English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Z ] / Zehir

Zehir Çeviri Fransızca

3,285 parallel translation
Zehir yap.
Ce pourrait être toxique.
Ona hayatını zehir ettin.
Vous la terrorisiez.
Vay anasını. Ne kadar zehir kullanıyorsunuz?
Oh putin, combien de dose de poison vous utilisez?
Kurşunlar kürara bulanmıştı nadir bulunan ölümcül bir zehir. Katilin eşsiz profili.
Les balles contenaient du curare, un poison rare et mortel, la signature du tueur.
Bir çeşit zehir.
C'est un genre de poison.
Bir fincan zehir doldurdum.
Je me suis servi un bol de poison.
Avcı, Tyler Lockwood'un kurtadam zehrini almış dün gece yani adamın elinde vampir öldürücü zehir var, ben de onu bulup yiyeceğim.
Ce chasseur a prélevé du venin sur Tyler Lockwood la nuit dernière, donc il a du poison contre les vampires dans une bouteille. et je vais le trouver, et je vais le manger.
Pençelerinden çıkan şeffaf bir zehir ile tüm vücudunun kaplandığını söylüyorlar.
Ils disent qu'il est fait d'une sorte d'enveloppe transparente faite du venin venant de ses griffes.
- Onun yerine gününü zehir etmeme ne dersin?
Mmh. Et si je gâchais votre journée à la place? Hé!
- Zehir olabilir.
Ca pourrait être du poison.
Birkaç gün içinde vücuduma zehir pompalanacakken alkolü düşünüyor olmam bir nevi ironi.
C'était juste ironique, je ne peux pas boire d'alcool comme je suis sur le point de mettre du poison dans mon corps dans quelques jours.
Yan, her neyse, en iyisinin, bunu zehir gibi düşünmek değil de, daha çok müfreze askerlerin kan dolaşamına girdiğini düşünmek olduğunu söylemişti...
Enfin, en tout cas, elle dit que c'est mieux de ne pas voir ça comme du poison, mais plus comme une armée de petis soldats qui vont rentrer dans ta circulation sanguine pour...
Bak, gününü zehir etmek istemem ama Haley'yi sevmekten asla vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim de!
Ecoute, je ne veux pas casser ta journée, mais je n'ai jamais cessé d'aimer Haley et je ne cesserai jamais!
Öfkeli bir fabrika sahibi kendisini havaya zehir salmakla suçlayan idealist bir hava durumu sunucuyla karşı karşıya gelir.
Un industriel impétueux s'oppose à une miss météo qui l'accuse de polluer l'atmosphère.
O küçük Romeo'yu bulacağım. Keşke zehir içseydim diyecek.
Je vais aller chercher ce petit Roméo, et il va regretter de ne pas avoir bu de poison!
Vücudundaki zehir Güney Amerika'da çok nadir rastlanan bir örümceğin- - Theraphosa leblondi.
Le venin qui a été trouvé dans son système s'est avéré provenir d'une araignée du sud incroyablement rare appelée... la Theraphosa Leblondi.
Batı Kolombiya'da bir kabilenin ok uçları için kullandığı bir çeşit zehir hakkında araştırma yapacağını söylemişti.
Elle a dit qu'elle étudiait une tribu dans l'ouest de la Colombie qui empoisonnaient les pointes de leurs flèches.
Dedikodu o yerde zehir gibidir.
Les ragots sont un poison par ici.
# Zehir deşiyor, efsunlar bağlanıyor, terliyor, korkuyorsun ; çılgınlık seni ele geçiriyor #
♪ Venom spearing, spells adhering, sweating, fearing madness takes you down ♪
# Zehir deşiyor, efsunlar bağlanıyor, terliyor, korkuyorsun ; çılgınlık seni ele geçiriyor # Aah!
♪ Venom spearing, spells adhering, sweating, fearing madness takes you down ♪
Benim bildiğim bu zehir veya her neyse, yayılıyor.
Ce que je sais c'est que ce poison, ou peut importe ce que c'est, ça s'étend.
Yani köşesine zehir sürülmüşse bu kâğıdı kullananlar bilmeden zehirlenmiş olur.
Donc, s'il y avait du poison appliqué dessus, la personne, faisant cela, serait empoisonné sans le savoir.
O hâlde Hekim Başına verilen o kâğıda da zehir mi sürülmüştü?
Dans ce cas, il y avait aussi du poison sur le papier que vous lui avez donné?
Birkaç gün yavaş yavaş organlarına yerleşip aniden zehir etkisini gösteriyor.
Il reste dans le corps pendant quelques jours, et commence soudainement à agir.
Hugo, "zehir" ve "izdiham" gibi kelimeleri kullanmamak sanırım daha iyi.
Hugo, ce serait probablement mieux de ne pas utiliser des mots comme "poison" ou "piétiner".
Zehir kokusu bu!
Ca sent le poison!
Ölümcül bir zehir!
C'est un poison mortel!
Zehir solucanları öldürmek için gerekli bir ilaç.
C'est un poison pour exterminer les vers!
Yarasada zehir olmaz ya!
Ce n'est pas le poison d'une chauve souris!
Güzel, çünkü bir kesik bile gününü zehir edebilir.
Bien, car une coupure pourrait vraiment gâcher ta journée.
"Gift" Almanca'da "zehir" demek.
Gift veux dire poison en allemand.
Annen, onun bölgesinde uyuşturucu sattığını düşünen rakip bir zehir taciri tarafından yakın mesafeden vurulmuş.
Ta mère a été tuée à bout portant par dealeur de drogues rival qui pensait qu'elle allait emménager sur son territoire.
Havayla yayılan bir zehir kullanmışlar. Bir proteini aktive edip doku yaraları meydana getiriyor.
Ils ont utilisé une toxine qui sur-stimule une protéine génératrice de tissu cicatriciel.
JCub'ın vücudunda kokusuz ve çabuk etki eden bir zehir bulmuş.
Elle a trouvé des traces d'un poison mortel dans l'organisme de J-Cub.
Partideki birisi yemeğe ya da içkiye zehir katmış olmalı.
Il a fallu que quelqu'un empoisonne soit la nourriture, Soit les boissons à notre fête.
İyi ama birisi içkisini gizlice zehir koydu!
Ben, quelqu'un a versé quelque chose dans son verre!
Hepsi zehir gibi çocuklar. Eğittiğim en iyi öğrenciler. Ve kesinlikle en hırslı olanlar.
C'est un bon groupe de gosses, le meilleur que j'ai jamais entrainé, définitivement le plus compétitif.
Elime doğru elini uzattı ama ben çekildim ve sonra kafiye dudaklarımdan dökülüverdi bir zehir gibi.
Elle balançait de mon côté, et je me suis écarté, puis la comptine s'est échappée de ma bouche... comme du poison.
- O da ne? - Zehir.
- Qu'est ce que c'est?
Zehir.
Poison.
Mezardan çıkartılan cesedden alınan doku örneklerini Ducky'nin şüphelendiği zehir çeşitlerine göre tarattırdım ve Ducky haklıymış.
J'ai fait une recherche sur l'échantillon du corps exhumé pour les poisons que Ducky suspectait, et il avait raison.
Ve Yarbay Roberts'ın kalıtımsal durumu da eklenince zehir ölümünü... - Ölümcül alkol zehirlenmesi gibi gösterdi.
Et avec la maladie génétique du Commandant Roberts, le poison a fait passer sa mort comme étant une intoxication mortelle à l'alcool.
- Roberts'ı öldüren zehir.
Le poison qui a tué Roberts.
Kusmuğun tam laboratuar sonuçlarını aldım herhangi bir zehir ya da bakteriyel enfeksiyon yok.
Monsieur, je viens d'avoir les résultats complets du labo pour le... vous savez, la régurgi... pour le vomi, et il n'y a aucune infections toxique ou bactérienne.
Neden eczaneden uyuşturucu almıyor? Ya da zehir?
pourquoi ne pas utiliser de la drogue pharmaceutique ou du poison?
Zehir içtim.
J'ai mangé du poison.
Şırınga, zehir, hepsi gerçek. Fakat ölmeyeceksin.
Le bourreau, le poison, tout est vrai, mais tu meurs pas.
Adı Zehir.
ça s'appelle Poison.
- Çık içimden seni zehir!
Sors de moi, poison!
Bu zehir.
Là, c'est toxique.
Zehir mi?
"Du poison"?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]