English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şans mı

Şans mı Çeviri Fransızca

54,592 parallel translation
Hazırlıklı olmaları lazım, onun için kostümleri olmadan çalışacaklar.
Ils vont devoir s'entraîner sans armure. Ils doivent se préparer.
Kostüm olmadan mı?
Sans armure?
Çok yoruldum ve güneşin de çıkacağı yok. Lütfen panjuru kapatır mısın?
Je suis crevée, le soleil tape sans arrêt, tu peux fermer la persienne?
Sanırım.
Sans doute.
Bir tasarım yoksa da, burada tek başınayız ve hiçbir yer bizi kabul etmez.
Et s'il n'y a pas de dessein... on est seuls, livrés à nous-mêmes... sans aide supérieure pour nous soutenir.
Şansımız varsa Brooks görür.
Brooks la verra peut-être.
Benim şansım hep kötü gitmiştir.
J'ai jamais eu de veine.
Doğrusu Dr. Watson olmasaydı bugün burada olacağımı da sanmıyorum.
Franchement, je ne serais peut-être plus là sans le docteur Watson.
Ablacığım, şikayet etmek istemem ama bu seferki boş.
Sans vouloir me plaindre, cette pièce est vide.
Eurus cevabın şarkıda olduğunu söyledin ama şarkıyı satır satır inceledim yıllar önce be hiçbir şey bulamadım.
Tu as dit que la solution était dans la chanson. Je l'ai décortiquée sans rien trouver.
Kayıbım ben sevgin yokken.
Je suis perdu sans ton amour.
Başka şansım yok zaten.
Je n'ai pas trop le choix.
Bacaklarımın arasındaki şeyin bu işte bir rolü olsaydı sana garanti veririm ki bu gemiyi onunla indirebilirdim.
Si mes couilles avaient eu leur mot à dire, j'aurais pu atterrir sans écueil.
Sanırım herkese karşı genel, cömert bir sevgi duyuyorum.
Je ressens de l'amour pour tout le monde sans distinction.
Sana en iyi uyan formu bulmak için çok çabaladım ve karşılığında aldığım teşekkür bu mu?
J'ai travaillé sans relâche pour trouver la forme la plus adéquate pour ton être, et c'est comme ça que tu me remercies?
Neden şansımızı mahvediyorsun?
Pourquoi détruire notre chance?
Her gün hayatta kalma konusunda endişe duyardım. Ve Thanos'un sana ne yaptığını hiç düşünmedim.
Je tentais de survivre jusqu'au lendemain, sans même songer à ce que Thanos te faisait subir.
Bu son şansımız.
C'est notre dernière chance.
Umarım gerçekten şans getirir.
J'espere que ça te porteras chance.
Hadi canım... Tüh be.
Sans blague.
Altıncı sınıf misket şampiyonluğunu da unutmayalım.
Sans oublier qu'il a été champion de billes en 6e.
Ve tabii Clayface, onu da unutmayalım.
Sans oublier Gueule d'Argile.
Kelimenin tam anlamıyla altımızda kirli iç çamaşırı gibi kokan sonsuz bir uçurum dışında hiçbir şey yok.
Il n'y a rien, sous nos pieds, qu'un abîme sans fond, qui pue la chaussette.
Gözlerini açıp yokluğunun nasıl bir şey olduğunu anlaması lazım. Tamam mı? Evet, Pippa.
Il doit ouvrir les yeux, voir comment c'est de vivre sans toi.
Nazar değsin istemem ama bu Fantom Bölgesi Projektörü kilit altına alınınca daha mutlu olacağım.
Sans être porte-malheur, je serai soulagé de mettre ce Projecteur sous clé.
Şansımıza kostümünü evde...
- Heureusement, il est resté à...
Yani sen olmasaydın... Alfred kıyma mı olacaktı?
Sans vous, Alfred se serait viandé sur le pavé?
Dışarı çıktım ama kar çok derindi, çok rüzgâr vardı sürekli düşüyordum ve birden kafamı kaldırdığımda başımda dikilen iki adam gördüm.
Je suis sorti, mais la neige était si épaisse, et le vent... Je tombais sans cesse... Soudain, j'ai levé les yeux...
Onlar olmadan kendimi toparlayamazdım.
Je n'aurais pas pu revenir en forme sans eux.
Başka şansım var mıydı?
J'ai pas eu le choix.
Madam Gao kazanmam için şans verdi ama Sabina'nın ölmesine izin veremezdim.
Madame Gao... m'a permis de gagner, mais j'ai voulu sauver Sabina.
Kolayca milyonlar çalıp paçayı sıyıracağını mı sanıyordun?
Tu croyais que c'était facile de voler des millions sans se faire prendre?
Bana söylemeden tazminatı geri mi teptin?
Tu as refusé l'accord sans m'en parler?
Başka ne şansımız var ki?
Quoi d'autre?
Sebep olmadan aracımı arayamazsınız.
Vous ne pouvez pas fouiller ma voiture sans motif.
Ama başka şansım yoktu.
Je n'avais pas le choix.
Bazen hayatta, henüz hazır olmadığımız olaylarla karşılaşırız.
Tu sais, parfois, dans la vie... des choses se produisent sans qu'on y soit préparés.
İkinci bir şansım olsa her şeyi yapardım diye yalvarırdım.
Je jurais à l'univers que si...
Tek şansımız eve dönüp Lei Kung'a boyun eğmek olabilir.
Notre seule chance est de rentrer et se soumettre à Lei Kung.
Fist olmadan mı?
Sans l'Iron Fist?
Şimdi ikinci bir şansımız daha var.
Et nous avons une seconde chance.
Şu Harikalar Diyarı mıydı, neydi, 15 yıldır neredeydiysen oraya dön ve bir daha buralara gelme veya teslim ol, şansımızı mahkemede deneyelim.
Vous pouvez retourner à Xanadu, ou l'espèce d'endroit où vous étiez depuis 15 ans, et tout oublier. Ou vous pouvez vous rendre. On tente la défense au procès.
Yardıma ihtiyacım vardı ama seni üzmek istemedim.
J'avais besoin d'aide, sans te perturber.
Yumruğun olmadan zavallı bir çocuktan farkın yok. Benim yaptıklarımı yapamazsın.
Sans ce poing, tu n'es qu'un gamin perturbé de plus... qui n'ira pas où je vais.
Bu çok üzücü kızıma iyi bak bakarım eğer müşterilere insansı ve insancıl bir deneyim sunmazsan müşterimiz yok demektir.
Prends soin de mon bébé! Promis. Sans relation client personnalisée, c'est simple, on n'a plus de clients.
Bir ağaca sıkıştırdım onu. Hemde izinisiz.
Je l'ai fixée à un arbre, près des dunes, sans autorisation.
Sahibinin haberi olmadan bir kano aldım körfeze doğru kürek çektim.
J'ai pris un kayak, sans l'accord du propriétaire, pour pagayer dans la baie.
Çıktım deyip de geri gelen herkes sonuçlarına katlanır.
Personne... ne s'en va et revient... sans conséquences.
Sen olmasan ben ne yapardım Cassian?
Que ferais-je sans toi, Cassian?
Yiyecek ve su olmayan bir kuraklıkta mı?
En pleine sécheresse, sans eau ni nourriture?
Bize söylenmediği sürece planlarımızı değiştiremeyiz.
On ne fait rien sans en recevoir l'ordre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]