Ceket Çeviri Portekizce
1,643 parallel translation
Üzerinde yeşil ceket olan, küçük bir çocuk gördünüz mü?
Por favor, não viram passar um menino? com um blusão verde?
Alamam, çünkü diğer ceket kuru temizlemecide.
Não a posso trazer porque o outro casaco está na lavandaria.
Sanırım buraya bir ceket uydurmamız gerekiyor.
- Acho que precisamos aqui de um casaco. - Hum.
Söylemeyi unutmuşum, kravat ve ceket mecburi değil.
Não é preciso usar fato e gravata.
- Kravat, ceket.
- Casaco e gravata.
O 12,000 dolarlık ceket benim!
O problema é que é o meu casaco de couro de $ 12.000!
Güzel ceket.
Lindo casaco.
Pirinç düğmeli ceket giymiş tavşanlar.
Coelhos de jaquetas com botões de latão.
Ama kanlı bir ceket bulduk.
Mas achamos um casaco com sangue.
Siyah ceket, gri kapşonlu.
Jaqueta preta, camiseta cinza.
- Güzel ceket.
- Belo blusão.
Ceket var.
Tenho os casacos.
gri ceket giyiyordu, sanki bir yangından kurtulmuş gibiydi ve sanırım o..
Usava um casaco cinza e disse que trabalhava na sucata. Tinha nódoas...
- Gömlek, pantalon... Ama ceket ya da ayakkabı yok.
Camisa, calças, mas sem casaco nem sapatos.
Ceket!
Casaco!
Ne kadar hoş bir ceket.
É um belo casaco.
Ve şimdi gelecek senatör... - Ceket?
E agora, o próximo Senador do estado do Kansas...
Sana yılbaşı için aldığımız ceket mi bu?
Essa é a jaqueta que compramos para o Natal?
- Sağ elimi, sol ceket cebime sokacağım.
Vou por minha mão direita no bolso esquerdo de minha jaqueta... - O que, Sr.?
- Yeni bir ceket mi alacaktın?
Ias comprar um casaco novo?
Ceket ister misin?
Quer um agasalho?
Siyah deri ceket, önde iki düğme, kollarda üçer düğme, sağ kolunda bir düğme eksik... hayır, sol kolunda.
Blusão de cabedal preto, dois botões à frente, três em cada manga, falta um no braço direito... não, esquerdo.
Kot ceket ve harika eski püskü, pembe tişörtü giymiştim.
- Meu Deus. - E uma saia de ganga. Depois, vesti uma linda e velha camisola cor-de-rosa, rota e manchada.
Şey kot ceket giyip şapka taksan fena olmaz.
Talvez se vestires um casaco e colocares um chapéu.
- Hayır, hayır hayır, ceket yeni, lütfen.
- Não, não! O fato é novo. Por favor...
Onu gördüğüm andı... bir çiçek... ama ceket yakanıza takacağınız türden değil.
E foi quando a vi : uma flor mas não era daquelas que se prendem à lapela.
Bu yüzden üzerimde ceket var.
Ele é lindo.
Kurban bir Sasan ceket giyiyordu. Ih, şuna bir bak!
A vítima tinha um casaco Sasan.
Kurbanın ceket cebindeki iz, aslında bir talk pudrası.
O material que estava no bolso do casaco da vítima era, principalmente, talco.
Ceket için teşekkürler, Earl.
Obrigada pelo casaco.
Dün gece gösteride giydiğin ceket bu mu?
Aquele é o casaco que estava a usar no espectáculo ontem à noite?
fakat sanık elini o anda geri çekti ve kız elinin gitmesine izin verdi. Fakat bu bize tekrar gösteriyor ki, sanık ceket giyiyordu ve böylece sanığın eli olduğunu kanıtlıyor.
Espero que este tribunal... chegue a uma decisão justa e prudente... espero do fundo do meu coração.
Lanet şeyin hayatımdan kaç yılımı aldığını bilmiyorum... ama sana şunu söyleyeceğim, eğer Kolya'nın adamları o lanet şeyi çekmeseydiler... ceket içinde toza dönmüştüm.
Não sei quantos anos esta maldita coisa tirou de minha vida. Mas te digo isto : se os homens de Kolya não tivessem tirado aquela coisa maldita, seria só pó no colete a prova de balas.
Ben de spor ceket giyiyordum.
Tinha um casaco desportivo vestido.
Ve üzerine bakır ceket giydirilirse 4.8 milimetre daha kalınlaşır.
Junta um revestimento de cobre, 0,43cm.
Bu ceket öteki oğlumun.
Esse blusão é do meu outro filho.
Basit bir ceket.
Assim tens mais um casaco.
Ceket güzelce katlanmış.
E o casaco está bem dobradinho.
- Asistan... - Spor ceket giymeli miyim?
Devia usar um blazer na campanha?
Charlie? Kampanya menajeri benim. Spor ceket giymene gerek yok.
- Charlie, não precisas de blazer.
- Spor ceket...
- Mas um blazer fica sempre bem.
O ufak ceket içinde sik gibi gözüküyorsun.
- Pareces um cromo nesse casaco justo.
- Kes sesini, Charlie. - Ceket iyi.
O casaco fica-me bem.
Bu ceket en güzel şey değil,
Este casaco não é grande coisa.
İçeride, tecavüzle suçlanan bir sürü erkeğin olduğu bir kulüp binasına girerken pantolon ve ceket takım giymek iyi bir seçimdir.
Quando entramos numa república cheia de possíveis violadores, um fato é uma escolha acertada.
Sen motosiklet ve aptal bir deri ceket aldın.
Tu compras-te uma moto e um blusão de cabedal ridículo.
Üzerinde siyah, ince çizgili bir Armani ceket, beyaz gömlek ve puanlı iç çamaşırlarıyla içeriye girmişti.
Vamos nos livrar dessa gordura no rosto. Óptimo. Afine isso.
Kazak ya da ceket...
As fotos sem retoque da Natalie.
Hey, güzel ceket.
Que casaco fixe.
Güzel ceket.
É um casaco bonito.
Neden parçalarımızı metrelerce uzağa fırlatacak miktarda bomba dolu bir ceket giyiyorsun, neden?
Porquê?