Şans eseri Çeviri Fransızca
678 parallel translation
Şans eseri bir bulut geçiyor.
Voilà que passe... par hasard un nuage.
Scholz ve ben şans eseri bir şey bulduğumuzu düşünüyoruz -
Avec Schultz, on a découvert quelque chose...
"canlı" olmamız tamamen şans eseri olsa bile!
Vivante, par hasard.
Bu deneyi, şans eseri, eski bir Almanca kitapta buldum.
J'ai découvert ça par hasard dans un vieux livre allemand.
Ve karşılaştığımda da bu şans eseri olmayacak.
Et ce jour-là, ce ne sera pas de la chance.
Venedik'te şans eseri bir alış veriş sırasında denk geldi.
Je l'ai trouvée par hasard, à Venise.
Şans eseri, soluduğumuz buhar, donduktan sonra korunmamızı sağlayan orana sahipti.
Par pur accident, les gaz qu'on a respirés avaient les parfaites proportions pour nous conserver dans le froid.
Ve şans eseri Junius'un arkadaşları da fotoğrafçı?
Et les "amis" de Junius ne seraient pas reporters?
Az önce Albay Fitzwilliam'dan... şans eseri öğrendim.
- Pas tout à fait. Le colonel Fitzwilliam a parlé.
Şans eseri, bu zamana kadar bizi atlattınız.
Vous avez toujours réussi à nous échapper.
Ziyaretinin nedeni, şans eseri transit mektupları değil miymiş?
Votre visite n'a rien à voir avec les sauf-conduits, n'est-ce pas?
- Şans eseri Kaptan.
- Par hasard.
Şans eseri onu tekrar gördüm. Bana bu çiçeği verdi. Hepsi bu.
Je l'ai revue par hasard, elle m'a donné cette fleur.
Dün sabah, şans eseri... bir mahkûmun, adı saklı eski düşmanının... soluğu İngiltere'de aldığını duydum.
Hier, j'ai appris par hasard... que le vieil ennemi d'un évadé dont on taira le nom... le savait ici.
Ve eğer şans eseri de olsa, yolun, birileriyle kesişmeli bu da başka birşey.
Si vos destinées se croisent à nouveau... - c'est une autre histoire.
Ne güzel bir yeriniz var. Şans eseri bulabildim!
Vous avez un bel appartement.
Ben sana şans eseri geldim.
Je vous ai rencontré par hasard.
Hiçbir şey anlamıyorsunuz. Sizce her şey sadece tesadüf mü? Sizce bu yoldan şans eseri mi geçiyorduk?
Vous croyez que c'est par hasard que nous sommes passés ici?
Artık bunu biliyorum. Hiçbir şey şans eseri olmaz.
Je le sais maintenant, rien n'arrive par hasard.
Şans eseri.
Laissons faire le hasard.
Tatlı niyetine şans eseri kremalı pasta yapmış olamazsın, değil mi?
Tu n'as pas fait un gâteau pour le dessert?
Şans eseri Loop'ta motor tedarik işi yapan birini tanıyordum. Lemont adında bir arkadaş. - Lamont mu?
Heureusement que j'avais mon ami Lamont.
Şans eseri beklenmedik unsurla tablomun ihtiyaç duyduğu katkıyı sağladınız.
Par hasard vous lui avez apporté l'élément inattendu qui manquait. À présent c'est vraiment Pandora.
- Şans eseri sanırım.
- Par chance.
Biliyorsun, şans eseri kente gelebildim. Başçavuş halime acıdı.
J'ai eu de la chance, le sergent m'a laissé sortir.
Şans eseri sizi içeriden gördüm.
Je regardais justement par la fenêtre.
Tek yaptığım seninle parkta şans eseri tanışmaktı.
Tout ce que j'ai fait, c'est tomber sur toi, dans le parc, par hasard.
Şans eseri o adamla karşılaşıyorsun.
Croise par hasard la personne.
Sıkı dostluklar genelde bu tip şans eseri olan karşılaşmalarla ortaya çıkar.
Les rencontres importantes se font souvent par hasard.
Şans eseri zarlarımı yanıma almıştım
Et par bonheur j'avais mes dés, aussi
Şans eseri elimde buldum bir şişe
Et par bonheur, j'avais une bouteille à la main
Arabam şans eseri orada bozulmuş gibi davrandım... acaba beni yanına alacak mıydı?
Je lui dis que mon auto venait de me lacher... pouvait-elle me conduire?
Şans eseri, Toby bakıcısıyla evde idi.
Mais Toby était avec sa nourrice.
Onu sarsabiliriz ama öldürmemiz tamamen şans eseri olur.
On peut le secouer, mais l'achever serait un pur hasard.
Şans eseri bir araya geldik ve bu güzeldi.
On s'est rencontrés par hasard. On est bien ensemble.
Siz geldiğinizde sizi şans eseri gördüm, ve ben...
Je vous ai vue entrer alors je pensais...
Bu öğleden sonra şans eseri senin özel hesabına rastladım, o broş iki sent bile etmez.
J'ai vu votre compte, cette broche ne vaut pas 2 cents.
Şüpheleri asıl casusumuzdan uzaklaştırmak için yarattığımız... var olmayan yemimiz George Kaplan, şans eseri kanlı canlı bir yeme dönüştü.
Notre appât imaginaire, George Kaplan, créé pour éviter tout soupçon sur notre agent, existe maintenant réellement.
İşte insanoğlunun muhtemelen, "şans eseri" diyeceği şey.
Voici ce que les hommes appellent si légèrement "le jeu du hasard".
- Tamamen şans eseri.
- c'est tout à fait heureux.
Senin ve Lolita'nın isimlerini tamamen şans eseri kullandım... aklıma ilk gelen onlardı.
Vos noms y figuraient par hasard. Parce que c'était plus commode.
Şans eseri bir arma uzmanı ile tanıştım.
J'ai par hasard rencontré un spécialiste héraldique.
Katılıyorum, tamamen şans eseri.
Je suis d'accord, c'est un coup de chance.
Albay Mathieu'nun açıklamasına göre şans eseri yakalanmışsınız. Yanlışlıkla yani.
Une déclaration du Colonel Mathieu nous a appris que vous avez été arrêté par hasard, pratiquement par erreur.
Şans eseri bulduğumu söyleyelim.
Disons que ce fut par hasard.
Kıyıya ulaştım ve şans eseri evinizi buldum.
J'ai pu gagner la rive et arriver ici par accident
Cebinde şans eseri kuşak yok muydu?
Pas de ceinture dans une poche?
Açık-açık yemeğe geldiğinde onu öldüreceklerini söylemişler. Şans eseri o gece Nick Adams da oradaymış.
Adams était là par hasard.
İşin içine şans unsuru karışmadığı sürece hiçbir sanat eseri tamama ermez.
Aucune œuvre d'art n'est achevée sans le hasard.
Tamamen şans eseri seçildim.
J'ai été choisi par pur hasard.
Tabii, şans eseri tanışmışsındır, ne güzel talih.
Ouais, par hasard, Une chance magnifique.