Ayakkabılarım Çeviri Portekizce
2,192 parallel translation
Ne hakkındaydı ki? Crocs * ayakkabılarım mı?
Era sobre o quê?
Ve hepimiz ayakkabılarımızdaki kumdan bıkarız.
"e todos nós nos fartamos da areia nos sapatos."
En azından ayakkabılarımı alabilir miyim?
Dás-me os meus sapatos, ao menos?
Okyanus ayakkabılarım içinde.
Oceano nos meus sapatos.
Okyanus ayakkabılarım içinde, Doktor Bell!
Oceano nos meus sapatos! Dr. Bell!
Şimdi her şey allak bullak. ve kusmuklu ayakkabılarım var.
E agora está tudo confuso, e tenho botas de vómito.
Ayakkabılarım battı.
Os meus sapatos estão arruinados.
- Ayakkabılarım sayesinde.
- Bom calçado.
Lanet olası ayakkabılarımı çıkartmam.
- Não me vou descalçar, caralho.
Hayır, hayır. Sadece ayakkabılarımızı değiştirelim.
Não, vamos trocar de sapatos.
Ayakkabılarımız yok. Silahları var. Bizi öldürürler.
Não temos sapatos, eles têm armas, matam-nos.
Ne olduğunu bilmiyorum yatağı hareket ettirmiş olmalıyım ya da ayakkabılarımı gıcırdatmış olmalıyım ama tümüyle kaskatı kesildi. Orada olduğumu bildiğini biliyordum.
E aí, não sei o que aconteceu, devo ter mexido na cama, movido os pés, ou qualquer coisa, e ela ficou parada, e então percebi, que ela sabia que eu estava ali.
Tenis ayakkabılarımızı birbirlerine bağlayıp telefon tellerinden sarkıtabiliriz.
Podíamos atar os sapatos de ténis e atirá-los por cima dos fios dos telefones.
Belki ayakkabılarımızı çıkarsak iyi olur? İyi fikir.
Se calhar devíamos tirar os sapatos, não é?
Kıyafetlerimiz ayakkabılarımız kadar pis.
A nossa roupa está tão suja como os nossos sapatos.
Ayakkabılarımı. Ayağıma çok küçüktüler ve ayaklarım acıyordu.
Dos meus sapatos, eram muito pequenos e doíam-me os pés.
Ayakkabılarım mı?
Meus sapatos?
- Ne? Ayakkabılarımı daha yeni almıştım!
Os meus ténis novo sujaram-se todos!
Ayakkabılarımı giyiyorum.
Estou a calçar os sapatos.
Spor ayakkabılarım yanımda değil.
Estou sem meus ténis de corrida hoje.
Baba, spor ayakkabılarım yine eskidi.
Ei, Pai, as minhas sapatilhas estão gastas outra vez.
Bugün yeni ayakkabılarım var, öğretmenim.
Eu tenho sapatilhas novas hoje, senhor.
Dün akşam yaptığım gibi, en sevdiğim ayakkabılarım parmaklarımı kanatınca, sana kıvırcık saçlı mega kaltak demiştim.
É como ontem à noite, os meus sapatos favoritos magoavam-me os pés e eu chamei-te uma catrefada de nomes.
Ayakkabılarımı alabilir miyiz?
Quando é que vão buscar os meus sapatos?
İlk topuklu ayakkabılarım.
Os meus primeiros saltos.
Oğlum öldükten sonrakileri hatırlıyorum... Ayakkabılarımı zorla bağlayabiliyordum.
Sei que quando o meu filho morreu mal conseguia calçar os sapatos.
Ayakkabılarım ve çoraplarım su geçirmez.
Sapatos impermeáveis e sacos sobre as meias.
Eee, tur mu atıyoruz, ayakkabılarımızı mı bağlıyoruz?
Então, estou bem encaminhado ou a ser desancado?
Ayakkabılarımı bile giyecek halim yok.
Não estou com a menor vontade de calçar os sapatos e o resto.
Ayakkabılarımı alan çok bilmişi bulduğum zaman...
Quando eu encontrar o espertinho que me levou o sapato...
Ama sanırım bu kadar yeter. Nerde benim ayakkabılarım?
Mas agora que sei que tens essa imaturidade virgem, voltou a importar.
Adamım ayakkabılarını beğendiğini söyledi.
O meu amigo disse que gostava dos teus sapatos.
Kusmuklu ayakkabıların mı var?
Tens "botas de vómito"?
Her halükârda, lastik ayakkabılar kesinlikle özel yapım.
De qualquer forma, as sapatilhas são mesmo personalizadas.
Hey, adamım, o ayakkabılar kimin?
Meu, de quem são esses ténis? Meus.
Giydiğin o aptal yeşil Elf ayakkabılarınla kimse sana takım kadrosunda yer vermez.
Ninguém vai dar um lugar a um parolo com ténis que ninguém usa.
B takımıysa, ki bunlar Afrikalılar ve bizim gibi küçük ülkeler oluyor ayakkabısız ve el kullanmadan oynamak zorunda.
A Equipa B, isto são os africanos e os países pequenos como o nosso, têm que jogar sem chuteiras e sem as mãos.
Ufak takım, ufak ayakkabılar.
Fatinho, sapatinhos...
- Şu ayakkabıları çıkaralım.
- Vou-te tirar os sapatos, Ray.
O küçük gece ayakkabılarınla mı vuracaksın?
Nem uma palavra. - Já alguém falou com ele?
Evet. Kişisel kanım, İtalyan ayakkabılarının daha çok kadınsı durduğu şeklinde.
Sim, pessoalmente acho esses italianos muito afeminados.
Spor ayakkabılarını mı unuttun?
Esquecestes-te das tuas sapatilhas?
Niye kokan ayakkabılar giyip ev yapımı bira içme ve seni pataklama fırsatından vazgeçeyim? Seneye kadar bekle.
Por que haveria de desistir de usar sapatos usados malcheirosos, beber cerveja caseira quente e vencer-te?
Boggie ayakkabılarını koymalıyım.
, Os meus... Sapatos de dança.
Tamam. Ben, şey... Bu ayakkabılar yapacağımız iş için uygun mu?
Estes sapatos estão bem para o que vamos fazer?
N'olur ayakkabılarımı alayım.
Os meus sapatos, por favor.
Güvenli yatırımın ilkelerini farklı kadınların farklı ayakkabılar satın almaları şeklinde açıklamanız değişik bir yaklaşım.
Descrever os princípios do investimento seguro nos termos em que as mulheres compram sapatos foi... diferente.
Umarım ayakkabıları vardır!
Oxalá tenham sapatos.
Ayakkabıları bile alamadım.
E nem sequer comprei os sapatos.
Biliyorum, babanın eski kıyafetlerini giymeyi seviyorsun. Ama sen Cletus Festivalindeyken sana yeni ayakkabılar aldım.
Eu sei que gostes de usar as roupas antigas do teu pai, mas enquanto estavas no Festival Cletus, comprei-te uns sapatos novos.
Ben kaptan ayakkabıları sanmıştım.
Pensei que eram sapatos de capitão.