Zan Çeviri Fransızca
2,163 parallel translation
- Senin arızan nedir Charlie?
- C'est quoi ton problème?
Vücudundaki her delikten sızan enerji gibi bir şey mi?
Comme celle qui transpire de chacun de tes pores?
Dışarı sızan bir şey var.
Vous avez taché le sol.
Ne bileyim işte, hafızanı geri kazanmana yardımcı olabilir.
Ça t'aidera à te concentrer, à retrouver ta mémoire.
Hafızan daha iyi mi?
Ta mémoire s'améliore?
Rızanız olursa, ameliyatını yarın akşama alabiliriz.
Avec votre consentement, on peut la programmer pour demain soir.
Onların nasıl oluştuğunu hatırlıyor musun? Yoksa bu tarafa geçerken hafızanı mı kaybettin?
Te souviens-tu seulement de comment tu les as eu ou tu as perdu la mémoire quand tu as traversé?
Tamam, Sarah, biliyorum bu zor, ama bunu yaparsan, hafızanın gelmesine yardımı olur.
Je sais que c'est difficile mais si vous le faites, ça peut débloquer des souvenirs.
Umarım sizin hafızanız yeterlidir bulmaya.
J'espère que vous avez une bonne mémoire, parce que je ne vais pas passer des heures à chercher des choses.
Arızanızı biz açıkken yaşayın.
Revenez avec votre panne quand on sera ouverts.
- Belki sondayla hafızanız silindi.
- lls ont pu vous sonder.
Bakalım hafızanı tazeleyebilecek miyiz!
Voyons si on peut vous rafraîchir la mémoire.
Hafızan çok iyi.
Sacrée mémoire.
Hafızanı yavaşlat.
Cherche dans ta mémoire.
Sanırım bu hafızanızı tazeler.
Ceci pourra peut-être... vous aider.
Bakalım fotoğraflarda hafızanızı canlandıracak bir şey var mı?
Ça vous rafraîchira la mémoire.
Hafızan geri gelirse beni ara.
Si la mémoire te revient, n'hésite pas.
Madam Peloux, hafızanızda bir sorun var galiba?
Avez-vous des problèmes de mémoire, Mme Peloux?
Detaylar hafızanızda hâlâ canlı mı?
Vous avez encore des souvenirs très nets!
Bu rızan olduğu anlamına gelmez.
Mais vous n'étiez pas consentante.
Belki General Washington hafızanızı tazeler.
Peut-être que le général Washington vous rafraîchira la mémoire.
Rızanızı almak istedik.
On voulait vous parler, vous demander quelque chose, don Lúcido.
O zaman, hafızanı biraz yerine getirmeliyim sanırım.
Alors, je crois qu'il faut que je te rafraîchisse la mémoire un peu.
Hafızanın silinmesi doğum anına benzer.
L'effacement est comparable à une naissance.
- Hafızan çok güçlü. - Rahatsız ediyor muyum?
- Tu as bonne mémoire.
Belki de hafızan seni yanıltıyordur.
Peut-être que votre mémoire es trouble.
Sadece size avantaj sağlayacak hafızanız olmadan buraya getirdim.
Je vous ai juste balancés au beau milieu sans le bénéfice de vos souvenirs.
Program kapatıldıktan sonra, hafızanın temizlenmesine karar verildi.
Après avoir abandonné le programme, ils ont décidé d'effacer ta mémoire.
Bu senin hafızan...
Et voilà votre mémoire...
Tanrı'm Paul burada kızan kişi ben olamaz mıyım?
Allons, Paul, c'est moi qui devrais être en colère.
Hayatının yolu değişti... senin rızan olmadan.
Votre parcours de vie a changé sans votre consentement.
Doğru, kim sızan bir çatı ister ki?
Qui voudrait d'un toit qui fuit?
Sana hafızanı canlandırabilecek bir şey göstereceğim.
Vous allez voir des images pour stimuler votre mémoire.
Hafızan ne zaman yerine geldi?
La mémoire vous est revenue? - Non.
- Hafızan çok iyi Harry.
Vous avez une excellente mémoire, Harry.
Hafızan çok iyi Eddie.
Vous avez une bonne mémoire malgré tout ce que vous avez dû prier, Eddie.
Kısa süreli hafızanın iyi olduğunu söylediğini sanıyordum.
Tu avais dit que ta mémoire à court terme allait bien.
Gerçeği söylemek gerekirse, Dr. Holden'ın son 10 yılı kusursuz olarak geçirmesinden sonra, bazen hikâyeyi canlı tutmak için, bazı riskler almanız gerekebiliyor. Ve şimdi internete sızan bilgilerde onu dizide öldüreceğiniz söyleniyor.
- Pour vous dire la vérité, après 10 ans d'un Dr Holden vraiment parfait, parfois, pour garder une histoire originale, il faut prendre des risques. que vous allez le tuer pour de bon.
Hafızanın can sıkıcı olabildiğini söyleyen oldu mu hiç?
On t'a déjà dit que ta mémoire pouvait être assez dérangeante?
Mükemmel hafızan var.
Votre mémoire est infaillible.
- Hafızanızı tazeleyeyim o zaman.
Je vous rafraîchis la mémoire.
Hafızanı kaybetmiş gibi yapmana.
Jusqu'à midi.
Hafızan sandığından daha da iyi.
Vague? Il n'est pas si vague que ça.
- Bak, hafızanı kaybetmediğini biliyorum. - Hadi ama. Kaybettim.
Je sais que tu joues la comédie.
Hafızanı tazelememi ister misin?
Faut-il que je te rafraîchisse la mémoire?
Eski hafızan harap olmuş olmalı.
Ça fait des ravages sur une vieille mémoire.
Yoksa hafızanı mı kaybettin?
Avez-vous apporter votre tête?
Sudayken hafızanı mı yitirdin?
- Peut-être.
Çok iyi bir hafızan var.
Vous avez bonne mémoire.
Hafızanı kaybetmediğini biliyorum.
Vous n'êtes pas amnésique.
Hafızan çalışmaya mı başladı Clark?
- Je t'aime, papa.
zane 33
zanuck 16
zannetmiyorum 111
zannederim 17
zannediyorum 18
zannedersem 27
zannetmem 40
zannımca 19
zandra 21
zanuck 16
zannetmiyorum 111
zannederim 17
zannediyorum 18
zannedersem 27
zannetmem 40
zannımca 19
zandra 21