English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Akıl

Akıl Çeviri Portekizce

7,886 parallel translation
Evet, baban bunu bilmiyordu ve seni akıl hastanesine kapamakla tehdit etmişti.
- O teu pai não sabia e ameaçou internar-te.
Hana, 1984'te kiliseden ayrıldı. Hubbard, kendi akıl sağlığından şüphe duydu.
HANA ABANDONOU A IGREJA EM 1984
Bunca yıl onu destekleyecek kadar akıllısın.
Foste esperto ficar com ela estes anos.
Akıl almaz derecede tehlikeli biri olur.
Vai tornar-se incrivelmente perigoso.
- Akıllı olup ittifakımıza katıl.
Sê inteligente. Junta-te à nossa aliança.
- İstersen akıl hastanesini arayıp erkenden çağırtabilirsin.
- Liga para o hospital psiquiátrico - para virem já.
Bu ailenin iyiliği için sen, başrahipken, Roma'yla hareket etmeyi akıl edememiştin.
Pelo bem desta família, o senhor, que enquanto Sumo Sacerdote, não teve a perspicácia de acompanhar o passo de Roma?
Akıl hastasının teki. Belki hoşuna bile gider.
Ela tem demência, talvez até goste mesmo deles.
Bölüm "Akıl çelme"
"RESURRECTION"
- Ailesinde akıl hastalığı yoktu. Neden buraya düştü?
Sem histórico de doenças mentais na família, o que o trouxe aqui?
Akıl sağlığının iyi olduğundan emin olmak mı istiyorsun?
Querem sentir-se melhor com a vossa saúde mental?
Epidemik sonuçlar akıl uçurtucu çıktı.
Só as implicações epigenéticas são espantosas.
Olumlu desteğin bir çocuğun akıl sağlığı için çok önemli olduğuna inanırım.
Acredito que é muito importante ter em reforço positivo para a saude mental duma criança.
Onun gibi akıl sağlığı ve yaşam biçimi olan biri bunları yapabilecek kapasiteye sahip olamaz. Baksanıza.
No estado mental dele, a viver da forma que vivia, não teria a capacidade para executá-los.
Akıl, bir sebepten dolayı bazı şeyleri kapatır.
A mente desliga certas coisas por uma razão.
Yapma ya. Böyle bir şey Retro Girl Akıl Hocalığı Derneği'ni daha açılmadan fenomen yapacaktır.
Vá lá, uma coisa como esta vai tornar a Fundação de Mentores Rapariga-Retro num fenómeno antes mesmo do lançamento.
Derneğimizin ilk akıl hocası olduğunu söylemekten gurur duyduğum...
que tenho muito orgulho em dizer é a 1ª mentora da nossa fundação.
İnsanlar akıl sağlıklarını, refahlarını, hayatlarını feda ettiler.
As pessoas sacrificaram a sanidade, o bem-estar, a vida.
O zaman çok iyi bir akıl hocasına ihtiyacın var.
Então vais precisar de uma boa advogada.
Akıl hocam olur musunuz?
Seria a minha advogada?
Bize gelmekle akıllılık ettin.
Fizeste bem em vir falar connosco.
Uyarmadı deme. Bunlar akıl almaz şeyler.
Deixe-me avisá-lo, é...
Aynaya baktığındaki hâlinle karşılaştırınca sana yaptığı şey akıl alır gibi değil.
Ela lixou-te mais do que estás lixada quando te olhas ao espelho.
Blinsky, virgül, bir yetkili ama fazla akıllı değil, virgül, başarıyla etkiyi tahmin etti, noktalı virgül,... aslında ikinci derece bir akılın yanlış nitelenmesi beyninin yadsınamaz kanıtıdır, virgül,... gereksiz tekrarlar zaten beni hasta ediyordu, nokta.
Blinsky, vírgula, um intelecto competente mas inferior, vírgula, conseguiu ver a sua eficácia, ponto e vírgula, facto que uma mente de segunda classe descreverá mal, como prova cabal do seu génio, vírgula, uma tautologia que me irrita, ponto final.
Kitty'nin benim akıl hocalığım dışında yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun.
Achas que a Kitty precisa de uma ajuda maior do que a minha.
Akıl hastanesinde yatmış, baba. Senin kitabında "kolay lokma" anlamına geldiğini biliyorum, ama... Gerçekten mi?
Estava numa clínica para doidos, pai, e sei que para ti isso significa um alvo fácil.
Hepsi kafanda. Akıl kaçıktır.
O que está na tua mente, são coisas engraçadas.
Bizi suçlamayın biz daha yüksek bir akıl tarafından sizin gelişiminize ve bilincin daha üst bir mertebesine erişiminize nezaret etmek için görevlendirildik.
Não nos condenem! Foi-nos confiado, por uma mente mais elevada, o acompanhamento da vossa evolução para um nível mais alto de consciência.
Doğaldı, sistem bu Üst Akıl bu.
É natural, é o Cosmos... O Overmind!
Üst Akıl mı?
Overmind?
Üst Akıl bana gösterebilir misin?
O Overmind, pode mostrá-lo a mim?
Burası Üst Akıl'a bağlanıyor.
Isto vai levá-lo ao Overmind.
Sen Üst Akıl'sın.
Você é o Overmind.
Mucize Marie nin hala düz yürüyebilmesi, sana akıl verecek halde değil.
O milagre é a Marie ainda conseguir andar direito, quanto mais dar-vos conselhos.
Bu insanların bazıları tehlikeli bir şekilde akıl hastası.
Algumas destas pessoas são loucos perigosos.
Bana akıl vermeni mi söyledi?
- Pediu-te para me incutires juízo?
Denemelisin de. Ben sana hiç akıl veriyor muyum?
Tal como deves, mas eu não te digo o que deves ou não fazer.
Bulduğumuz ilk kurban Webber'ın akıl hocasıydı, bir ömür dostu.
A primeira vítima encontrada foi o mentor do Webber, eram amigos de infância.
Akıl hocasının ve oğlunun 24 saat içinde, ölmesi bir tesadüf olamaz.
Não pode ser coincidência que o mentor e o seu filho apareçam mortos no espaço de 24 horas.
- Önce Webber'ın akıl hocasına.
- Primeiro o seu mentor.
O eski akıl hocasını çökertmek istiyor.
Ele quer acabar com o seu antigo mentor.
Gerçek Harper Rose akıl sağlığı nedeniyle bu dönem okulu dondurmuş.
Parece que a verdadeira Harper Rose, ficou fechada este semestre devido à saúde mental.
Barry'nin gülümsemesi, akıl sır erdiremediğim bir mutluluk yayıyordu.
O sorriso do Barry irradiava tal felicidade que não sabia ser possível.
- Yakın arkadaştan kastın... Washington benim akıl hocamdı ve Franklin ise... şefimdi, yani evet yakın arkadaştık.
Se por "BFF" quer dizer que Washington foi meu mentor e Franklin... um líder severo, então sim, éramos "BFF".
Benim akıl hocamdı ve... ilham verirdi.
Ele era meu mentor e uma inspiração.
İçindeki bilgiler ile, görevinizde size yardımcı olabilecek akıl hocaları da var burada.
O conhecimento nele presente, determinados volumes identificam potenciais mentores para guiá-los nas vossas missões.
Akıntıya kapılıp asla bulunamazsın.
Serás levado pela corrente, e nunca te encontrarão.
Ailesinde akıl hastalığı bulunan kimse yok...
QI de 145.
Müşterilerle yemeklere gidiyoruz konuşmanın akıcılığını sağlamaya çalışıyoruz ve bunun karşılığında pek çok kadının sadece hayal edebileceği hayatı yaşıyoruz.
Vamos a jantares com os clientes deles, tentamos manter a conversa a fluir, mas em troca, temos uma vida com a qual só algumas mulheres podem sonhar.
Ben de seni bekliyordum. Fakat kılıcın yakında kendi kanını akıtacak benimkisi gibi.
Estava à tua espera, mas em breve a tua espada vai estar a pingar com o teu sangue
Akıl hocam olmuştur.
Foi um mentor para mim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]