Baban Çeviri Portekizce
43,994 parallel translation
Luke, baban.
Luke, é o teu pai.
Elbette ki babanım.
- O quê? Claro que sou o teu pai.
Ben senin babanım.
Eu sou o teu pai.
Leo, sen daima benim oğlum olacaksın, ben de daima senin baban olacağım.
Leo, serás sempre o meu filho e eu serei sempre o teu pai.
Bu testler sana biyolojini anlatır ama babanın kim olduğunu söylemez.
Esses testes dizem-te factos biológicos, mas não te dizem quem é o teu pai.
- Baban seni neye zorladı?
Então o que o teu pai te obrigou a fazer?
Babanın ne yaptığını hatırlıyor musun?
Não quero que ele cresça como o pai! Lembras-te do que o teu pai fez contigo?
Baban sana ne yaptırdı?
O que o teu pai te obrigou a fazer?
- Babanın ismi tanıdık geliyor.
- O nome do pai soa familiar.
Babanın sana ne yaptığını biliyoruz.
Sabemos o que o seu pai fez consigo.
Babanın ise şimdi yuvasına 3 kilometrelik bir yürüyüş yapması gerek.
O pai tem agora um 3km de caminhada até o ninho,
Yakında öleceğim ve en büyük pişmanlığım beni kollarında uyuduğun baban olarak değil de kötü bir adam olarak hatırlayacak olman.
Estarei morto em breve e o meu maior arrependimento é que... vais-te lembrar de mim assim, e não como o jovem pai que te balançava nos seus braços.
Ama baban çok iyi bir adam, arkadaşım.
Mas, o teu pai é um homem bom, meu amigo,
Babanım ben senin, sana hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Sou o teu pai, não vou deixar que nada te aconteça.
Baban olsa gurur duyardı.
O teu pai estaria orgulhoso.
Babanın izinden gidebilmek için ilk gününü onunla birlikte geçireceksin.
Vais seguir os passos do teu pai, vais passar o primeiro dia com ele.
Merkezde bir araştırma yaptım ve babanın eski rozetini buldum.
E mexi uns cordelinhos lá no quartel e trouxe-te o antigo distintivo do teu pai.
Stan narkotik birimindeyken babanın denetim memuruydu.
O Stan foi TO do teu pai nos Narcóticos, naquela altura.
Ve... Bu babanın eski rozetiydi.
E... este é o antigo distintivo do teu pai.
Baban hakkında çok şeyler söylendi, ama...
Sei que falamos várias coisas do seu pai...
Baban sözünü tuttu.
O teu pai manteve a palavra.
Senin baban var.
Há o seu pai.
Hey, ben küfürbaz babanım, ve tüm gün boyunca bu testiden içerim.
Ei, sou o teu pai abusivo e tenho estado a beber o dia todo deste jarro aqui.
Ruhsatsız tüfekle kendi babanı vurmuştun.
Disparaste no teu próprio pai com uma espingarda de caça.
Aksi halde sevgili babanın kollarını kökünden kopartırım.
Caso contrário, arranco os dois braços aos querido papá aqui.
Her gün uyandığımda, babanız olduğum için gurur duyuyorum.
Cada dia que eu acordo, tenho muito orgulho, muito orgulho de ser o vosso pai.
- Güzel. Kocanızın veya babanızın izni var mı?
E tem a autorização do seu marido ou do seu pai?
- Baban nerede?
Onde está o vosso pai?
Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil.
A culpa não foi vossa que o vosso pai tivesse sido enfeitiçado.
Bu babanındı.
Isto era do teu pai.
- Baban burada mı John?
O teu pai está cá, John?
Baban seni bekliyor.
O teu pai espera-te.
Babanız öldü sanıyordum.
Julguei o teu pai morto.
Bir babanın oğlunu savaş alanına götürmesinin sorumsuzluk olduğunu düşünebiliriz de.
Podemos julgar irresponsável, enquanto pai, levar o filho para uma zona de guerra.
- İmparator, babanız da
- O seu pai...
Sekiz yıl babanı uzak tuttu, şimdi aynı şeyi sana da yapacak.
Afastou o teu pai durante oito anos e ameaça...
Ama sen baban değilsin.
Não és o teu pai.
Babanız, Senatonun önemli bir dostuydu.
O seu pai era um grande amigo do Senado.
Roma'da senatör olabilmek icin babanızın da senatör olması şarttı. Yani babadan oğla geçen bir mevkidi.
Para ser um senador em Roma, o pai tinha de ter sido senador, era maioritariamente hereditário.
Baban da burada.
E aqui está o teu papá.
Baban ne diyorsa öyle Rajan.
É como o teu pai diz, Rajan.
Baban bir hademe olmak ister miydi sence?
Achas que o teu pai queria ser empregado de limpeza?
- Ayrıca senin okulun, babanın da işi var...
Além disso, tens escola e o teu pai trabalha.
- Baban, ne?
O teu pai o quê?
her ne olursa olsun baban ve ben seni çok seviyoruz!
O teu pai e eu amos-te, não importa o quê.
Yukarı çıktığında kimseye aşağıda babanı gördüğünü söyleme, tamam mı?
Quando voltares para cima, não digas a ninguém que viste o pai aqui em baixo, sim?
Baban çok yakında sağ salim evde olacak, tamam mı?
O teu pai vai voltar para casa muito em breve, são e salvo, está bem?
Şimdi tavuğunu ye ki büyüyüp benim gibi küçük ve zayıf değil, - baban gibi kocaman ve güçlü olasın.
Agora come esse frango, para cresceres grande e forte como o pai, e não pequena e fraca como eu.
Babanın bugün geç saate kadar çalışması gerekiyor tatlım.
- O pai teve de trabalhar até tarde.
Baban neden bunu takmana engel olmadı?
Porque é que o teu pai não te impediu?
Babanı gelecek haftasonu görebileceksin.
Vais ver o pai no fim de semana que vem.
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
babanız 58
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
babanız 58
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26