English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bu yasak

Bu yasak Çeviri Portekizce

534 parallel translation
Hayır, çünkü bu yasak.
Não, porque é proibido.
Bu yasak!
Näo é permitido!
sen kaçıyorsun bu yasak! Babam arkandan beni gönderdi!
Esta proibido!
Bu yasak. Bu tür bir bilgiyi verme iznin yok mu?
Não podes dar esse tipo de informações?
"Majesteleri, bu Yasak Şehir"
Esta é a Cidade Proibida, Majestade.
Bu yasak.
Está... proibido.
Pek çok oyuncakçıda bu yasak. - Öyle mi?
A maioria das lojas não o permite.
Özür dilerim, Teğmen, ama bu yasak, eminim bunu biliyorsunuz.
Mas é proibido, Sir.
Bu güne kadar hiçbir beyazın gitmediği buralarda biri veya bir şey var diyelim ki, bu şey yerlilerin korktuğu, gizemli, yasak ve rahatsız edilmemesi gereken bir şey.
Acredito que lá, onde nenhum homem branco se atreveu a ir alguem espera ou, melhor dizendo, alguma coisa misteriosa, que os nativos temem e que não quer ser perturbada.
Bu kesinlikle yasak, tatlım!
Completamente proibido, minha querida.
Bu kadar çok cazibe kanunen yasak.
Tem mais encanto do que a lei permite.
Bu eve girmek yasak.
Aqui não se entra.
Ama bu yasak...
É proibido.
Bu isim yasak!
Esse nome está proibido!
Gerçek hayatta Kharis, Ananka'ya aşıktı. Yasak bir aşktı bu. Baş rahibe tüm yeminlerle tanrı Karnak'a bağlı idi.
Kharis amava Ananka, era um amor proibido... pois a princesa estava prometida a Karnak em pessoa.
- Bu yasak!
- É proibido!
- Bu da mı yasak?
por que me tenho que estar quieto?
Bu akşam askerlere satış yapmamız yasak.
Hoje à noite não podemos servir soldados.
Uçmam yasak mı? Bu nereden çıktı.
- Quando é que isso aconteceu?
- Yasak bir ilişki zaten yeterince kötü bir de bu yalanla örtbas etmek!
- Uma amante já é mau que chegue.
Papa hazretleri, bu konuyu açmanın yasak olduğunu biliyorum ama iskelenin yeniden kurulması gerekecek.
Santo Padre, eu sei que é proibido... mencionar a questão... mas, o andaime tem que ser reconstruído...
Bu neden yasak?
Porque é proibido?
Bu akşam konuşulması yasak.
Assunto tabu esta noite.
Ve bu verimli toprakları bir zamanlar Yasak Bölge olan yerde bulacağız.
E que podemos obter na antiga zona proibida.
Yasak Bölge'yle ilgili bize gelen bütün raporlardaki garip olayları siz de biliyorsunuz, bu garip olayları, söylememe gerek yok ama,
Conhece os relatórios que recebemos de estranhas manifestações na zona proíbida.
Bu odaya girmemiz yasak.
O seu quarto está fora de limite.
Evet, ama bu beyazlar için yasak.
- Não pode vender os brancos. Mas você disse que a América é um país livre.
Aldo, eğer bir kral halkına bir yasak koyduysa, bu, o yasağa kendi de uyacak anlamına gelmez.
- O rei pode proibir aos súbditos o uso... da coroa, não quer isso dizer que não a possa usar. César é César.
Eğer bu yasak aşk ortaya çıkarsa, kariyeri bundan çok etkilenecektir.
Agora com esta posição de Ma, Ele tornou-se ambicioso e se isto se descobrir, será a sua ruina
Bu yasak!
É proíbido fazer isso.
Bu akşam buraya inmeniz yasak. Unuttunuz mu?
Hoje não podem vir para aqui.
- Bu konuları görüşmemiz yasak.
- Pediram para não falarmos nisto.
Bir adamın eşi, bir başka adama önem veriyorsa ve verilmesi yasak olan önemli bir şey vermek istiyorsa, bu durumda kadın, yerini bir başkasının almasını sağlar.
Quando a senhora de um homem gosta de outro homem, e deseja dar-lhe algo de importante que é proibido dar, ela providencia para que outra tome o lugar dela.
Bu kadının kumarhaneye girmesi yasak tamam mı? Kumarhaneye girmek istemiyorum paramı istiyorum bu serserileri alıyorsunuz da ben niye giremiyorum!
Não quero ficar no cassino, quero meu dinheiro... por que deixa os vagabundos entrarem e eu não?
Adamla senin dostun kızın pek anlamadığı bir şeyle meşgul ama sanki ağızla cinsel temas gibi bir şey tarif ediyor o da bu eyalette artık yasak değil.
A Heather não se explica quanto ao que viu... ... mas para mim tratava-se de pouca vergonha... ... aliás, não ilegal neste Estado.
- Bu eve müşteri çağırman yasak.
Tu não vais atender clientes nesta casa.
Hayır, bu, yasak.
Isso é ilegal.
Bu toplantılar kadınlara kesinlikle yasak.
São reuniões interditas às mulheres.
Bu alana girmek yasak.
o acesso está restrito.
Evet, fakat bu eyalette iki eşlilik yasak.
- Quero, mas a bigamia é ilegal.
Okuman yok mu? Bu restorana Yahudiler'in girmesi yasak!
Este restaurante é proibido aos judeus.
O zamandan bu yana kim bilir kaçını yasak avcılar yüzünden kaybetmişizdir.
Deus sabe quantos mataram desde então os caçadores das florestas.
Yasak avlanan avcılar, beş yıl içinde, bu türün tüm soyunu tüketmiş olacaklar.
A este ritmo, os caçadores irão extinguir a espécie em 5 anos.
Bu gerçekten yasak.
Isso é mesmo proibido.
Bu gezegende silahların yasak olduğunu sanıyordum.
Julguei que as armas eram proibidas neste planeta.
Bu arada sanırım bu şey şu anda İtalya'da yasak. Orada olsak asla içemezdik.
Aposto que isto... na Itália...
Sana bu adamla oynaman yasak demiştim.
Disse-te para nunca brincares com este homem.
Yasak olana karşı... kendimde bu gücü... nasıl buldum, bilmiyorum.
Fico imaginando como encontrei a força... para enfrentar o proibido... com esta calma, esta determinação.
Seninle konuşmam hatta bu mektubu yazmam bile yasak.
Não posso falar contigo, nem te escrever esta carta.
- Bu konuda konuşmamız yasak.
- Não é suposto falarmos sobre isso.
Bu Mezhebimizin kodu 5 Elementin yasak bölgesine doğru koşuşuyorlar
É o código da nossa seita. Eles entraram na zona proibida das Bandeiras dos 5 Elementos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]