Altından Çeviri Portekizce
6,234 parallel translation
Hepsi benim başımın altından çıktı.
Era tudo eu.
Bütün bunlar öfkeli hormonların başının altından mı çıkıyor yani?
Então trata-se de uma exaltação de hormonas?
Ayrıca şu kanıt dediğin, bulmacanın gizemli bir şekilde çözülmesi... -... senin başının altından çıkmış olabilir.
A "prova", o mistério das palavras cruzadas, pode muito bem ter sido feito por ti.
Bu borunun altından geçiyor.
Mas é o meu destino.
Elimizde dağılan bilgiyi arayan bir Avrupalı ekip var,... ama şu ana kadar bu adamlar, saman altından su yürütüyorlar.
A equipa europeia analisa as informações assim que as recebemos, mas até agora, eles escondem bem o seu jogo.
Rosa'nın başının altından çıkmıştır.
Deve ser obra da Rosa.
Ayrıca eğer ona oy verirseniz, size altından bot kazanacağınızı söyledi.
Também prometeu um barco de ouro a quem votar nele.
Hani şu bayıldığımı söylediğim kırmızı altından dalgalı olan mı?
A de ouro rosa com as ondas que te disse que adorava?
Ev onu kendine çekiyor, etkisi altından çıkamıyor.
A casa exerce um força gravitacional sobre ele. Não consegue escapar dela.
Bu durum ; "Devenin çadır altından burnunu göstermesi".
É uma jogada.
Altından tek boynuzlu at ile tamamlıyoruz.
Escolhemos antes um unicórnio dourado.
Sonra ben en yalnız prens olurum ve altından kulemde gülerim.
E depois eu torno-me o príncipe mais solitário de todos, rindo na minha torre dourada.
Benim halıların altından ve perdelerin arkasından fırlayan gizli servisim var.
Mandei os Serviços Secretos, revistarem tudo.
O zaman, al beni Casey'nin altından görevlerde de senin emrin altında olayım.
Está bem, então, tira-me das mãos do Casey e deixa-me ser a tua sombra nas ocorrências.
Ivy'nin gün ışı yüzüğünü kapının altından atmıştım.
Eu joguei o anel do dia da Ivy fora. Não!
Mary, düşünüyorumda belkide en iyisi ayak altından çekilmek.
Maria, estive a pensar, e talvez seja melhor afastarmo-nos.
Bu kalem hakiki altından.
Esta caneta é de ouro.
Ama siz altından rozeti olanlar her zaman bizden daha iyi olduğunuzu sanıyorsunuz.
Os detectives agem como se fossem melhores do que nós.
Bu işin altından kalkması için Wo Fat'e yardım edebilecek imkanı olanları.
Qualquer um com os recursos suficientes para ajudar o Wo Fat a fazer tudo isto.
Yani saman altından su yürüteceğiz.
Então vamos às escondidas.
Posta araştırma servisine götürün de bakalım neler çıkacak altından.
Vai ao serviço de inspecção dos correios e vê o que descobres.
New York'taki çok az kişi böyle bir şeyin altından kalkabilirdi.
Há poucos tipos em Nova York capazes de fazer algo assim.
- Pine soru altından yalan söylüyor ve olası...
List Pine está a mentir sob juramento - e possível movimento...
Gel zifirî karanlık gece! Cehennemin en kesif dumanını sarınıp gel ki ne keskin bıçağım açtığı yarayı görsün ne de cennet karanlık örtüsünün altından bakıp "Dur, yapma!" diye feryat etsin.
Venha, noite densa, e cubra-se do mais sombrio fumo do inferno, para que a minha faca não veja as feridas que faz, nem que o céu possa espiar sobre a escuridão para chorar.
- Yerin altından pompalıyor.
Ele vai buscá-la às profundezas da Terra.
Aslında ev de biraz sıkıntılı, ama altından kalkabilirsiniz.
A casa é um esforço, essencialmente, mas estás livre dela.
Altından geçmeliyiz.
Encontramos uma forma debaixa dela.
Bakınmaya devam edin altından geçebileceğimiz bir çukura bakın.
Vamos continuar a procurar. Uma vala ou algo parecido.
Öğrenci kredilerinde bizi batırdılar, asla altından kalkamayacağız.
Lixaram-nos com créditos a estudantes de que nunca nos livramos.
Sonra da Marzin, çalıntı gri bir kamyoneti park edecek. Tırnaklarının altından Carolyn'in DNA'sı çıkacak ve herkes kazanacak.
E depois o Marzin vai aparecer numa carrinha cinzenta roubada com o DNA da Carolyn nas suas unhas, e todos vencemos.
Tamam, altından geçin.
Muito bem, vamos descer.
Yarından itibaren İmparatorluk Sarayı'nın altıncı dereceden memuru olacaksın.
Amanhã serás um oficial de nível 6 da côrte Imperial.
Korra Güney Kutbu'ndan altı ay önce ayrıldı.
A Korra saiu do Pólo Sul há seis meses.
Önemli, çünkü insanlar bu uygulamanın altında yatan sebebin 11 Eylül'ün ardından yürürlüğe giren Vatanseverlik Yasası olduğunu anlıyor.
É importante porque as pessoas têm entendido, nos termos da lei que foi feita, a Lei Patriota ( Patriot Act ), promulgada na esteira do 11 de setembro, que é uma lei que dá ao governo amplos poderes, para obter registos
İIk başladığımda, senfonideki altı kadından biriydim.
Quando comecei, era uma de seis mulheres na sinfônica.
Bu gözetim altında tuttuğunuz bir görgü tanığından mı geliyor peki?
Mas é de uma testemunha ocular, que está sob proteção?
Böyle bir planın altından sadece Tomas'ın kalkabileceğini biliyordu.
Ele sabia que o Tomas era o único, a conseguir realizar um plano daqueles.
- Çünkü hiyerarşik durumlarda yetkili kişinin, altındakilerin zayıf performansından dolayı itibarlarının sarsıldığını hissetmeleri yaygındır.
- Porque é comum em situações hierárquicas para a pessoa encarregada sentir-se ameaçada pelo fraco desempenho de um subalterno, e desde...
Altından bir saman...
Palha de ouro.
Yangından ve fabrikanın altındaki kemiklerden haberim var.
Sei sobre os ossos sob a fábrica, o incêndio.
21 gün enkaz altında kalıp kurtulmuş ama kurtarıldığından beri bu durumda.
Ficou soterrado nos escombros durante 21 dias e sobreviveu, mas, está neste estado desde o seu salvamento.
Şehrin alt kısmından bir İmparatorluk asker nakil aracının çalındığı bilgisi geldi.
Um transporte Imperial foi roubado na parte baixa da cidade.
- Tamam. Altı yıl önce Alger Hisse Senetleri belediye emeklilik fonlarından ve özel yatırımcılardan yatırımlarını alıp tüm bu parayı yurt dışındaki bir hesaba-
Há seis anos, a Alger Equities aceitou investimentos públicos e de investidores privados e colocou-os numa conta offshore...
Her bütçe farklı yönetim kurulu alt komitesi tarafından denetlenmiş ve listelenmiş.
Cada orçamento tinha a unidade Delta listada sob a supervisão de diferentes subcomissões.
Bu frekansı dinleyen varsa, bize polis lazım... Amerikan suçlular tarafından saldırı altındayız.
Se alguém ouvir esta frequência, precisamos da polícia... estamos a ser atacados por criminosos americanos.
Biliyorum. En azından koleksiyonun altı parçasına.
Pelo menos a 6 peças da colecção.
O halde size, el koymuş olduğum binlerce B613 dosyasından bahsetmeme gerek yok. Kilit altında öylece oturmuş kanıt olarak kullanıImayı bekliyorlar.
Então, acho que não devia falar sobre os milhares de ficheiros confiscados do B613, que mantenho num depósito, à espera para serem usados como provas!
Hemen buraya gel ki manevi gücümü kulaklarına akıtabileyim. O altın müdevverden seni uzak tutan ne varsa dilimin yiğitliğiyle hakkından gelivereyim!
Vim aqui para derramar a minha coragem no seu ouvido e açoitá-lo com o brio da minha língua tudo o que o afaste do círculo dourado.
Fakat gezegen kontrolümüz ötesindeki güçler tarafından da tehdit altında.
Mas o planeta também é ameaçado por forças fora do nosso controlo.
İki yıl önce, Morgan'ın tahvil departmanından Bennie Cleager da eşik altı konutta açık satışa başlamıştı. BBB'lerde 2 milyar dolar.
Há dois anos, o Bennie Cleager, do departamento de obrigações da Morgan, começou a apostar contra o subprime imobiliário, $ 2 mil milhões em BBB.
En azından sadece altı kişi görüntülemiş.
Pelo menos só tem 6 visualizações.