English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ö ] / Ölüm bizi ayırana kadar

Ölüm bizi ayırana kadar Çeviri Fransızca

112 parallel translation
Hastalıkta ve sağlıkta. Ölüm bizi ayırana kadar sevip, sayacağım.
la maladie et la prospérité, jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ve paramla benim aramda öyle bir ilişki var ki sanki ölüm bizi ayırana kadar kutsal bir evlilikle bağlanmışız.
Et un pacte nous lie, moi et mon argent. Comme un mariage. "A la vie, à la mort."
Ölüm bizi ayırana kadar mutlu olacağız.
On sera heureux, jusqu'à la fin de nos jours.
Gerçekten ve resmen "Ölüm bizi ayırana kadar".
Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ölüm bizi ayırana kadar.
Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ölüm bizi ayırana kadar onu sevmeye, onurlandırmaya ve itaat etmeye söz verdim.
J'ai promis de l'aimer et de l'honorer jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ölüm bizi ayırana kadar mı?
Jusqu'à ce que la mort nous sépare, hein?
Bu arabayı ölüm bizi ayırana kadar sevecek ve koruyacağım.
Je vais aimer et protéger cette voiture jusqu'à ce que la mort nous sépare.
"Ölüm bizi ayırana kadar" mı?
"Jusqu'à ce que la mort nous sépare"? Pas possible!
Philbin, "Ölüm bizi ayırana kadar." dediğinde, o vurmalı.
Elle doit être touchée quand il dit : "Jusqu'à ce que la mort vous sépare."
"Ölüm bizi ayırana kadar" Bunu sen söyledin, Nick.
"Jusqu'à la mort". Tu l'as dit.
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Dans la richesse et dans la pauvreté, pour le meilleur et pour le pire, dans la maladie et la santé, de l'aimer et de le chérir jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Bu yüzükle ... bugünden itibaren ... ölüm bizi ayırana kadar
J'ai l'honneur... de vous demander en mariage... pour vous chérir et vous protéger... depuis ce jour... jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana kadar.
Malades ou bien portants... jusqu'à ce que la mort... nous sépare.
Seni ve küçük bebeğimizi koruyacağım, ölüm bizi ayırana kadar.
Et je te protègerai toi et notre petit jusqu'à ce que la mort nous sépare.
"Ölüm bizi ayırana kadar." Sana böyle demedim mi Helen?
"Jusqu'à ce que la mort nous sépare", tu as bien entendu ça?
Neden bahsediyoruz? "ölüm bizi ayırana kadar" dan mı - Bunu ilk bulusmada düsünmek mi lazım?
Dois-je te demander ta main dès ce soir?
Ölüm bizi ayırana kadar saçmalığı.
Jusqu'à ce que la mort vous sépare et toutes ces conneries.
- Ölüm bizi ayırana kadar.
- Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
"Ölüm bizi ayırana kadar" kaskonuz gibidir.
Secundo : Jusqu'à la mort. Ça, c'est la garantie.
"Ölüm bizi ayırana kadar."
"Jusqu'à ce que mort nous sépare."
İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar.
Pour le meilleur et pour le pire, jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Jason, "Yalan, yalan, yalan, ölüm bizi ayırana kadar" diyor.
Jason dit : " mensonge, mensonge, jusqu'à ce que la mort...
Ölüm bizi ayırana kadar, Marie.
On a dit "oui" pour la vie.
Ross'u... hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar, kanuni eşim olarak alıyorum, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar, kanuni eşim olarak alıyorum,
Et s'il se met à pleuvoir... On se fera saucer! J'ai même pas de cavalier!
Ölüm bizi ayırana kadar her birlikte olacağız, Nak.
On restera ensemble jusqu'à ce que la mort nous sépare, Nak.
- Ta ki ölüm bizi ayırana kadar.
- Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Seni hak etmek için ne yaptığımı hala bilmiyorum... ama her neyse bunu muhafaza etmek için elimden geleni yapacağım, ve ölüm bizi ayırana kadar, kendimi sana adayıp... arkanda duracağım.
Je ne sais toujours pas ce que j'ai fait pour te mériter. Mais je vais continuer. Et je promets de te soutenir et de t'honorer jusqu'à ce que la mort nous sépare.
- Ölüm bizi ayırana kadar.
- Et jusqu'à la fin de mes jours.
Ölüm bizi ayırana kadar evliyiz.
On est mariés jusqu'à notre mort.
O gece bir ilişkiyi ölüm bizi ayırana kadar yürütmek için ne gerektiğini düşündüm.
Cette nuit-là, je réfléchis à ce qu'il fallait pour qu'une relation marche'jusqu'à ce que mort nous sépare. "
Ölüm bizi ayırana kadar seninle beraber olmayı planlıyorum.
Pas question que je te quitte jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Hani ölüm bizi ayırana kadar beraberdik?
Pourtant, je me rappelle bien avoir dit :
Ölüm bizi ayırana kadar?
Jusqu'à ce que la mort nous sépare?
"ölüm bizi ayırana kadar" kısmını ben böyle düşünmüştüm....
"Jusqu'à ce que la mort nous sépare".
Ölüm bizi ayırana kadar sevip sayacağıma.
De t'aimer et de te chérir jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ve o kutsal "ölüm bizi ayırana kadar" sözlerini söyledikten 66 sene sonra Concetta onu bırakıp Tanrı'ya döndü.
66 ans après avoir prononcé les vœux sacrés du mariage, Concetta l'a quitté et rejoint le Seigneur.
Bu birlikteliğe, sadece ölüm bizi ayırana kadar dayanman gerekiyor.
Vous n'endurerez cette union que jusqu'à ce que la mort nous sépare.
- Ölüm bizi ayırana kadar Luc Crash.
Jusqu'à ce que la mort nous sépare, Luc.
- Ölüm bizi ayırana kadar Luc Crash.
- Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
"ölüm bizi ayırana kadar."
Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Kahretsin. "Ölüm bizi ayırana kadar mı?"
Mais merde, "Jusqu'à ce que la mort vous sépare"?
Yani "Ölüm bizi ayırana kadar" yeminini mi?
"Jusqu'à ce que la mort nous sépare"?
- Ölüm bizi ayırana kadar. Sana ne diyecegim.
Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ama evlenirken birbirimize söz verdik... ölüm bizi ayırana kadar... o yüzden...
Mais on a échangé des vœux. Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ölüm bizi ayırana kadar.
"Jusqu'à ce que la mort nous sépare".
"Ölüm bizi ayırana kadar" demiştik.
Tout à fait.
Ebediyete kadar ikimiz de ölene kadar... ölene ve tekrar ölene kadar. Ölüm bizi ayırana dek.
Jusqu'à ce que la mort vous sépare,... et la mort encore et encore jusqu'à ce que la mort nous sépare, oui.
Yine de "ölüm bizi ayırana kadar" dan daha çok seçeneğin var.
Vous avez plus d'options que "jusqu'à ce que la mort nous sépare".
Çünkü burası iş yeri ve ölüm bizi ayırana kadar burdayız. Evet, tabi. Tabi, kapatılmayacağımızı varsayıyorum.
A condition qu'il y ait pas de dégraissage.
Birkaç çılgın hafta boyunca beni büyüledi ve bir baktım ailesinin Bargonya'daki şapelinde, 19653 Chateau Margeaux'dan çakırkeyfim ve ölüm bizi ayırana kadar onu sevmeye yemin ediyorum.
Il m'a courtisé pendant une petite semaine, Et la dernière chose dont je me souvient, C'est que j'étais dans sa chapelle familiale

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]