Bunlar onlar Çeviri Portekizce
996 parallel translation
Tek yaptığım dinlemek oldu. Bunlar onların sözleri.
Tudo que eu consegui foi um diálogo estéril.
Bunlar onlar.
São eles.
Hey, bunlar onlar. Peşimizdeler.
eles estão atrás de nós.
Ve bunlar onların soyundan.
E estes são os descendentes deles.
Bunlar onlar!
São eles!
Bunlar onlar!
É isso, são eles!
Evet bunlar onlar.
São eles mesmo. Tenho a certeza.
Hey bunlar onlar!
São eles!
Bütün bunları... burada, bu evde yaptınız ve onları kilere gömdünüz demek.
Fizeram aquilo tudo aqui mesmo dentro de casa? E enterraram-nos na cave?
Bunları da oraya koyup kapatırız... böylece onları bir daha görmezsin, hatta düşünmezsin bile.
Então colocaremos tudo isto lá também, e lacraremos a entrada... para que nunca as vejas novamente, nem penses nelas.
İnsanlar kendileri hakkındaki gerçekleri bilmek istemezler çünkü bunların onları hasta edeceğini düşünürler.
O ser humano muitas vezes não quer saber a verdade acerca de si próprio porque acha que isso o põe doente.
Kamyon şoförü, limandaki şişko bar sahibi... Bunlar çok etkili tanıklar. Onları parmağında oynatmayı bilir.
O camionista, o dono do bar das docas, serão testemunhas eficazes.
Bunlar 45.lik çetesinin üyeleri çünkü onları....
Eram parte do bando do.45 que ajudaram...
Bunların hepsi planlandı. Bu yüzden onlar burada.
Está tudo planeado, por isso estão todos aqui.
Eğer bunlar Marslılarsa ve kalpleri varsa, onların kalpleri daha da yavaş atar.
Se são marcianos, e têm corações, eles iriam bater a um ritmo inferior.
Yarın bunları fabrikaya geri götür. - Onları mühendis Kuzmin'e ver.
Vai à fábrica, amanhã, e entrega isto.
Bunlar gibi kulpsuz bardaklar kullanmasının nedeni buydu, çünkü onların kırılacağını önceden biliyordu.
Foi por isso que ela usou chávenas destas, sem asas, porque sabia com antecedência que elas seriam partidas.
Onların bunları taştan yaptıklarını öğrendiğinde, atalarına daha çok hayranlık duyacaksın.
Vocês vão admirar mais os vossos antepassados quando souberem que eles fizeram isto de pedra.
Bunları dosyalar mısın, lütfen, onları kasaya koyar mısın?
Pode registar estes títulos, por favor, e pô-los no cofre?
Bunlar da Confalonieri'ler. Roma'nın en güzel batakhaneleri onların.
Os Confalonieri, donos de metade da região de Calabria e das mais bonitas garçonnière de Roma.
Bunları yüksek sesle söylersen onları sanki cevaplarmış gibi sunacak.
Se disseres aqui em voz alta, eles farão com que sejam vistas como respostas.
Fakat, bunların endişe etmesine gerek yok! Onlar çok uzun zaman önce öldüler. Ama hiçbir zaman unutulmayacaklar.
Para estes a partida está ganha, há muito que morreram, mas no esquecimento nunca cairão.
Ya bunlar? Buraya kadar sürükledin. Onları düşünmüyor musun?
E estes que trouxeste contigo, já não queres saber deles?
Tabii her efsanede böyle bir kitap vardır ama Necronomicon çeşitli formüller içeriyordu bunlar sayesinde, kişi kontrolü yeniden elde etmek için fırsat kollayan karanlık tarafın yaşlı tanrılarıyla konuşabilir ve hatta onları çağırabilir.
Claro, cada mitologia tem um livro assim... mas supostamente o Necronomicon teria fórmulas... que permitiriam que alguém se comunicasse... ou mesmo invocasse os deuses antigos... os "antigos" do além que já governaram o mundo... e agora simplesmente esperam... uma oportunidade para retomar o controle.
Bunlar kuyumcuya değil de bana ait olsaydı... onları nankör boğazından aşağı sokardım.
Se isto fosse meu e näo do joalheiro, eu... enfiava-tas pela garganta abaixo.
Torrey, bu ağır üniformadan önce, bunlar benim yıldızlarımdı. Onların bana şans getirdiğine inanırım.
Gosto de pensar que me deram sorte.
İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor.
As pessoas que os lêem tornam-se infelizes com as suas vidas.
Geçtiğimiz haziran ve temmuzda Kızıl Muhafızlar ortaya çıktığında Başkan Mao bunların yaşamsal önemini anında kavrayıp onları kararlı ve hararetli bir şekilde destekledi.
Num dado período, de Junho a Julho últimos, quando a Guarda Vermelha surgiu, O Presidente Mao deu-se conta da sua vitalidade infinita e concedeu-lhe um apoio ousado e caloroso.
Sana da uyarsa bunları şerifin bürosuna bırakacağız, böylece onları kasabadan çıkarken alabilirler.
Se não te importares, McLeod, deixamo-las no gabinete do xerife e os teus rapazes podem ir buscá-las ao saírem da cidade.
"Onlar diğer taşları almalıydılar ve bunları kendi yerlerine koymalıydılar duvarı sıvadı ve kağıtla kapladı."
"Eles deverão levar outras pedras e colocá-las no lugar daquelas e deveremos levar argamassa e rebocar a casa."
Bunlar bizim çocuklarmız. Beş yıldır onları burada saklıyoruz.
# # Sopra ligeiramente sobre a Baía do Embalo
Herhalde tüm bunlar, onların bir evliliği durdurmak istemesiyle ilgili değil.
Decerto que não é para impedirem um casamento.
Bütün bunların sorumlusu onlar.
Eles são responsáveis por tudo isto.
Bunlar onlar!
- Ricardo, são eles.
- Bunlar onlar.
É isso.
Bunlar olurken gökyüzü seyretti, ve onları korumadı demek?
E os céus testemunharam tal e não tomaram partido?
Ve bunları, o küçük sarı Budistler ya da her neyseler, onlar için israf etmemeliyiz.
Não desperdice com aqueles budistas ou pagãos.
Bunlar, onlar.
São eles.
Peki bunları kamuoyuna anlatan piskoposlar? Onlar da mı komünist?
Os bispos que fizeram a denúncia são também comunistas?
Yani bunların polis olduğunu biliyorsak... onları haklamak pis iş... herkes için pis iş.
Se eu soubesse que eles são chuis, matá-los é um péssimo negócio. Um péssimo negócio para todos.
Çoğu kez denizde küçük ışıklar görürdük. Bunların kazazedeler olduğu tahmin ederdik ancak durup onları alamazdık.
Muitas vezes avistávamos luzes na água que deviam ser sobreviventes, mas não podíamos parar para recolhê-los.
Bunları düşününce, her şey kadar onlar için de üzülüyorum.
Quando pensava nisso, sentia sobretudo pena deles.
Bunları hür irademle... Onlar ne yaptı biliyorsunuz...
No pleno uso de todas as minas faculdades sabe o que deve pôr.
Yerin altında adamlar onlar eğlensin diye ölmeye hazırlanırken bunlar pastayla tıka basa midelerini şişiriyorlar.
Olhai para eles! A empanturrarem-se de bolos enquanto lá em baixo, homens como eles, se preparam para morrer para que se divirtam. Herodes.
Onlar taş ve bunlar da...
Aqui estão os blocos e esses são...
Bunları her kim yaptıysa, artık onlar bizim!
Seja quem for que as fez, agora temo-las nós!
Reinhardt onları geliştirince, Maximilian ve bunlar bir numara oldular.
Era o mais poderoso até o Reinhardt construir o Maximilian.
Her neyse, sahip olduğunuz bütün bu teknoloji, hepsi bütün o maden ocakları, değirmenler ve onlar, ve bunlar, ve şunlar... sadece daha az çalışıp daha çok yemek için tasarlanmış.
Seja como for, toda a sua tecnologia... altos-fornos, rodas... e outras idiotices, são para trabalhar menos e manducar mais.
bunların biraz boyu var, ama onları saymayalım.
Estes recortes têm alguma altura mas vamos ignorar isso.
Şu anda o çocuk bütün bunları temsil ediyor... ve nihayet onları almaya gelen... gerçek ışıktan... uzaklaşmalarına neden oluyor.
Ela é o que eles têm de mais parecido com isso, e isso é uma terrível distracção da verdadeira luz.
Onların zamanında herkes bunları konuşuyordu.
Era aquilo do que toda a gente falava nessa altura.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onları gördüm 114
onlara dokunma 16
onları tanımıyorum 26
onlar nedir 22
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onları gördüm 114
onlara dokunma 16
onları tanımıyorum 26
onlar nedir 22