English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Insanın

Insanın Çeviri Fransızca

64 parallel translation
Sence yapabileceğim tek şey bir iınsanın hayatını mahvetmek midir?
Tu penses vraiment que la seule chose que je peux apporter à quelqu'un... ce sont des ennuis?
Bir idol ve yayılıyor. O bir ınsan.
Ce n'est pas un homme, c'est une idée qui se propage.
Swede'yi tek başına almaya kalkışacak kadar çılgınsan bu işi dolu bir mide ile yapmaya hakkın var tabii.
Si vous êtes assez fou pour escorter le Suédois seul, vous méritez bien de ne pas le faire l'estomac vide.
Şimdi de kadın, eğer gerçekten bir kadınsan şayet. İdam yolculuğunda senin fonksiyonun nedir?
Et toi, bonne femme, si tant est que tu sois femme, que fais-tu dans le couloir de la mort?
Erkekler cezalarını çekmiyor, bilirsin. Bir kadınsan dünyada adalet yok gibi görünüyor.
Les hommes peuvent tout se permettre... mais pour nous les femmes... il n'y a pas de justice.
Eğer bir elektrik hattına yakınsanız, lütfen, derhal oradan uzaklaşın. Düşen elektrik kabloları elektrik çarpmasına neden olabilir.
Éloignez-vous des lignes électriques, leur chute pouvant causer... l'électrocution.
Yani... Sen bir kızsan, daha doğrusu kadınsan... Sen bir kadınsın ve başka kadınlardan hoşlanıyorsun.
Ca veut dire que si on est une fille, ou plutôt une femme, si on est une femme, on aime d'autres femmes, au lieu de...
Senin pantalonunu aşağı indirdikten sonra, "eğer kadınsan" elini ya da parmaklarını içine sokmadığına inanamıyorum.
J'arrive pas à croire qu'il ait baissé votre pantalon sans vous mettre au moins un doigt.
Eğer baygınsan, düşmanın silahını alması için kolunu kesmesini istemezsin.
Oui bien sur, si tu perds connaissance, ça évite de te trancher le bras pour récupérer l'arme.
Eğer Manhattan'da 30'lu yaşlarında bir kadınsanız ve cinsel olarak aktifseniz kaçınılmaz olarak partnerlerinizin sayısı fazlalaşıyordu.
tant une femme dans la trentaine, active sexuellement et vivant à Manhattan, il est inévitable d'amasser un certain nombre de partenaires.
Pekâlâ Jackie. Eğer bana kızgınsan, o zaman kızgın sesinle konuş.
Si tu es en colère, mets-toi en colère.
Eğer sevimli ve azgınsan mutlusundur. Neden yaşadığının farkında değilsindir.
Mais ils ne savent pas qui ils sont et pourquoi ils sont en vie!
Eğer bana kızgınsan kızgın gibi davran.
Si tu m'en veux, fâche-toi contre moi au moins!
Umut. ınsanın vazgeçemediği illüzyon.
L'espoir.
Eğer gergin veya kızgınsanız, yüksek sesle gülmeyi deneyin. .. bu kan basıncınızı düşürür.
Si vous êtes tendu ou en colère, un bon fou-rire..... ça fait baisser la tension artérielle.
Sen iki kere kızgınsan, ben kızgın, kızgın, kızgınım.
Alors, moi je suis... verte, verte, verte.
Biraz ısınsan mutlu olmaz mısın?
Stop.
Avukatınızla yaptığım anlaşmaya göre kayıt altına alınsanız da alınmasanız da olanları anlatan bant kayıtlı ifade verene kadar bir karar alınmasını erteleyebilirim.
L'arrangement que j'ai fait avec votre avocat stipule que je peux reporter ma décision de vous assigner ou pas jusqu'à ce que vous ayez donné une déclaration enregistrée de votre version des faits.
Eğer hala kızgınsan bunda haklısın.
Si tu es toujours fâché, c'est ton droit.
Clark ve ben bu kararı birlikte aldık, yani eğer kızgınsanız, ikimize birden kızın.
Clark et moi avons pris cette décision ensemble, donc si... vous êtes en colère, vous devriez l'être contre nous deux.
Yani bence kadın hazzından anlayan bir kadınsanız ve bunu bir kadının bakış açısından anlıyorsanız alışılmadık bir bölgeye giriyorsunuz demektir.
Ainsi, une femme qui comprend le plaisir féminin, et qui plus est depuis un point de vue féminin, procure un sentiment de singularité.
Derler ki, birine kızgınsan, insanların çıplak resimlerini yapmak iyi gelir.
On dit que si quelqu'un vous rend nerveux, il faut l'imaginer nu...
Küçük bir çocuk değilsin, ve bana kızgınsan bunu anlarım. Evet, tamam, Maia, haklısın.
Tu n'es plus un bébé.
Tüm camları karartsan,.. ... fark edilmekten kaçınsan,.. ... aracını herkesin göreceği yere park eder miydin?
Si tu avais masqué tes fenêtres pour pas qu'on te voit, tu te serais garé bien en évidence?
Eğer kızgınsan, annene neden kızgın olduğunu söyle.
Tu as un ton cynique. Si tu es énervé, dis à ta mère pourquoi.
Kampanya zaten alkış toplama amaçlı ve sen dayanaksan... kahraman bir dayanaksın ve bana kızgınsan... acısını yazardan çıkarma.
Faire campagne, c'est grandiose. Tu es un accessoire héroïque. Si tu m'en veux, ne te défoule pas sur ta rédactrice.
Kızgınsan ben de kızgınım.
Mais si tu es fâchée, moi aussi.
"Ağzını mı topla"? Dişlerini sakınsan iyi olur. Dişlerini gösterme, amcık.
C'est ton clavier que je vais écraser.
Hatta şöyle bir şakamız var : ... şakır şakır başın kanayarak oraya gidersin ama eğer kadınsan sana gebelik testi yaptırırlar.
On rigole en disant que tu pourrais y aller en saignant à flots de la tête, et si t'es une femme, ils te fileraient un test de grossesse.
Eğer Silver'a kırgınsan, ondan seni anlatmadan seni anlamasını bekleme.
Si tu es fâché contre Silver, tu ne peux pas exiger qu'elle s'en rende compte.
Eğer kızgınsan, işçilere hemen durmalarını söyleyebilirim.
Je peux arrêter les ouvriers.
Eğer babanıza söylediğiniz kadar yakınsanız içten içe neler yapabileceğini biliyor olmalıydınız.
Si vous êtes si proche de votre père, vous deviez savoir de quoi il était capable.
Foster'ın her zaman dediği gibi, birine duygusal olarak ne kadar yakınsan gerçekleri görmek o kadar zorlaşıyor.
Foster dit toujours que plus on est près de quelqu'un émotionnellement... plus c'est dur de lire correctement.
Ne kadar yakınsanız en özel anlarında hattın öteki ucunda olmak o derecede kötüdür.
Plus vous êtes près d'eux, plus c'est difficile d'écouter leurs moments privés.
Yapacağını biliyorum ama arkadaştan daha yakınsanız benim için sorun yok.
Pour toi ou Tony, ou Gibbs. Je le sais. Et tu sais, ça me va si vous êtes plus que des amis.
Arkadaşlarını ele alalım mesela. Aniden gay olmak konusunda aşırı savunucu bir tavır içine girsen ya da aniden feminen tavırlar takınsan ya da sürekli Rim yapmaktan bahsetsen...
Imagine tes amis si soudainement tu te mettais à être revendicatif sur le fait d'être gay ou que tu te mettais à faire ta folle extravagante ou bien parler de rimming tout le temps.
Eğer bana kızgınsan Damon, bunu atlatmalısın.
Si tu m'en veux, Damon, il faut t'en remettre.
Eğer birbirinize bu kadar yakınsanız neden onu hiç ziyarete gelmedin?
Je veux dire, je comprends pas, si vous êtes si proches, pourquoi vous n'êtes jamais venue le voir depuis qu'il est là?
Demek istediğimiz, eski erkek arkadaşın ve onun yeni kız arkadaşına bu kadar yakınsan, bu garip.
On dit juste que si tu restes pour te rapprocher de ton ex et de sa nouvelle copine, c'est malsain.
Yatakta nsanın aklını başından alıyormuş.
Et bien, apparemment, le sexe est époustouflant.
- Silahını alınsanıza lan şunun!
Prenez son arme!
Dişlilerin hareketi insanlar gibidir. Bir zaman çok yakınsanız, uzun bir zaman çok yakın olursunuz.
Les systèmes d'engrenages c'est comme les gens... s'ils sont restés joints assez longtemps, alors on ne peut les séparer.
Kaynağa ne kadar yakınsan malının değeri o kadar artar.
C'est sur l'emplacement! Plus vous êtes proche de la source, plus élevé est votre valeur de la propriété.
Eğer kadınsan da arkana yaslanıp adamın sikinin senin içinde tuhafça giriş-çıkış yapmasını izlersin. Ne zaman istersen, ne zaman.
Si tu es une femme, tu peux t'allonger et avoir une bite qui rentre et qui ressort, quand tu veux, quand tu veux.
Neden? Çünkü yaralanma anına ne kadar yakınsanız yardım etme şansınız da o kadar yüksektir.
Parce que plus vous êtes proche du moment de la blessure, plus vous avez de chances d'aider.
Eğer toplum içe çıkan başarılı, güçlü, entelektüel bir kadınsan insanların senden gözü korkuyor.
D'être une femme de pouvoir, une intellectuelle, À rentrer dans le monde, ça intimide les gens.
Evet, uzun lafın kısası aklımızdan acaba buradan taşınsan, nasıl olurdu diye geçiyordu.
Oui, fondamentalement, nous pensions, et si tu déménageais, tu sais, comme quoi est-ce que ce serait?
Bakın, bana karşı bu kabalığımdan dolayı kızgınsanız sizi tamamen anlayabiliyorum ve olanların gerçekten benimle bir ilgisi yoktu, bu yüzden beni bir saniye dinleyin.
Ecoutez, je comprends vraiment si vous êtes furieux contre moi pour avoir été si impolie, and didn't wanna have anything to do with me, but please hear me out.
Güçlü bir kadın ve eğer güçlü bir kadınsan insanlar seni duygusuz ve kalpsiz sürtük olarak görürler ama ben boşanmanın ona neler yaptığını gördüm.
C'est une femme très forte, et quand vous êtes une femme forte, les gens disent que vous êtes insensible, une salope sans coeur, mais j'ai vu ce que le divorce lui avait fait.
Ama bir kadınsanız herhangi bir okul konserini unutursanız, düğünü kaçırırsanız ya da sahneye çıkmak zorunda olduğunuz için çocuğunuzun diş çıkardığını göremezseniz...
Mais si vous êtes une femme... Pas question d'oublier un spectacle à l'école, ou un mariage, ou d'oublier d'être la petite souris! Pour une dent!
Eğer sen... Craigslist Maggie ile yakınsan, ben de yakınım.
Si tu es amie avec Maggie Craiglist, alors moi aussi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]