Şantaj Çeviri Fransızca
2,877 parallel translation
İnsan kendi kardeşine nasıl şantaj yapar?
Comment pourrais-je black-lister ma propre sœur?
Bana şantaj yapabileceğin utanç verici bir sır daha öğrendiğin için bayram ilan edersin sanmıştım!
! Je pensais que tu serais content d'apprendre un autre secret humiliant pour me faire chanter!
İşini geri almak için patronuna şantaj yaptım.
Pour récupérer ton job, - J'ai fait chanter ton patron.
Inger, şantajın umurumda değil.
- Inger, je n'aime pas beaucoup le chantage.
Onlara şantaj mı yapıImış?
On leur faisait du chantage?
Ben kimseye şantaj falan yapmadım.
Je n'ai jamais fait de chantage à quiconque.
Senin nedenin vardı, Owen'ın ölümü için onları suçladın ve şantaj yaptığını da itiraf ettin.
Vous aviez le mobile, vous leur reprochiez la mort d'Owen, et vous venez d'admettre que vous les faisiez chanter.
Kardeşime şantaj yaptın!
Tu as fait du chantage à ma soeur!
Yani, şantaj bir nevi intikam.
Et bien, faire chanter quelqu'un est une revanche à distance.
Yani, şantaj yapmasını nedeni cinayet suçlamalarından yırtmak içindi.
Je veux dire, la seule raison pour laquelle il a avoué que le chantage c'était pour éviter les charges pour meurtre.
Şantaj yaptığı için suçlu, ama daha fazla bir şey yapmadı.
Non, il est coupable du chantage, mais il n'a pas été plus loin.
Şey, henüz istihbaratımı tamamlayamadım, ama sanırım Sue Axl'a şantaj yapıyor.
Hé bien, je n'ai pas tous les tuyaux pour l'instant, mais je crois que Sue fait chanter Axl.
- Bu şantaj anlamına gelir.
Ce qui veut dire que c'est de l'extorsion.
Getirdiğin tek şey Boston şantajı ise burada pek fazla tutunamazsın.
Si tout ce que vous apporté est l'extorsion de Boston, tu ne vas pas rester très longtemps.
Senin şantaj dediğin şeye ben şüphesiz derim.
Bien, ce que tu appelles une extorsion. J'appelle ça une valeur sure.
Sahte uyuşturucu testi ile şantaj yapmaya kalktın.
Tu as essayé de me faire chanter avec un faut test de drogue.
5 yıl önce bana şantaj yapmak için geldiğinizde çok kızgındım.
Quand tu es venu il y a 5 ans pour me faire chanter, j'étais furieux.
- Sevgili Bayan Thorpe bana şantaj yapıyordu?
L'adorable Miss Thorpe me faisait chanter.
Ne yani, Lewis'e şantaj mı yapacaktı?
Quoi, tu crois qu'elle a l'intention de faire chanter Lewis?
Sevgili Bayan Thorpe bana şantaj yapıyordu.
La ravissante Miss Thorpe me faisait chanter.
Şantaj.
Et c'est du chantage.
Nolan'ın babana yatırım yapmasının tek sebebi Tyler'ın ona şantaj yapması.
La seule raison pour laquelle Nolan a investi avec ton père est que Tyler le fait chanter.
Neyle şantaj yapmış?
Quel chantage?
Ama John Ross bana şantaj yapıyor.
Mais John Ross me fait du chantage.
J.R. ile bir ömür boyu uğraşmak şantajın her iki yüzüyle beni tanıştırdı.
Une vie entière à marchander avec J.R. m'a mis loin du chantage!
Tankerler, sondaj alanından çekildi yeğeniniz Christopher, John Ross'a Marta ile olan videoyu kullanarak şantaj yapmaya çalışıyor.
Les camions-citerne ont été enlevés du site de forage, et ton neveu Christopher essaye de faire chanter John Ross avec une vidéo de lui et Marta.
Bunlar Byron'a şantaj yapmak için kullanılan fotoğraflar.
Ce sont les photos utilisées pour faire chanter Bryson.
Onu bana şantaj yapmaya çalışırken yakaladığımızda...
Une fois qu'on l'a attrapée en flagrant délit à essayer de me faire chanter
- Şantaj yapmak için mi demek istiyorsun?
Tu veux dire prouver le chantage.
Bana şantaj yapmayacaksın.
Tu me fais du chantage?
Gasp, şantaj... Adını siz koyun.
Extortion, chantage... ce que vous voulez.
O serseri kendi kellesini korumak için konuşmaya başlarsa bu araştırma olayın dibine kadar gidecek. Bize şantaj yapıyordu.
Il nous faisait du chantage.
Neden aileme şantaj yapıp cinayet suçunu üzerime yıkacak kadar cesur olan bir suçlu bir anda vicdan azabı duysun?
Pourquoi un criminel de carrière qui est assez audacieux pour extorquer mes parents et me piéger pour meurtre a soudainement une crise de conscience?
Şantaj.
Le chantage.
Şantaj yapmak demek tuzak kurmak, hedefinizi bayıltıp hatırlamak istemeyeceği fotoğraflar çektirmekten ibaret değildir.
Mettre en place un chantage c'est mettre sa cible K.O. et prendre des photos de lui dont il ne se souviendra pas.
Başarılı bir şantaj girişimi hedefin psikolojik durumuna bağlıdır.
Un chantage réussi dépend de l'état psychologique de votre cible
Bana şantaj mı yapıyorsun?
Tu me fais chanter?
Elbette hedefiniz tehditlere boyun eğmemeye meyilliyse şantajınız başarısız olabilir.
Bien sûr aucune tentative de chantage ne peut réussir si votre cible n'a pas peur d'être balancée.
Bana şantaj yapmaya kalkan ilk kişi olduğunu mu sanıyorsun?
Tu crois être la première personne qui essaye de me faire chanter?
- Şantaj.
Chantage.
- Bana şantaj mı yapıyorsun? - Evet.
- Es-tu en train de me faire chanter?
Bana şantaj yapabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Vous pensez que vous pouvez me faire chanter?
Ne kadar alçakça olsa da şantajına boyun eğeceğim.
Je vais passer sur le chantage, aussi pathétique qu'il soit.
- Yerel polis gücünün yolsuzluk ve şantajından kurtulduğumu düşünmüştüm.
Je pensais avoir laissé derrière moi la corruption et le chantage exercés par la police locale.
Hayır, bu bir şantaj değil, ben yalnızca size gerçekleri söylüyorum.
Non, ça n'est pas du chantage ; Je t'expose juste les faits.
O parayı istediğim için hatalıydım,... ama sen o şantajı yaparken hatalı değil miydin?
Donc j'ai tort de vouloir mon argent, mais tu n'as pas tort de faire du chantage?
- Bana şantaj yapmaya mı çalışıyorsun? Fahişenle ilgilenmemi isterken?
Essayez-vous de me faire chanter... alors que c'est vous qui me demandez de veiller sur votre pute?
Onlara şantaj mı yapıyor?
Il les fait chanter?
Demek onlara böyle şantaj yapıyor.
Alors c'est ainsi qu'il les fait chanter.
Bana şantaj kanıtı getirin ve hikayeyi ortaya çıkarayım.
Donnez-moi une preuve de chantage et je sortirai l'histoire.
Stern'e şantaj yapıyorlar.
Ils font chanter Stern.