Bilemem Çeviri Portekizce
2,006 parallel translation
Evet, bilemem.
Não, não sei.
Ama şimdi bir kız arkadaşım var, ilerisini bilemem.
Eu tenho uma garota agora, no futuro nao sei, se ainda vou ter!
Ama şikayetçi olursa bilemem tabii.
A não ser que ele apresente queixa.
Hakkımdaki bu gerçekten haberdar mısın bilemem ama sabahlayarak yas tutmaya bayılırım.
Não sei se sabes isto sobre mim mas eu adoro vigílias.
Bilemem.
Não sei.
- Sonra ne söyleyeceğini bilemem. - Neden?
- Não posso dizer o que deves dizer a seguir.
Evli bir kadının ne yapıp ne yapmayacağını bilemem ki!
Não faço idéia do que fazem as mulheres casadas.
Bir dizi işlem yapılması gerekiyor ve hepsi bitmeden sonucu bilemem.
Há uma série de procedimentos. Não saberemos até serem todos seguidos.
Onu bilemem işte.
Não sei de nada.
Evet, Bay Lau'nun nasıI yolculuk ettiğini bilemem ama dönmesine sevindim.
Não sei o que o levou a regressar, mas ainda bem que o Sr. Lau voltou.
Arabayı yakalasam ne yapacağımı bilemem.
Não saberia o que fazer se apanhasse um!
Bilemem ben.
Não me fiava muito.
Seni bilemem, ama bu acıya dayanıklılığımı artırıyor.
Quanto a ti não sei, mas faz-me sentir imune à dor. Sim.
Bak, banka sana ne diyor bilemem.
Não sei o que o seu banco diz.
Size uygun olup olmadığını bilemem tabi.
Não saberia se isso também se aplica a ti.
Hayır bilemem.
Não, não sei.
Acaba, onun için mi yoksa annem için mi daha bir eziyetti, bilemem ama annem, babamın evde olmadığı zamanlarda işlerin daha da kolay olduğunu söylerdi hep.
Não sei para quem foi mais difícil, para ele ou para minha mãe... mas ela dizia que as coisas eram mais fáceis... quando ele não estava em casa o tempo todo.
Bunu bilemem bile.
Não o posso usar! Nem sequer posso ter conhecimento!
Başkalarını bilemem ama sizi çok özleyeceğim.
Não falo por eles, mas... Vou sentir a vossa falta.
Şarkıcı sınıfına girer mi bilemem.
Não sei se posso chamar assim.
Bir şeyden, birinden sorumlu olmanın ne demek olduğunu bilemem. Tamamen bana bağımlı.
Não consigo imaginar o que é ser responsável por algo, alguém... inteiramente dependente de mim.
Nereye gideceğimi bilemem Doğru olan takım hangisi
Eu não sei pra onde ir Qual o time certo
Nereye gideceğimi bilemem Doğru olan takım hangisi?
Eu não sei pra onde ir Qual o time certo
Bir yararı dokunucak mı bilemem ama söylediklerin... Hakikaten ağzına sağlık.
Não sei fará alguma diferença, mas, o que disseste, disseste bem.
'Onu bilemem.
Não sei se é assim.
Orasını bilemem.
Bem, isso não sei.
Filoyla buluştuğumuzda sizi beslerler mi yoksa canınıza mı okurlar bilemem.
Quando encontrarmos a Frota Colonial, não sei o que vão fazer.
Diğer sürücülerini bilemem ama ben aynada renkli ışıkları görürsem kimse beni durduramaz.
Em relação aos outros teus condutores não sei, mas quando vejo pirilampos no meu retrovisor, não paro.
Bilemem, ama umurumda da değil.
Não sei nem quero saber.
Bilemem, biradan hoşlanmıyorum.
Não sei, não gosto de cerveja.
Orada olur muyum, bilemem.
Eu realmente não sei se poderei estar lá.
Ama biraz daha ayılana kadar hakkında ne düşündüğümü gerçekten bilemem.
Mas só saberei mesmo o que sinto por ti quando estiver mais sóbria.
Onları arayıp ne olduğunu anlatırız Ama ne kadar kızarlar bilemem
Eu? Eu não posso telefonar-lhes.
- 10 dakika içinde, bilemem.
- Sim. 10 ou 15.
Aradığınızın bekârlar tarafında olup olmadığını bilemem. Ama söz sözdür.
Não posso confirmar ou negar, mas acho que quem procuram está no lado dos solteiros.
Ama ne zaman bilemem.
Não sei quando.
Bunu bilemem.
Não sei, não.
Bak şimdi, belki sonra da inşaatçı bir kadın içeri girer ne bileyim, belki seksi mi değil mi onu bile bilemem ama birden çıkar...
E sabe que mais? Talvez apareça uma rapariga das obras, tipo, sabe, tipo nem consigo perceber se ela é boa ou não. - Ok.
Burada ne bok var bilemem.
Eu não sei o que tem aqui.
Bilemem ki.
Não consigo dizer.
Ben bilemem. Yani, ben sadece burada görev...
Não sei, isto é, realmente não sou o tipo...
Vidal Sassoon'u ne kadar bildiğini bilemem ama o şey hiç ucuz sayılmaz.
Não sei o quanto sabes sobre Vidal Sassoon, mas não é barato.
Sen de yapıyorsan bilemem tabii.
A não ser que o faças, e depois, sei lá.
Senin kadar bilemem.
Consigo imaginar.
Hayatı boyunca kızıyla doğru düzgün konuşmuş mudur bilemem.
Eu acho que ela nunca falou sobre isso com a filha.
Bunu burada yapmak istemiyordum ama seni tekrar ne zaman görürüm, bilemem.
Eu não queria falar aqui, mas não sei quando voltarei a ver-te.
Bilemem.
Não sei dizer.
Ama senin dünyan farklıysa, onu bilemem.
Têm um capitão, digo, no teu mundo, talvez não haja.
Ama senin dünyan farklıysa, onu bilemem.
Mas no teu mundo, talvez não tenham.
Çalışanları vardır değil mi? Ama senin dünyan farklıysa, onu bilemem.
- No teu mundo, talvez não tenham.
Sevgili babacığı bilemem fakat orada sana bakan zengin bir fıstık var.
Eu não sei quanto ao querido paizinho, mas, está ali uma boazona rica a olhar para ti.
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26