Bilgisayar Çeviri Portekizce
15,309 parallel translation
- Bilgisayarımda hazırlıyorum.
- Redijo-os no meu portátil.
Efraim'in bilgisayarını incelerken yapılacaklar listesinde, "Çin mermilerini yeniden ambalajla" maddesi bile buldular.
Enquanto investigavam o computador do Efraim, até encontraram uma lista de tarefas que dizia : "Embalar munições chinesas."
Bilgisayarının ulaşılabilir olduğunu biliyormuş.
Ele sabia que entraram no computador dele.
Bilgisayar çok mu iyi?
Aquele computador é bom?
Bilgisayar hatasıydı.
Foi uma falha informática.
Bizler insanız, bilgisayar değil.
Somos seres humanos, não somos computadores.
Nasıl bir sorun varsa ya da hangi yatırım çöktüyse, bu bilgisayar hatası değil.
O que quer que tenha corrido mal, esse investimento que correu mal, não foi culpa do computador.
İlk günden beri söylediğimiz gibi : Tahmin edilemez bir bilgisayar aksaklığı.
Como temos dito desde o início, houve uma falha informática isolada.
Ama sorun bilgisayar değildi.
Só que não foi no computador.
Merhaba Jeff, bilgisayarını kullanabilir miyim?
Jeff, posso usar o teu computador?
Benim bilgisayarım senin bilgisayarın.
O meu computador é o teu computador.
Yukarıda güvenlik sebebiyle İnternet yok, Jeff'in bilgisayarını kullanıyorum.
O Jeff deixa-me usar o computador porque a segurança proíbe internet lá em cima.
Demek ki bilgisayar oyunlarını seviyorlar.
Está bem, gostam de jogos de vídeo. Vamos.
Gitmeliyiz. Bilgisayarı kapat.
Desliga o computador, querido.
Bilgisayarından fantezi beyzbol takımıma bakabilir miyim?
Posso usar o teu computador? Preciso de ver a minha equipa de beisebol.
Teşkilat bir istihbarata ulaştı. Birisi senin iş bilgisayarını kullanarak... ABD'ye karşı ihanet işledi.
Mas a agência recebeu informação credível... de que alguém estava a usar o teu computador do trabalho... para cometer traição contra os Estados Unidos da América.
Sana Jeff'in bilgisayarından... silah kaçakçısıyla anlaş demedim!
Não te disse que fosses ao computador do Jeff... e fizesses um negócio com um traficante de armas!
Kameralarımız var ama onlar bilgisayarı besleyen dijital sisteme yönlendiriyorlar.
Temos câmeras, mas ainda nãoas mudamos para o sistema digital, um computador.
Isaacs, bilgisayarın arayüzünü Alicia Marcus'a benzer yaptı.
Isaacs usou o rosto de Alicia Marcus para a interface do computador.
Tamam. Bilgisayarınızı getirebilirim.
Posso ir buscar-lhe o computador.
Bilgisayar korsanları buluta güvenmiyorlar. Çalışırlar Çevre birimleri, başparmak sürücüler,
Os hackers não confiam na cloud preferem trabalhar com periféricos, pen drives laptop em isolamento
Bilgisayar rotayı Galaksi komandolarının üssüne çevir.
Computador, marcar as coordenadas para a base dos Rangers Galácticos
Birinin evindeki bilgisayar girmesi ve gümrük manifestolarini indirmesi gerekiyor.
Têm de entrar no computador de casa dele e descarregar os manifestos dos carregamentos.
Bugünkü konuğum Xavier Heimdahl. Kendisi, telefon, bilgisayar ve iletişim aletleri üreten Stone Harp Fabrikaları'nın kurucusu olarak biliniyor.
Meu próximo convidado é Xavier Heimdhal mais conhecido como o fundador das indústrias Stone Garp.
- Bilgisayarımda. - Kur hemen.
Está num arquivo no meu computador.
- Evin altını üstünü, bilgisayarımı aradım.
O quê? Já procurei no meu apartamento todo, no meu computador.
Dünyadaki her bilgisayar sisteminin içeriğini silip sihirli bir şekilde sizin çöp kutunuza süpürebilir.
- Tem o poder de limpar o conteúdo de qualquer sistema do planeta e magicamente transferir tudo para si.
Bu bilgisayar çipini, hayatlarımızla takas etmek için buluşacağız.
Concordaram em ficar com este chip de computador em troca da nossas vidas.
Rap'leri ben yazıyorum, ayrıca bilgisayarımda müzik hazırlıyorum.
Eu escrevo os raps, mas também faço faixas de fundo no portátil.
Bilgisayar simülasyonlarını gözlemlemek isterim.
Eu gostaria de assistir a essas simulações.
Airbus da bilgisayar simülasyonlarını tamamladı.
A Airbus também já concluiu as simulações.
US Havayolları Uçuş 1549'un tüm bilgisayar simülasyonları uçak mühendislerini haklı çıkartıyor.
E as simulações resultantes do voo 1549 da US Airways mostram que os engenheiros estavam correctos.
Bunu bir bilgisayar simülasyonundan mı çıkardınız?
Isso aconteceu numa simulação por computador?
Aynı uçuş parametrelerindeki tüm bilgisayar simülasyonları LaGuardia'ya dönüşün mümkün olduğunu gösterdi.
Todas as simulações com os parâmetros de voo exactos demonstraram que era possível voltar a LaGuardia.
Daha fazla bilgisayar kanıtı duymak isteyen var mı?
Alguém quer ouvir mais provas informáticas?
Soruşturma tamamlandığında bilgisayar simülasyonlarını da paylaşabileceğiz.
Quando a investigação estiver concluída, poderemos partilhar as simulações.
Tüm bilgisayar simülasyonları dönüşün mümkün olduğunu gösterdi.
Todas as simulações demonstraram que era possível regressar.
Simülasyonları görme hakkım var ve bilgisayar değil de... insan pilotlar kullanılırsa sonucun farklı olacağını hissediyorum.
Tenho o direito de ver as simulações e palpita-me que, com pilotos humanos, os resultados serão diferentes.
Bilgisayarın bize zaten gösterdiği şeyleri taklit ediyoruz.
Estamos apenas a repetir o que o computador já nos indicou.
Hepimiz bilgisayar simülasyonlarını duyduk ve şimdi insanlı simülasyon izliyoruz.
Já todos ouvimos falar das simulações por computador e agora estamos a ver simulações a sério.
Bilgisayar simülasyonlarındaki gibi, değil mi?
Tal como nas simulações por computador, certo?
Uçuş bilgisayarı kapatıldı, açıldı.
Desligar e ligar FAC 1.
İntiharını bilgisayar kamerasından kaydettiği doğru mu?
É verdade que ela filmou tudo com a webcam?
Bilgisayarınızı kapatın Bayan Woodson.
Guarde o portátil, menina Woodson.
Bilgisayarının önünde kendini asıp yaktı.
Ateou fogo nela e pôs-se à frente de um computador.
Dizüstü bilgisayarını mı yani?
Ou seja, o portátil dela.
Ne olursa olsun, o bilgisayarı bulup anasını sikeceğim.
Dê por onde der, vou encontrar o portátil e dar cabo dele.
Bilgisayarındaki ya da haberlerdeki de değil.
Nem mesmo as do noticiário.
Bilgisayar mühendisliği dereceli.
Formado em engenharia informática.
Kitap okurum, bilgisayar kurarım ve evet.
Eu leio livros, arranjo computadores. E... e sim, eu gostaria de jogar futebol.
Bilgisayarı al.
Levem o computador.