English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Arıyor

Arıyor Çeviri Portekizce

12,341 parallel translation
- Kesinlikle Ön Kâhinleri arıyor Vega.
O quê? Anda mesmo à procura dos Pré-cogs, Vega.
- Burada ne arıyor?
O que ele está a fazer aqui?
- Bailey seni arıyor.
A Bailey anda à tua procura. Está bem.
Joan arıyor. Bina görevlileriyle kayıtları inceliyordu.
A Joan está a pedir as gravações.
O arıyor!
É ele!
Bu kadın hala mürit arıyor o olaya rağmen.
Aparentemente, ela ainda anda a atrair seguidores apesar do que...
Dün gecenin çoğunu Coeur d'Alene'de bir otobüs durağında geçirdim. ... hiçbir şey çıkmayacak diye düşündüm ama bu sabah bir çift geldi ve hayatımda bir amaç arıyor muyum diye sordular.
Passei a maior parte da noite passada na estação de autocarros de Coeur d'Alene, pensei que iria ser um falhanço, mas então hoje de manhã, um casal perguntou-me se eu estava à procura dum propósito para a minha vida.
Evet, arıyor ama uçağı saklamışlar.
Sim, claro, mas, eles esconderam o avião.
O burada ne arıyor?
O que é que ele faz aqui?
O arıyor.
É ele!
Rahatsız ettiğim için kusura bakma dostum ama yine o arıyor.
Desculpa incomodar-te, meu, mas é ele de novo.
Her gün annesini arıyor, Chicago'da bir eski sevgilisi var ama Richard Elia'nın şirketinden hiç kimseyle bir iletişimi yok.
Ela liga para a mãe todos os dias, tem um ex em Chicago, mas não falou com ninguém da empresa do Elia.
Çünkü Bay Boss hala arıyor.
- Porque o Sr. Boss estava à procura dele.
Gaspçı kurbanını kontrol etmesi için yolladığın ekip arıyor.
- Babineaux? O carro que mandaste a casa da tua vítima?
Kulübenin anahtarları komşularımızda ne arıyor?
O que estás a fazer com a chave do nosso vizinho?
Jasper arıyor.
É o Jasper.
Beni atayabilir. Formun altını doldurmak için bahane arıyor sadece.
Mas pode transferir-me, só quer uma desculpa para fazer uma ordem de serviço.
Arıyor musun?
À procura dela?
Adamlarım limanda onları arıyor.
- Não passaram. Pedi aos meus homens para os irem procurar no Porto.
Tamam, katil onu arıyor olabilir.
Talvez fosse isso que o atirador queria.
Brice düzinelerce kiralık suçlu tanımıyor, sadece bir tane tanıyor ve onu arıyor.
Mas não é um mafioso, não conhece criminosos. Só conhece um, portanto liga-lhe.
Ekip durumundan endişe ettiği bir çift dişiyi arıyor.
A equipa procura por duas fêmeas com as quais está preocupada.
Aynı akşam, birden bire Teğmen James Lenk Calumet Emniyetini bu kayıp ihbarıyla ilgili arıyor.
Do nada, na mesma noite, o Tenente James Lenk liga para Calumet por causa de uma pessoa desaparecida.
Fakat Manitowoc İlçesi Baş Dedektifi o akşam kendisine vazife çıkarıp olayla ilgili görüşülecekler arasında Steven Avery'nin de olduğu kayıp şahıs soruşturmasına yardımcı olmak için Calumet Emniyetini arıyor.
Mas o detetive principal de Manitowoc tira algum tempo, naquela noite, para ligar para Calumet e oferece-se para fazer parte da investigação sobre o desaparecimento, em que um dos sítios a ser visitado era a casa de Steven Avery.
Sonra ilk iş, telefonu alıp Len Kachinsky'yi arıyor.
E a primeira coisa que faz é ligar ao Len Kachinsky.
Bu beyefendi Hintli öğrenciyi arıyor.
Este cavalheiro procura o aluno indiano.
Evet ama insanlar bunları arıyor.
Sim, mas estes são o que a malta curte.
Yahut El Dorado'nun altınlarını arıyor da olabilir.
Ou talvez esteja à procura do ouro do Eldorado.
Bu yüzden şüpheli çantalar yüzünden o kadar insan arıyor demek.
Agora percebo porque é que tanta gente nos liga por causa de malas suspeitas.
Bu telefonu sürekli biri arıyor.
- Esse número aparece sempre como ligação não-atendida.
Üzgünüm, kızım arıyor.
Desculpa, é a minha filha.
- Havalandırmayı onarıyor.
- a arranjar o ar condicionado.
Ben Yüzbaşı Bingley kendine eş arıyor diye duymuştum.
Fiquei com a ideia de que o Capitão Bingley procurava uma esposa.
Burada ne arıyor bu?
O que é que ela faz aqui?
Lyndon'ın vekilleri arıza çıkarıyor. Ona yemini Dallas'a bırak demiştim.
A equipa do Lyndon diz que eu lhe disse para fazer o juramento em Dallas.
Hilliard seni arıyor.
Hilliard está procurando por você.
Bölüm 30 dakika içinde başlıyor.
O SEGMENTO VAI PRÓ AR EM 30 - podem recusar este plano.
Arkadaşım Amy arıyor.
É a minha amiga Amy.
Joe, Stella'nın kafesinde ne arıyor? Yaptığını biliyor o.
O que faz o Joe na gaiola da Stella?
- O arıyor sanırım. Ben Boyle.
Daqui fala o Agente Boyle.
Jeotermal iklimlendirme sistemi laminar hava akımı kullanacak şekilde tasarlandı ki böylece parçacıksız bir temiz hava ortamı sağlanıyor.
O sistema de climatização geotérmica foi planeado utilizando fluxo de ar laminar livre de partículas, que cria um ambiente de ar limpo.
Paige arıyor.
É a Paige.
İplikler yelken gibi yayılıyor ve suyun üzerinde esen hava akımına göre sürükleniyor.
Os fios espalham-se como uma vela de barco à deriva nas correntes de ar que circulam sobre a água.
Serena'yı arıyor, hâlâ bulamadı.
Ele está à procura da Serena, que ainda não apareceu.
O mu arıyor?
É ela?
Jodi hapisten Steven'ı arıyor.
STEVEN AO TELEFONE COM JODI
Kumu havaya savurmak çığ etkisi yaratıyor.
Atirando areia no ar, ela cria uma avalanche.
Büyük bir fırtına geliyor, havayı toz bulutu kaplıyor.
Forma-se uma grande tempestade, a soprar poeira pelo ar.
Avlanmaya gitmeden önce her seferinde yosunların üzerinde yuvarlanıyor kürkünün içine hava depoluyor böylece kendini denizin soğuğundan korumuş oluyor.
Antes de cada caçada ela esfrega-se na alga, retendo ar no seu pelo, para protegê-la do frio dos mares.
Arıyor tatlım!
E procura.
Geri sayım başlıyor.
A come � ar contagem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]