Bilemiyorum ki Çeviri Portekizce
269 parallel translation
- Bilemiyorum ki...
- Estou aqui a pensar.
Bilemiyorum ki...
Não sei se...
Bana ne diyeceğini bilemiyorum ki.
Bem, não sei o que ela me vai dizer.
Tam neyin peşinde olduğunu bilemiyorum ki.
Eu realmente não sei o que procura.
- Bilemiyorum ki.
- Não sei.
- Bilemiyorum ki.
- Mas não sei o quê.
Bilemiyorum ki, çok büyük.
Não sei. Ele é bem grande.
Bilemiyorum ki, belki de tekrar cinayet işledi.
Não sei, talvez tenha matado de novo.
Hiç bilemiyorum ki.
Nunca sei bem.
- Bilemiyorum ki...
- E-e-e-e-eu não compreendo...
Bilemiyorum ki, önce bir oturmam gerek.
- Não sei. Tenho de me sentar nele.
Bilemiyorum ki nasıl anlatsam, bu kızın içi sevgi dolu, çok sevecen.
trata-se de uma rapariga que tem uma adoração pela terra.
Bilemiyorum ki.
Será boa ideia?
Sormak istediğim o kadar soru var ki nereden başlasam bilemiyorum.
Tenho tantas perguntas para fazer que não sei por onde começar.
Bunu öyle bir anlattın ki, ne diyebilirim bilemiyorum.
- Se pões assim a questão...
Bilemiyorum. Görünen o ki, dört iyi parmağınız ve başparmağınız varsa hepsini birden kullanmanız gerekli.
Quando se tem quatro bons dedos e um polegar, deve-se ter o direito de usá-los todos.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
Sabes, ocorreu-me que o nosso amigo talvez seja uma mutação, mas não sei de que espécie.
Salona geçelim. O kadar soracağım şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
Tenho tantas perguntas que não sei por onde começar.
Nasıralı İsa... Suçların o kadar fazla ki nereden başlamalıyım bilemiyorum.
Jesus de Nazaré... teus crimes são tantos, não sei por onde começar.
Bilemiyorum, neden bu şansı kullanmak zorundaymışım ki?
Não sei, porque devo agarrar esta oportunidade.
O kadar çok sipariş alıyorum ki, nasıl yetişeceğimi bilemiyorum.
Tem tantos pedidos que não consigo cumprir a demanda.
- Ne zaman çalıştığını bilemiyorum ki!
- Não sei quando você termina.
Ama gerçek şu ki, tam olarak elimizde ne var bilemiyorum.
Mas a verdade é que não consigo perceber o que temos aqui.
Öyle korkunç, öyle inanıImaz ki nasıI söylerim bilemiyorum.
É tão aterrador, tão incrível que mal consigo contar-te.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum.
Reconheço que as palavras me faltam...
O kadar heyecanlıyım ki, ne yapacağımı bilemiyorum.
Estou tão emocionado que nem sei o que fazer.
Bazen, bilemiyorum herşeyden öyle bıkıyorum ki.
Por vezes... ... sinto-me tão farta de tudo que já nada me interessa.
Bilemiyorum, bilemiyorum diyorum ki sanıyorum ki sonuçta bütün yerler bir diğeri kadar güzel.
Não sei. Digo-te, é... acho que é... acho que qualquer sítio serve.
Bilemiyorum. Derler ki :
Como se costuma dizer :
Bilemiyorum Murdock B.A.'in vana Billy'i alman konusunda ne düşündüğünü biliyorsun ki o sadece köpek.
- Não sei, Murdock... Sabes bem o que o BA acha de ter o Billy na carrinha e ele é só um cão.
Ne yapacağımı bilemiyorum. İçeride yüzlerce kişi var. Ne yapabiliriz ki?
- Se meus cálculos estiverem corretos... se tirarmos uma viga, a pirâmide desmoronará.
Lurleen ne olacak? Annen onunla ne zamana kadar ilgilenebilir ki? Bilemiyorum.
- Laura Lee vai ficar com a mamã?
Bu hastanın durumunda hasta, avukatının, ailesinin ve hatta benim bile onu tımarhaneye tıkmak için komplo kurduğumuza o kadar inanıyor ki yasal bir suçlamayla eziyet arasındaki farkı nasıl ayırt edebilir bilemiyorum.
No caso desta paciente, ela está tão convencida de que o procurador público, os pais e eu, estamos a conspirar para interná-la, que não vejo como possa distinguir... uma acusação criminal de uma perseguição.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
Não sei exactamente o que se passou entre vocês, mas... é preciso ter descaramento em aparecer aqui, depois do que fez à minha filha.
Başka ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar uzaktasın ki.
É difícil Não sei que mais dizer.
Sinyali gönderirsem, ki nasıl yapacağımı bilemiyorum... gezegeninizi kurtarıp seni kaybedeceğim.
Se enviar a transmissão, que não sei como... e salvar o teu planeta, perco-te.
Tahmin etmeliyim ki, bilemiyorum. - Eğer düşünürsem...
Não consigo adivinhar agora, mas se esperares um pouco...
Beni kızdıran o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
Há tantas coisas que me incomodam sobre isso que eu nem mais sei separá-las!
Siz tıp okuluna gideli beri 40 yılın içinde o kadar çok şey değişti ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Tanta coisa mudou nos 40 anos desde que acabou a faculdade que nem sei por onde começar.
Kalbinde Harry'nin değeri nedir bilemiyorum,... ama şunu biliyorum ki, onun kalbi sana ait.
Não sei que lugar ele ocupa no seu coração, mas sei que é dona do dele.
Saçlarınız gözlerinizle o kadar uyumlu ki kendimi nasıl tutacağımı bilemiyorum. İçkilerinizi getireyim.
É excitante a combinação do seu cabelo com os olhos.
Bak, kimi çağıracağımı bilemiyorum, sen dedin ki...
Não há mais ninguém a quem posso telefonar e no outro dia disseste que...
" Bilemiyorum. Olumlu bakmıyorum. Kanıtlayamam ki.
"Bom, não sei, não tenho a certeza, não posso prová-lo, não sei se, realmente, chegou a acontecer alguma coisa..."
Ne tür bir hareket gücü kullanıyor? Öğrenecek o kadar şey var ki. Nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Acredite quando Ihe digo que não sabemos como ou por que existe fora do holodeck.
Bunun nedeninin başka bir etken olduğunu düşünüyorum,... ama itiraf etmeliyim ki, bu etkenin ne olabileceğini şimdilik bilemiyorum.
Estou convencido que há um factor externo responsável, mas tenho de considerar a frustração como a causa provável.
Şimdi o kadar çok konuştuk ki, artık bilemiyorum.
Depois de termos falado tanto, já não tenho a certeza.
Sonra evin yolunu tuttuk... Ne söylesem ki bilemiyorum?
E depois do jantar, o voltarmos para casa eu não tinha nada para dizer.
Resmen şoka girdim, inan ne desem ki bilemiyorum...
Estou tão espantado que nem sei o que dizer...
Bu o kadar yavaş oldu ki bilemiyorum.
Tem sido tão gradual que nem sei.
Şunu söylemek isterim ki... Daha doğrusu şunu... Sana tam olarak ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Queria dizer-te que bem realmente não sei o que dizer.
Yani adı ne olursa olsun ister hayvansı unutkanlık isterse sonuç üzerinde ince düşünmekten gelen ödlekçe bir kuruntu öyle bir duygu ki dörde bölünse bir parçası bilgelik, öteki üçü korkaklık olurdu. Düşünüyorum da bilemiyorum bir türlü. Bu işi yapacağım diye nasıl yaşıyorum hâlâ.
Agora, seja por bestial oblívio ou por um pusilânime escrúpulo de refletir demais sobre este evento... reflexão essa que é uma parte sábia e três partes covarde... não sei por que ainda vivo para dizer "preciso fazer isto"... já que tenho motivos, vontade, força e meios para fazê-lo!