English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Î ] / Însan

Însan Çeviri Fransızca

80,417 parallel translation
Hem de önemsiz bir insanın hayatı için.
Pas pour une vie humaine insignifiante.
Dean üzerinde Ghoul, insan ve Wraith izleri var.
T'es recouvert de goule et de spectre.
- Yani? Tomahawk'da bir sürü insan kaybolmuş.
- Beaucoup de gens y disparaissent.
Bilgileri eski Mısır'a kadar uzanan insan hayvan kırması bir sürü şey var.
Il y a des tonnes de créatures mi-hommes, mi-animales...
Yarı insan yarı keçi Yunan Mitolojisi.
De la mythologie grecque.
Buna emin misin? Kasabandan bir sürü insan kaybolmuş.
Pas mal de disparitions dans le coin.
Büyü artık Sam tamam mı? Burger sığır eti, pastırma domuz, diğer garip şeylerde insan etidir.
Burger = bœuf, bacon = porc, soylent green = humains, mais ça?
İnsan kanı.
Du sang humain.
Bu nasıl bir şey Beth. Bu lanet cihazların içinde neler var bilemiyor insan.
Franchement, on sait jamais ce qu'ils ont dans leur téléphone.
İnsan mısın sen?
- De quoi vivez-vous?
İnsan ilişkilerinde mi?
Quoi, les relations humaines?
İnsan ilk başta zorlanıyor.
Tu es nouvelle. C'est dur.
Birbirini tanıyan iki insanız sadece.
On se connait à peine.
Hiç olmadığım kadar o insanım şu an.
Je suis plus cette personne maintenant que jamais. Dégage.
İnsanı delirten de bu.
C'est ce qui rend dingue.
Hem o profesyonel bilim insanı.
Et c'est un chercheur pro.
İnsan Kangalları.
Responsable Canin-terne.
İnsan bedeni yıldızlardaki toz ve gazdan oluşmuştur.
Le corps humain est composé de poussière et de gaz d'étoiles.
İnsanı görünmez yapar.
Ça te rend invisible.
İnsan içki içecekse sevdiği bir şey içmeli.
Si on doit boire quelque chose, autant boire ce qu'on aime.
All About Eve filminde bir sahne vardı. Margo basamakları tırmanıp yükselirken insanın geride bırakıp, unutacağı ama gelecekte muhtaç olacağı şeylerden bahsediyordu.
Il y a une scène dans Ève, quand Margo parle de faire carrière et de tout ce qu'on abandonne en chemin en oubliant qu'on en aurait besoin plus tard.
İnsan olmayan birinin imkansız bir şey yaptığını gördüm.
J'ai vu quelqu'un qui n'avait rien d'humain accomplir une chose qui était impossible.
İnsanın kendini inkar etme kapasitesi hayrete düşmeyi asla bitiremez.
Le déni dans lequel s'enferre l'être humain ne cessera jamais de m'étonner..
Binlerce insan yarın kırmızı, beyaz ve mavi giyerek dışarı çıkacak.
Des miliers de personnes vont sortir demain vêtus de rouge, de blanc et de bleu.
Farkındayım evet, ama bildiğiniz gibi ceza yargılama sisteminde çok sayıda insanı savundum.
J'en ai conscience, mais j'ai défendu beaucoup d'accusés.
Aklı başında her insan başka bir avukata kendi evinde saldırmanın Bay McGill'in avukat olarak uygunluğunu kötü etkilediğine katılacaktır.
Toute personne sensée conviendra qu'agresser un avocat chez lui détériore la réputation de M. McGill.
Her normal insan gibi "Tüh be, hata yapmışım," deyip hayatına devam edersin sandım.
Tu aurais pu te dire : "Merde, j'ai fait une erreur." Et passer à autre chose, comme un type normal.
Yani, çok sayıda insan sana sarhoş olduğunu söylüyorsa belki artık oturma vaktin gelmiştir.
Si une majorité de gens dit que tu es soûl, il est peut-être temps de te poser.
Buraya yüz insanın dolmasını istiyorum bahçeye taşsınlar.
Je veux 100 personnes ici, jusque sur ma pelouse.
Kendimi zehirliyorum çünkü ben kötü bir insanım.
Je m'empoisonne d'être une mauvaise personne.
2,869,121 de insan var... Bu da demektir ki her biriniz 215.9 kişiyi koruyup kollamalısınız.
2.869.121 personnes... ce qui veut dire que chacun d'entre vous protège et sert
Buradaki birçok insan olanlar yüzünden seni suçluyor...
Je sais que beaucoup de gens ici vous blâment pour ce qui est arrivé...
İnsan en çok ilk düğününü hatırlar.
Ton premier mariage est celui dont tu te souviendras le plus.
Önden buyur, güzel insan.
- Après toi, mon bon monsieur.
Bazen hayat gerçekten insanın ağzına ediyor.
Quelquefois la vie est moche.
Cenevre'yi? Bütün gece konuşmana çalışmak için ayaktaydık, kuantum bilgisayarının insan yeteneklerini nasıl aştığını, gelişimi dikkatle yönetilmezse, insanlığın kendi soyunu tehlikeye atacağını söylemiştin.
On a passé la nuit à travailler sur ton discours, comment l'informatique quantique surpasserait les capacités humaines, que si son développement n'était pas bien géré, l'humanité risquerait d'orchestrer sa propre extinction?
Sahip olduğum şeyleri daha iyi kavrayana kadar, anlattığım tek insan sensin, tamam mı?
Tant que je reste dans le flou, je ne veux en parler qu'avec toi.
ve iyi bir insan olmaya çalışıyor.
Elle essaie d'être quelqu'un de bien.
Sadece iyi iş çıkardın demiştim, onca insan bağırırken falan.
Je trouve que t'as assuré. Tout le monde gueulait là-dedans.
Cesetlerden kurtulmak istemiyorum. Veya bodrumda insan olmasını veya insanları göle atmayı.
Je ne veux pas me débarrasser de corps ou avoir des gens enchaînés dans mon sous-sol ni devoir jeter des gens dans les lacs.
Nasıl bir insan hasta çocuğundan böyle kaçar?
Qui peut abandonner son enfant malade?
- Burası küçük yer, arkadaş ediniyor insan.
La ville est petite. J'ai des amis.
Normal bir insan gibi söyleyemiyor musun?
Pourquoi tu parles pas normalement?
İnsan ürünü dramanın yapaylığı gerçek suç türünün eline su dökemiyor.
Le caractère artificiel... d'un drame écrit d'avance n'arrive pas à la cheville d'un vrai crime.
Bir insanın düşünebileceğinden çok daha fazla bir şaşkınlık ögesi var.
Plus de surprise... que le cerveau ne permet d'imaginer.
Çeteler, her ay belirli sayıda insanı onlara teslim ettiği müddetçe kızılbereliler onlara karışmayacaktı.
Tant que les clans livrent un nombre de personnes par mois, les casques rouges les laissent.
Eğer bu bir gerçek olarak etrafa yayılırsa, Yani, fabrikaya sürekli akan bir insan seli,
Si t'oublies le baratin, c'est bien ça que veut l'occupation?
Aşk kara yılan gibi geldiğinde... Bu kara yılan insanı önceden umutlandırır.
D'ACCORD, CHERI ( E )
Fakat sen beni insan olarak saymıyorsun değil mi?
Depuis 14h45...
Lakin gördüğün gibi, iki insan aşık olduğunda birlikte yaşarlar birbirlerine alışırlar.
Cette habitude et cet amour..... sont difficile à oublier.
Bir sürü insan hoşnut olmadığı bir çok şeye söylenir, Müfettiş.
Beaucoup de gens disent des choses très déplaisantes, Inspecteur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]