetime kanalının yıldız olan arkadaşım Jennifer Love Hewitt'in bu kaşığı çalacağını mı düşünüyorsun?
Vous pensez vraiment que mon amie Jennifer Love Hewitt, une superstar de la télé et du cinéma, voudrait voler une cuillère d'occasion?
O halde altın yıldızı alayım ben.
Je vais prendre l'étoile doré maintenant.
Baro'ya adımın yanına bir yıldız koymasını söylemeyeceksin, değil mi?
Tu ne vas pas dire à l'association du bareau que je mérite d'être renvoyé, n'est ce pas?
Umarım bunun baroya benim bir yıldızı hak ettiğimi söylemenle alakası yoktur.
J'espere que sa ne t " implique pas en train de dire à l'association du barreau que je mérite d'être renvoyé.
Bakalım onlar yıldız futbolcularına yasak koymanız konusunda ne düşünecek.
Voir ce qu'ils pensent de vous bannissant le joueur star de leur convention.
Pek zorlu bir av olmayacağını düşünseniz de bu genç adam üniversitesinin koşu takımının yıldızı.
Et de peur que vous pensiez que ce n'est pas vraiment un challenge, Ce jeune homme est un véritable athlète dans son université.
"Jenna bir müthiştir, göklerdeki bir yıldız gibi." Pete, özür dilerim.
Pete, je m'excuse.
Ayrıca taşındığım zaman dolapta kalan bir adet tavuk bulyon vardı ve sekiz yıldır da beni çok rahatsız ediyordu.
Aussi, il n'y avait qu'un seul cube de bouillon de volaille dans le placard lorsque j'ai demenagé Et ça me tracasse depuis près de 8 ans
* Bir gün bir yıldız tutacağım *
♪ some day I wish upon a star
* Bir gün bir yıldız tutacağım *
♪ someday l'll wish upon a star ♪
Her neyse, ben Wisconsin'in dışındaki küçük Beloit kasabasında yaşadım ve Beloit'in kendine ait tek bir yıldız basketbol takımı var.
Bref, je vivais dans cette petite ville à côté de Beloit, Wisconsin, et Beloit a sa propre équipe de Baseball de première division.
- Başka bir kayan yıldız mı?
- C'est une autre étoile filante?
Sonunda bir şey çıkacağımı düşünmedim. Ama birden yıldız oldum. Üniversitelerden teklif geldi.
Je n'ai jamais pensé que j'irai aussi loin, et tout à coup Je suis une star... tout l'état, les offres des universités, les gens font attention à moi.
Tablet bilgisayarım ve ben, hala balayındaydık. Ve birbirimiz için yaratıldığımızı söylemeden edemeyeceğim.
Je euh, j'ai eu ton message disant qu'il y avait un problème avec le truc de la lumière?
Kameraların karşısına geçip konuşursa son birkaç gündür yaptığımız kocanın elli yıldır yaptığı her şey boşa gidecek.
Dans ce cas, tout ce qu'elle a à faire est de se diriger vers une caméra de télévision, et tout ce que nous avons fait durant ces derniers jours, tout ce que votre mari a fait durant les 50 dernières années n'aura servi à rien.
Hayır tam olarak anlamadığın 9 yıldır gözden uzak yaşadığımız.
Non, ce que tu ne comprends pas c'est qu'on s'est débrouillés pour rester hors de portée pendand 9 ans.
Bizim Kuzey Yıldızı'mız ve kalbimizden gelen temiz ses her zaman bizimle olacaktır... her zaman.
Notre étoile polaire, Elles sont ces voix ténues mais claires, dans nos coeurs, qui seront avec nous... TOUJOURS.
Çünkü ben dürüst olcağım sana. Country yıldızından çok country klübünden fırlamış gibisin.
parce que je vais être honnete avec toi, tu as plus le look du country club que celui d'une star de country.
Hani liseyle üniversite arasında ara verip kurslara katıldığımız, tecrübe edindiğimiz ve ilham aldığımız yıl.
Vous savez, une année entre le lycée et la fac où vous prenez quelques cours, où vous avez une expérience de la vie, et où vous trouvez de l'inspiration.
Nikahımız oradaki kilisede kıyıldı.
C'était là à l'église du Christ.
Büyük bir yıldız mı?
Grande Star?
Bu ince ipte yürümek en aklı başında olanlarımızın bile biraz çıldırmasını sağlayabilir. Ama yardıma ihtiyaç duymak utanç verici bir şey değildir.
Et à cheval cette corde raide cela peut faire que le plus sain d'entre nous se sente un peu fou, mais il n'y a pas de honte à demander de l'aide.
Fakat bu akşam sizi Yıldız Işığı'nda Bay Durant'in ikramı olan içkiler bekliyor olacak.
Mais M. Durant paye sa tournée ce soir, à la lumière des étoiles!