Ağlıyor Çeviri Portekizce
1,747 parallel translation
Hâlâ ağlıyor musun?
Ainda choras?
Ağlıyor musunuz?
Está a chorar?
Geldim, hala ağlıyor musun?
Agora que voltei, ainda estás a chorar?
- Nefes alıyor, göz kırpıyor ve ağlıyorlar.
- Respiram, pestanejam e choram.
Fakat ona yumurta pişirdiğimde ağlıyor.
Mas quando lhe preparo ovos, chora.
Ağlıyor musun?
Estás a chorar?
- Ağlıyor musun?
- Estiveste a chorar?
John, ağlıyor musun? "
John, estás a chorar? ".
Pete, baksana ağlıyor.
Pete, olhe para ela, cara. Ela está chorando.
Tatlım, ağlıyor musun? - Anne!
Querida, estás a chorar.
Anne neden ağlıyor?
- Porque é que a mamã está a chorar?
Ağlıyor.
Ela está a chorar.
Evet, ağlıyor.
Sim, está.
Ne kadar zamandır ağlıyor?
Há quanto tempo está a chorar?
- Anne, ağlıyor musun sen?
Estiveste a chorar, mamã?
Ağlıyor mu?
Ele está a chorar?
Bebek benzin yüzünden ağlıyor.
Ouve, o bebé está a chorar por causa da gasolina.
Kız ağlıyor.
Ela está a chorar.
Carol'ı görebiliyorum, karını, kafası kesilmiş vaziyette, başı da yerde ağlıyor.
Eu vejo Carol, a tua mulher, com a cabeça cortada, e a cabeça está no chão, a chorar
Kız neden ağlıyor?
Porque está a miúda a chorar?
El Llorón benim için ağlıyor.
'El Llorón'chora por mim.
Evet, bazı kadınlar bebeklerini ormanda bırakıyor. Bazıları ise sadece ağlıyor.
Sim, algumas mulheres abandonam os seus bebés na floresta, mas algumas mulheres só ficam choramingas.
Tanrılar aşkına, hala ağlıyor.
Oh Deuses, ainda chorando.
Kim ağlıyor?
Quem está a chorar?
Ağlıyor mu?
Ela está a chorar?
Annemin patronu yine ağlıyor.
O patrão da minha mãe está a chorar outra vez.
Kurban ağlıyor muymuş?
A vítima estava a chorar?
- Sen ağlıyor musun?
- Está chorando?
Ama biri gidip özür dilese iyi olur, çünkü Kenneth şu an ağlıyor, bu yüzden...
Alguém tem de pedir desculpa ao Kenneth. Ele está a chorar...
- Herkes size sanki içiniz kan ağlıyormuş gibi bakıyor.
Olham todos para si como se estivesse a sangrar!
Ağlıyor, çoğunlukla.
A chorar na maior parte do tempo.
Zavallı kız benim evimde en iyi arkadaşının omuzunda ağlıyor ve sen de gidiyor musun?
A rapariga está a chorar no ombro do teu amigo, na minha casa, e tu vais?
Babam annemi tutuyordu. Annem bağırıyor ve babam da ağlıyordu.
O meu pai estava a agarrar a minha mãe... ela estava a gritar...
Tanrım, ağlıyor musun?
- Estás a chorar?
- Ağlıyor muydu?
Ela estava a chorar?
Ağlıyor musun sen?
- Estás a chorar?
Gerçi, biraz fazla ağlıyor.
Embora chore bastante.
Warin'li kız ağlıyor
A girl from Warin cries
Hizmetçi, korkudan ağlıyor.
A empregada, ela ta a chorar de medo
Annem de sabahtan beri ağlıyor.
Até a mãe está a chorar desde manhã.
Senin için ağlıyor.
Ela chora a pensar em ti.
Ona annelik etmedi, fakat şimdi bütün sempatiyi topluyor sürekli ağlıyor.
Abandonou-o totalmente como mãe... mas agora sente toda aquela compaixão... E lágrimas...
Gore bebek gibi ağlıyor.
O Gore é um bebé chorão.
Bak, ağlıyor gibi yapıyorum.
Vês, estava a fingir que chorava.
Öyle ağlıyor ki sanki Prenses olduğunu biliyor.
E dificilmente chora, como se já soubesse que é uma Princesa.
O sadece bir sekreter, neden bu kadar ağlıyor?
Sendo secretaria, porque chora tanto?
Ağlıyor musun?
Queres chorar?
- Heykeller ağlıyor.
As estátuas estão a chorar.
- Sadece ağlıyor musun? - Sadece ağlıyorum bebeğim.
- E isto é só tu a seres choramingas?
Bakın, bir Yahudi ağlıyor.
Ei, olha, uma Judia a chorar.
Kalbim kan ağlıyor gerçeken de.
O meu coração sangra.