English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bilemezsin

Bilemezsin Çeviri Portekizce

4,518 parallel translation
- Hiç bilemezsin.
- Nunca se sabe.
- Güçlü silahlara ne zaman ihtiyacın olacağını bilemezsin.
Tu nunca sabes quando vais precisar de um poder de fogo superior.
Hayır. Bunu hiç bilemezsin, çünkü George, Caroline'nin kocası, psikanalist, kendisinin de halan için dua ettiğini söyledi.
Não, nunca saberá ao certo, porque o George, o marido da Caroline, o psicanalista, disse-me que também rezou pela sua tia.
Bak, konu o olduğu zaman gerçeği asla bilemezsin. Her an arkandan yaklaşıp popona bir tane vurabilir.
Sabe, você não saberia a verdade no que toca a este sujeito se ela lhe viesse pelas costas, e lhe esbofeteasse a cara.
- Denemeden bilemezsin.
- Quem não arrisca...
Bunları hiç bilemezsin, haberin olsun diye düşündüm.
Não sabias, por isso pode não ser verdade.
Hiç bilemezsin hem.
E nunca se sabe.
Asla bilemezsin.
Nunca se sabe.
Ne kadar koyduğunu / acı verdiğini bilemezsin.
Não sabes como isso me fere.
- Bunu bilemezsin.
Não podes afirmar isso.
Hayır, onu bilemezsin.
- Tu não sabes disso. - Pois!
Bunu bilemezsin.
Tu não sabes disso.
- Onu bilemezsin.
- Não sabeis isso!
- Bilemezsin nine.
- Não sabeis, Avó.
Bilemezsin.
Tu não sabes.
Bilemezsin.
Você não sabe.
İçinde böyle bir şeyin olmasının ne demek olduğunu bilemezsin.
Não sabe o que é ter esta coisa dentro de mim.
Bu şeyle nasıl mücadele ettiğimi bilemezsin. Ama o kadar sarsılmaz ki.
Nem faz ideia como luto contra esta coisa, mas é incontrolável.
İçinde böyle bir şeyin olmasının ne demek olduğunu bilemezsin. Sürekli tırmalıyor gibi.
Não sabem como é ter esta coisa dentro de mim, sempre a arranhar.
- Bunu bilemezsin kardeşim.
- Eles sabem, mano.
Evet. O ordudan nasıl korunacağını asla bilemezsin.
Sim, por exemplo quem os vai proteger do exército regular?
Bunu bilemezsin.
Não podes saber isso.
- Bunu bilemezsin.
- Tu não sabes isso.
- Bunu bilemezsin.
- Não sabes isso.
Bunu bilemezsin.
Não sabes isso.
- Bilemezsin.
Não sabes disso.
- Bunu bilemezsin, Ollie.
- Não sabes disso, Ollie.
Doktor değilsin sen, bilemezsin.
Não és médico, não sabes de nada.
Gerçekten böyle bir durumla karşı karşıya kalmadan ne hissedeceğini bilemezsin.
Não sabes como te sentirias até enfrentares realmente a situação.
- Ne oldu, bilemezsin.
- Não fazes ideia.
Bizi bilemezsin.
Não podes saber sobre nós.
Seni ne kadar özledim bilemezsin.
Não fazes ideia de como senti a tua falta.
- Ne iyi hissettiriyor bilemezsin.
Nem vais acreditar como sabe bem.
Seni üzdüğüm için ne kadar pişmanım bilemezsin.
Não sabes como me arrependo de te ter magoado.
Söz konusu oysa ne olacağını bilemezsin.
Nunca se sabe com ele.
- Bunu bilemezsin.
- Não podes dizer isso.
Ne zaman gölgelerden birisi veya birinin, üzerine atlayacağını bilemezsin.
Nunca se sabe quando alguém... ou alguma coisa, pode saltar das sombras.
Bilemezsin.
Não, não sabes.
Bilemezsin.
Nunca se sabe.
Biliyorum, bunun için ne kadar üzgünüm bilemezsin.
Eu sei, e nunca saberás o quanto eu sinto por isso.
Bilemezsin!
Não sabes!
Kimin nasıl bir anne veya baba olacağını çocukları olmadan bilemezsin.
Nunca se sabe quem vai ser um bom pai até que seja hora de fazer o serviço.
Oraların derinliğini bilemezsin.
Tu nem sabes a profundidade que essas coisas têm.
İhtiyarın ceplerinden ne çıkacağını hiç bilemezsin.
Nunca se sabe o que vou tirar dos bolsos do velhote.
Bilemezsin.
Tu... não sabes.
Bilemezsin, belki birinin işine yarar.
Nunca se sabe, um dos de cá pode precisar dele um dia.
- Bunu bilemezsin!
- Não sabes!
- Ne olacağını bilemezsin.
Nunca se sabe.
- Bilemezsin.
- Não sabes disso.
- Bilemezsin.
- Não sabes.
Bilemezsin bunu!
- Não sabes!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]