English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bu imkansız

Bu imkansız Çeviri Portekizce

3,404 parallel translation
Bu imkansız.
Isso é impossível.
Söyledim, bu imkansız.
Eu disse, é impossível.
Şey, bu imkansız değil, sadece yapmak biraz taşak ister. Ne?
Não é impossível, só ousado.
- Bu imkansız.
- É impossível.
Bu imkansız.
É impossível.
İşte bu imkansız!
- Atrasada? Isso é impossível!
Bu imkansız olacak.
Isto vai ser impossivel, tu sabes.
- Ama bu imkansız.
Impossível.
İsterdim ama bu imkansız.
Eu gostava, mas é simplesmente improvável.
Bu imkansız?
Como é possível?
- Olmaz efendim, bu imkansız.
Não, sr., isso é impossivel.
Bu imkansız!
Isso é impossível.
Bu imkansız olmalı.
Bom, isso seria impossível.
Bu imkansız.
- Isto é impossível!
Bu imkansız.
Não, é impossível.
Bu imkansız.
- É impossível.
Bu imkansız gibi görünse de gezegen gibi karmaşık bir şeyi oluşturan, toz parçaçıkları ve kayalardan başka birşey değildir.
Parece ser impossível, mas uma coisa tão complexa como um planeta, é feito de nada mais que poeira e rochas.
Bu imkansız!
É impossivel!
Bu imkansız, pazartesi gününe kadar üç hasta gerideydi.
Impossível, porque na segunda ela só tinha míseros três.
Hadi ama Faye, bu imkansız.
Então, Faye? Isso não é possível.
Çünkü bu imkansız.
Porque é tudo impossível.
6 milyonun üzerinde iletişim formunu biliyor olabilirim ama bu imkansız.
Sou fluente em seis milhões de formas de comunicação, mas isto é impossível.
Ama bu imkansız.
- Mas isso é impossível.
Bir öneride bulunabilir miyim Yüzbaşı. Cumhuriyet takviye kuvvetleri gelene kadar, prensi daha güvenli bir yere götürmeliyiz. Bu imkansız.
Se puder sugerir, Capitão, nós devíamos levar o Príncipe para um sítio mais seguro até os reforços da República chegarem.
- Bu imkansız.
- Isto é impossível.
Bu imkansız.
- Isso é impossível.
Bir düşünsene bu insanları imkansız bir duruma sokuyor.
Pensa nisto. Ele deixou essas pessoas em situações impossíveis.
O yaşta bir çocuğun tüm bu olanları kontrol etmesi imkansız.
É impossivel para uma criança tão jovem... controlar aquilo que ela é!
İmkansız. Bu o.
- Não há hipóteses.
Tabii ki bu sıralarda intihar imkansız ama insanlar yaratıcı oluyorlar.
Claro que o suicídio é impossível agora, mas as pessoas estão a tornar-se inventivas.
Bu da aynı şekilde imkansız Vannozza.
Isso é igualmente impossível, Vanozza.
Bu ülkede yaşamak imkansız, dostum.
É impossível viver neste país, meu.
Ama sonunda, bu gezegendeki tüm yaşam bir gün imkansız hale gelecek.
Mas a existência de toda a vida neste planeta acabará por se tornar impossível.
Bu imkansız.
É impossível!
Bu imkansız.
Isto é impossível.
Şimdi, bu iki taş arasındaki çekim gücü... son derece azdır. Ölçmek neredeyse imkansız. çünkü güç, maddelerin... hacimleriyle orantılıdır.
A força de atração entre estas duas rochas é, obviamente, muito pequena, quase impossível de medir, e isso porque a força é proporcional às massas dos objetos.
Bu kulvarda başarılan, bir çok imkansız split var, Booth'unki de dahil.
- Aconteceram splits muito difíceis feitos na pista 12, inclusive o do Booth.
Pekala, bu... Bu şey imkansız.
como isso é possível.
- Bu imkansız!
É impossível!
Doğru okuyorsam şayet bu tamamen imkansız.
No entanto, se percebi corretamente... é completamente impossível.
Bu, çavuş, bir içinden bilgi çalınması imkansız olan şifreleyici bilgi saklama birimi.
É um unidade de dados criptografados, impenetrável.
imkansızı başardınız dedemin torununu ve babamın oğlunu bu evde kalmasını sağladınız.
Tenho certeza pai eo pai do pai você é grato... tornando possível para o seu filho e seu neto está aqui.
Çünkü cinsel suç kayıtlısı birine bu kadar yakın oturmak evinizin satışını imkansız hâle getirdi.
- Talvez por morar perto de um agressor sexual registado tornou a sua casa impossível de ser vendida.
Bu imkansız.
Isso é impossivel.
evet, Ama Adrianna burdayken bu işleri alıp burda tamamlamam imkansız, yani...
Sim, mas é impossível fazer qualquer coisa - com Adrianna ainda lá.
gerçi bu durumda bunun senin küçük Droppy çekmecende olması imkansız.
Mas devo dizer que é muito difícil no teu caso, "Cueca Caída".
Bu imkansız. Hayır.
- É impossível.
Tabi ki bu imkansız.
Mas claro que isso é impossível.
İmkansız bu!
É impossível!
Gittiğin yolu biliyorum ama yanında başka insanlar olmadan bu yolu aşman imkansız.
Conheço o caminho que estás a percorrer, e não vais conseguir se não tiveres gente contigo.
Bu kesinlikle imkansız.
Isso é absolutamente impossível.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]