Cinayet Çeviri Portekizce
19,395 parallel translation
Gasp, cinayet de olsa dahi mi?
Mesmo que seja extorsão, homicídio?
Cabot Cove'da bir cinayet daha olmuş.
Houve mais um homicídio em Cabot Cove?
Bu sene yaşanan üçüncü tarz aynı cinayet bu.
É o terceiro homicídio desta espécie este ano.
Tek söylemeye çalıştığım, suç bölümündeyken birçok cinayet şüphelisiyle röportaj yaptım.
Só estou a dizer que entrevistei muitos suspeitos de homicídios quando estava nos crimes.
Ama şimdi Elohim adına cinayet emri veriyorsun.
Mas agora aprovas assassinatos em nome de Elohim?
Ben'in soruşturması ilerledikçe bilgi ve kanıt eksikliği ortadan kalktı ve iddianamelere cinayet de dâhil edilmişti.
À medida que a investigação sobre Ben avançava, não faltavam provas ou delatores, e as acusações seguiram-se, incluindo morte premeditada.
Bütün suçlamalardan hüküm giydi ; Birinci dereceden cinayet de dâhil.
Foi declarado culpado de todas as acusações, incluindo a morte premeditada.
Son üç aydaki üçüncü cinayet bu, Jim.
Este é o terceiro assassinato em três meses, Jim.
Cinayet işleyen bir alçak olsa bile iddialara göre.
Mesmo que ele fosse um assassino de merda... alegadamente.
Ben Emniyet Müdür Yardımcısı Jim Burns seri cinayet soruşturmasıyla ve konuyla ilgili yürüttüğümüz operasyonla ilgili haberlerim var.
Sou o Assistente-Chefe Policial Jim Burns e tenho informações relacionadas com a Força-Especial da Operação Music-Man e as investigações do assassino em série.
Cinayet var mı yok mu onu bile bilmiyorsun.
Você nem sequer sabe se havia um homicídio!
Bu adam şu anda 2002'de işlenen bir cinayet yüzünden müebbet hapis yatıyor- -
Este homem está, actualmente, a cumprir sentença de prisão perpétua por um homicídio, um homicídio que ele cometeu em 2002.
Umut vaadeden bir cinayet buldum.
Encontrei um homicídio que parece promissor.
Bir dizi cinayet.
Uma série de assassinatos.
Davalıya yöneltilen ithamlar : Dört cinayet bir cinayete teşebbüs bir de kaçırma ve zorla alıkoyma.
As acusações contra o acusado são apresentadas como quatro casos de homicídio, um de tentativa de homicídio e um de rapto e aprisionamento indevido.
Umut vadeden bir cinayet buldum.
Encontrei um homicídio que parece promissor.
Cinayet riskinde yüzde 500'lük bir artış...
O risco de homicídio sobe 500 %...
Bir cinayet suçu daha sikimde mi sanki, değil mi?
Portanto, outro homicídio às costas, e o que é que importa, não achas?
Olay yerine vardığımızda kurbanı bulduk ve cinayet bürosunu aradık.
Ao chegarmos ao local do crime, encontrámos a vítima, pedimos a intervenção do departamento de Homicídios.
Öyle mi? Bunu cinayet mahali raporunda mı gördünüz? Hayır.
A sério, viu isso no relatório dos peritos forenses?
19 yıllık cinayet masası göreviniz süresinde, kaç tane suç mahallinde bulundunuz?
Nos seus 19 anos nos Homicídios... trabalhou em quantos locais de crime?
Diyorsunuz ki, spreyi cinayet mahallinden aldınız... - ve ona mı verdiniz?
Está a dizer que o tirou do local do crime, e deu-lho?
Yeğenimin cinayet soruşturmasında kaydettiğiniz gelişmeler nedir?
Que progressos fez na investigação do homicídio da minha sobrinha?
Hiçbir cinayet gerekçesi yok.
Não é motivo para homicídio.
Genoa'dan sonra, Cinayet Masası dosyalarına el koydu.
Depois de Genoa, o CID apreendeu-lhe os ficheiros.
Cinayet Masasından Genoa dosyalarını çalabilirsin o zaman?
E roubaste os ficheiros ao CID?
Cinayet saatinde orada bir çizim ya da grafiti yokmuş.
Na hora do crime... Não havia arte nele, ou grafites.
Bu cinayet sana o insanların onlara yaptığınız şeyden ne kadar nefret ettiğini anlatmaya yetmedi mi?
O assassinato não te convence de quanto eles detestam isto?
Burada kalırdım ama şüphelinin tekrar cinayet işleyeceğini düşünüyorum.
E eu ficava... Mas acredito que o sujeito vai voltar a matar.
- Cutler'ın cinayet sabahında.
Na manhã da morte do Cutler?
Öyle yorgundum aklım başımdan öyle gitmişti ki cinayet işledim.
Estava tão exausto e tão fora de mim que cometi um homicídio.
Bu kehanetlerdeki sınırsız gücü düşünürsen bugün o gence intihar yeleği giydirip öfkeli Tanrısı için cinayet işlemeye iten gücü.
Pensa no imenso poder contido nestas profecias e palavras, o qual convence jovens a vestirem coletes-bombas e a matarem em nome do Deus irado deles.
Bunu yapmak için bir cinayet davasını çöpe mi atarlar?
Abandonam um caso de homicídio para isso?
Lowry'yi uyuşturuculardan veya insan ticaretinden tutuklasak da tutuklamasak da Danny'nin cinayet davasını kapatacağız.
Ouçam, a verdade é que, quer apanhemos o Lowry por tráfico de droga ou humano, fechamos o caso do homicídio do Danny.
- Bu cinayet mı?
- É um homicídio?
Söylemek istediğim, Cinayet masasında çalışıyorum. Dava dosyası yürütmeyi biliyorum... Tanıklar.
Trabalho nos Homicídios e há uma coisa que fecha os casos : as testemunhas.
Şöyle devam ediyor, "İnanılması zor ve kasvetli bir kargaşa uzadıkça uzayan bir saat boyunca aralıksız şiddet, cinayet, hipnoz olayları ve zevksiz, çirkin bir canavarla devam ediyor."
Depois, diz : "Uma incrível e triste trapalhada de confusão... "... que se arrasta por uma longa hora... "... com quase nenhum momento sem violência, mortes, coisas hipnóticas e um monstro feio desagradável. "
Rekor sayıda cinayet ve kazara ölümle Tayland turistler için en ölümcül mekanlardan biri haline geliyor.
Com o recorde de assassinatos e mortes acidentais, A Tailândia está rapidamente a tornar-se um dos destinos mais mortais para turistas.
Güney Manhattan cinayet masasından.
Detetive Voehel. Brigada de Homicídios de Manhattan.
Bronx cinayet masasının beni rahat bırakmasını ve kulübümü yeniden açmasını istiyorum.
Mas adoraria se os teus rapazes dos Homicídios do Bronx me deixassem em paz para voltar a abrir o meu clube.
Kötü planlanmış sitelere tıkarsan neticesinde vandalizm, grafiti, uyuşturucu - ve cinayet doğar. - Hiç olmazsa bunda hemfikirsiniz.
Se os amontoar nos bairros mal projetados o resultado é vandalismo, graffitis, drogas, homicídios.
Labuschagne'nin cinayet sebebi açık değil ve aşırı sağ örgütlerle bağlantısı tamamen dayanaksız.
Segundo fontes policiais, os motivos de Labuschagne para o tiroteio não são claros e ligações a organizações de Extrema-Direita são especulativas.
Ve 15 yıldır cinayet davası almamış kıdemli bir avukat mı diyecektin tam?
Vais dizer : "Um advogado que não lida com um homicídio há 15 anos"?
Bu adamların hepsinin cinayet için sebebi olmuştur. Bir nedeni vardı mutlaka.
Tinham todos motivos para matar, ele terá tido um motivo.
Bir cinayet suçlamasında, iddia makamı, davaya konu eylemin hem yasadışı hem de kasıtlı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Perante um homicídio, a acusação deve provar que a ação teve dolo e foi intencional.
Efendim, sayın yardımcıları. Mahkemeye bunun bir cinayet davası olduğunu hatırlatırım.
Meritíssimo, prezados assessores, recordo ao tribunal que se trata de um homicídio.
Yedi kere cinayet. Ve mahkeme bunun böyle olduğunu ilan etmeli.
Um homicídio de sete pessoas e o tribunal deve declará-lo dessa forma.
Birinin bir zamanlar söylediği gibi, "Öldürme döngüsünde, başlangıç ve son yoktur, sadece daha fazla cinayet vardır."
Alguém disse que, no ciclo de morte, não há início ou fim, apenas mais mortes.
Bu cinayet matematiğidir.
É matemática de homicídio.
... Naziler hiç cinayet işlemediler.
" Os nazistas não cometeram qualquer assassinato.
Cinayet yok mu?
Não é um homicídio?