Bıçaklanmış Çeviri Portekizce
537 parallel translation
Bıçaklanmış ve her yerine ok saplanmış.
O mataram com machados e flechas.
- Vurulmamış. Bıçaklanmış.
- Não foi um tiro.
- Bıçaklanmış mı?
Foi uma faca. - Uma faca?
Sırtından bıçaklanmıştı.
Foi apunhalado nas costas.
- Bıçaklanmış.
- Apunhalada.
Bıçaklanmış!
Foi apunhalado!
Kurban önce boğulmuş, sonra keskin bir araçla gövdesinden defalarca bıçaklanmış halde bulundu.
A rapariga foi estrangulada e apunhalada com uma arma branca no estômago e nas virilhas.
- Durumu çok ciddi, defalarca bıçaklanmış. - Tanrım!
- Meu Deus!
Ucu tırtıllı bir şeyle defalarca bıçaklanmış.
Há diversas facadas. Os ferimentos säo irregulares.
"kapının aralanmış olduğunu görmüş, " Lucas'ı da kalbinden "bıçaklanmış halde bulmuş."
"e encontrou a sala em desalinho e Lucas apunhalado no coração."
Birine göre de zehirlenip bıçaklanmış.
Um dizia que tinha sido envenenado e, depois, apunhalado.
Gırtlağından bıçaklanmış.
Apunhalaram-no na garganta.
Brezilya yasası, çavuş Wagner'in yargılanmak üzere iadesine izin vermedi, ama bir yıl sonra Wagner bıçaklanmış halde ölü olarak bulundu.
A Lei Brasileira não permitiu a extradição do Sargeant Wagner, mas um ano mais tarde ele foi encontrado esfaqueado e morto.
Yalnız, genç Mackenzie Wade vurulmamış, bıçaklanmış.
Só que na jovem Mackenzie Wade não foi um tiro, ela foi apunhalada.
Yaşlılıktan ölmemiş. Zehirlenmiş, bıçaklanmış, vurulmuş asılmış, boğulmuş ve dörde ayrılmış.
Foi envenenado, apunhalado, alvejado, enforcado e esquartejado.
Bir tanesi bıçaklanmış ve başından vurulmuş.
Um apunhalado e outro com um tiro na cabeça.
Peki sırtından mı bıçaklanmış?
E diz que foi apunhalado nas costas?
Charlie bıçaklanmış.
O Charlie foi esfaqueado!
Onu köşede bıçaklanmış halde bulmuşlar.
Acharam ele enfiado no canto.
... Joseph Davies Robbins soyulmuş ve bıçaklanmış halde bulundu. Doğu Teksas'taki bu benzinlikte.
... esfaqueamento fatal e assalto a Joseph Davies Robbins neste posto de gasolina, no leste do Texas.
İki kişi bıçaklanmış.
A dupla punhalada.
Vurulmuş, bıçaklanmış olabilirsin : "Buyrun oturun."
Caso tenha sido alvejado, esfaqueado ou atropelado, sente-se.
Vurulmuş, bıçaklanmış yoksa dövülmüş mü?
Foi tiro?
Daha fazlasını bilmek istiyorum! - Ölene kadar bıçaklanmış.
Quero saber mais.
- Kaç kere bıçaklanmış?
Foi esfaqueado.
Ambülans 20 yaşında bıçaklanmış birini getiriyor.
Estão nas traseiras com um esfaqueado de 20 anos.
Kalbinden bıçaklanmış.
Apunhalada no coração.
Tıbbi anlamda tamda yerinden bıçaklanmış, Başmüfettiş.
E com uma precisão cirúrgica, Inspector-chefe.
Görünüşe göre bir çiftçi bıçaklanmış.
Até pode estar morto.
Seni mutfakta bıçaklanmış bulurum.
Vemo-nos na cozinha com uma faca.
Sırtından bıçaklanmış.
Apunhalado nas costas.
Bıçaklanmış, dün akşam.
Foi apunhalado, ontem à noite.
- Sırtından bıçaklanmış.
- Apunhalado pelas costas.
Bilmeniz gereken şey bu adamın öldükten sonra bıçaklanmış olduğu.
A primeira coisa que devem saber é que este homem foi apunhalado depois de morto.
Adam kalbinden bıçaklanmış ama hiç kan yok.
A faca estava alojada no coração, mas não há sangue.
Sanki kalbinden bıçaklanmış ve ruhu o yaradan dışarı akmış gibiydi.
Quase que parece que o coração dela foi perfurado... e o seu espírito esvaziou-se pela ferida.
Bıçaklanmış.
Foi esfaqueado.
Bıçaklanmış.
Foi apunhalado.
Bıçaklanmış mı?
Apunhalado?
Adam bıçaklanmış.
O tipo foi apunhalado.
Bu arada o topallama davası da ne? Sırtından bıçaklanmıştın ya.
Tu também, porque coxeias, a facada não foi nas costas?
Buz kıracağıyla bıçaklanmış.
Parece que o atacou com um picador de gelo.
John Post, müebbette mahkûm bir uyuşturucu taciri, hapishane tuvaletinde doğranmış halde bulundu, parmakları kesilmiş ve kalbinden defalarca bıçaklanmış.
John Post, um traficante, foi achado em um armário de utilidade da prisão mutilado, seus dedos desapareceram e várias feridas de punhalada no coração.
- Bıçaklanmış kalpleri olanlar mı?
Aqueles com os corações perfurados?
Bu bıçaklanmış kalpli savaşçıların kalesi.
Este é o castelo dos guerreiros do coração perfurado.
Ben, bıçaklanmış kalbin bir savaşçısı olarak, girmenize izin veriyorum.
Eu, como guerreiro do coração perfurado, dou-te permissão para entrares.
Bıçaklanmış.
Apunhalado.
bu kadın krikoya yöneltmemiş bu kadın bıçaklanmış.
Aquela mulher direcionou mas foi uma ova. Ela foi esfaqueada.
8. ve Franklin caddesinin köşesinde evim var bu akşam erken saatlerde orda oldu bu cinayet kurban County General'de hemşireymiş dairesinde bıçaklanmış olarak bulmuşlar
Estou no complexo de apartamentos que fica na esquinada 8ª e Franklin onde ocorreu um assassinato ao final da tarde. A vítima, que se diz ter sido uma enfermeira no County General, foi aparentemente esfaqueada até à morte no seu apartamento.
Sağ yanından bıçaklanmış.
Foi atacado pelo lado direito.
- bir kadın bıçaklanmış açık ve basit bu üç haftada ki üçüncü - dedikoduları duydun mu?
- Quer comentar?