Cinayetten Çeviri Portekizce
2,557 parallel translation
- Evet. Cinayetten önceki gece, köpeğiyle gezen bir kadın Kuzmenko'nun evinin yakınlarında bir arabada oturan şüpheli bir adam ihbar etmiş.
Uma noite antes do crime, uma mulher disse que viu um suspeito num carro perto da casa de Kuzmenko.
Cinayetten bir kaç gün önce Kuzmenko, Oleg Mostovoi'yi dört defa aramış.
Dois dias antes de ser morto o Kuzmenko fez quatro chamadas para Oleg Mostovoi.
Söylediğine göre, cinayetten bir kaç gün önce kendisi Kuzmenko'ya 75.000 dolar vermiş. Kuzmenko, parayı kendisine ait bir salon açmak için istediğini söylemiş.
Ele disse que alguns dias antes do assassínio, emprestou ao Kuzmenko 75 mil dólares, e que o Kuzmenko disse precisar do dinheiro para abrir o próprio ginásio.
Sonunda Paddy Doyle için cinayetten tahkikat yapabileceğiz.
Podemos finalmente acusar o Paddy Doyle de homicídio.
Bu ülkedeki hiç kimse o adamı cinayetten içeri attıracak kadar ne salaktır ne de ölmeye meyilli.
Ninguém parvo ou suicida o suficiente para incriminá-lo
Macawi 2009 yılında suçlanmıştı, ancak cinayetten ötürü beraat etmesi gibi bir...
Em 2009, Macawi foi acusado, mas, depois, absolvido do assassinato de...
Adam yok ortalarda. Cinayetten de tutuklanabilirsin.
E ele desapareceu, por isso é tentativa de homicídio.
Adam yok ortalarda. Cinayetten de tutuklanabilirsin.
E ele desapareceu, por isso tentativa de homicídio, talvez.
Ben de seni cinayetten tutuklamak üzereyim.
É... e estou para acusar-te de assassínio.
Küçük T en az 15 cinayetten sorumlu.
O Little T é responsável por pelo menos quinze homicídios.
Küçük T, 15 cinayetten sorumlu.
O Little T é responsável por quinze homicídios. Quinze.
İlk cinayetten önceki eski sübyancı mahkûmları araştırıyorum, artan şiddet vakası var mı onu arıyorum.
Estou a verificar pedófilos soltos antes da primeira morte. À procura de um aumento da violência.
Eğer bir adam cinayetten suçlu bulunduysa, idam cezasına çarptırılmalı.
Se um homem é acusado de assassinato é imperativa a morte.
Sen ölecektin ve biz de o adamı yakalayıp Jason'ı cinayetten içeri atacaktık. Kahretsin, bunu yapmalıydık.
Estaria morto, teríamos apanhado o tipo e usá-lo-íamos para mandar o Jason para a prisão.
Seni hırsızlık ve cinayetten tutuklamak için.
A prendê-la por roubo... e assassínio.
Cinayetten.
Por homicídio.
Belki de kendi krallığında her şeyden kaçıp kurtuluyordur hatta, cinayetten bile.
Talvez no seu reino ele consiga escapar do que quiser, até de homicídio.
Cinayetten önce ya da hemen sonra kocasını gören de olmamış.
Ninguém viu o marido antes ou depois do homicídio.
Bunlar cinayetten sonra oldu.
Apareceram depois do crime.
İlk ödemeyi de cinayetten bir saat sonra yapmış.
A primeira cobrança foi 1h depois do assassínio.
Ron, sana cinayetten bahsediyoruz.
Ron, falamos de assassínio.
Cinayetten hüküm giydirme şansınız hiç kalmadı ve diğer suçlamalardaki esas tanığınızı da kaybettiniz.
Não conseguirá uma condenação por homicídio e perdeu a sua testemunha principal.
İki cinayetten bahsediyoruz şurada!
Falamos de dois assassínios!
Önce 5 : 47'de patronu John Westfal'ı, ikinci olarak 6 : 01'de karısını ve son olarak cinayetten iki dakika önce isimsiz bir numarayı aramış.
A primeira foi para o chefe, John Westfal, às 05 : 47. A segunda para a esposa, às 6 : 01, e a última chamada, apenas dois minutos antes do assassínio, foi feita para um número não registado.
- Cinayetten aklanmış olabilirsin yine de uyuşturucunun hesabını vermek zorundasın.
- Talvez esteja inocente de assassínio, mas ainda vai responder por porte ilegal de drogas.
Peki, Garza hapisten çıktıysa neden geri döndü ki? Adam cinayetten ömürboyu içeride yahu.
Está bem, se o Garza saíu da prisão, porque é que ele voltaria?
Munson'ı cinayetten içeri al.
- O Munson vai dentro por homicídio.
Tabii basının bu videoyu cinayetten önce görmesi planlarınızı bozar değil mi?
Claro que se a comunicação social o visse antes do ataque, isso baralharia os teus planos, certo?
Şimdi de seni cinayetten kayda geçiriyoruz. Evet, ama düşünmedik.
Mas não achámos.
"Soygun, kontrolden çıkmış" diyerek küçük suçlara karışmış Afro-Amerikalı Lionel Raymond Williams'ı cinayetten tutukladılar.
Detiveram um afro-americano, acusado de pequenos delitos, chamado Lionel Raymond Williams pelo homicídio. Classificaram-no como um roubo que deu para o torto.
Bölge başsavcısı da sizi cinayetten suçlamaya bu kadar yaklaşmıştı, Bayan Langdon.
E o Promotor esteve perto de a acusar de homicídio, Sra. Langdon.
Yoli cinayetten bir gün önce çocuklarının bilgisayarına bazı fotoğraflar yüklemiş.
A Yoli colocou fotos de uma casa no computador dos filhos, um dia antes do crime.
Peki birinin cinayetten yırtmasına izin vermenin sonuçları ne olacak?
E quanto às consequências de deixar alguém safar-se de assassinato?
Cinayetten birkaç saat önce Zippy ile Leshawn birlikte görülmüşler.
O "Enérgico" e o Leshawn foram vistos juntos algumas horas antes do tiroteio.
- Queens cinayetten. - Tony Cantone.
- Sim, dos Homicídios de Queens.
Munson'ı cinayetten içeri al.
- Apanhar o Munson por assassinato.
Cinayetten bir ay önce eşinin hayat sigortası poliçesini iki katına çıkarmış.
Ela dobrou a apólice do seguro de vida do marido um mês antes do assassínio. Acho que é estúpida.
Önce beni tutukluyor ve şimdi de işlemediğim iki cinayetten beni suçluyorsunuz.
Primeiro prende-me, agora acusa-me de dois crimes que não cometi?
Bu derin yaranın 19 sene önceki cinayetten kaldığını mı düşünüyorsun?
Acha que foi feito durante o assassínio, há 19 anos atrás?
Az önce cinayetten yırttık.
Acabámos de nos safar de um assassínio.
Bir çok çözülmemiş cinayetten arıyordum onu. Onun emir verdikleri haricinde. Ama hiçbir şey aynı kalmıyor.
Quero-o por uma dúzia de assassínios desde então, sem incluir aqueles que ele ordenou, mas que não se consegue colar.
Vasquez yozlaşmış bir polisti düzinelerce cinayetten sorumlu Garcia carteli için çalışıyordu.
Vasquez era um policial corrupto, responsável por dezenas de homicídios, a trabalhar para o cartel do Garcia.
Seni birinci derece cinayetten tutuklayacağım. Üç kere Noellemeye çalıştın. ( attempted santacide )
Vou prendê-la por por homicídio em primeiro grau e três acusações de tentativa de "Natalcídio".
Los Angeles'ta tatil yapan Wisconsin'li bir adam cinayetten hemen sonra 10 numaralı yolun kenarında bir araçtan bir silah atıldığını ihbar etti.
Um homem do Wisconsin de férias aqui em L.A. informou ter visto uma arma a ser deitada fora de um veículo ao longo da estrada 10, logo depois do assassinato.
Ama kanıtlarla oynama bir cesedin yok edilmesi ve muhtemelen cinayetten.
Mas pode ser por ocultar provas. - Ocultação de cadáver. - E talvez homicídio.
Cinayetten hüküm giymesini sağlayabiliriz. Neden söz ediyorsun?
Podíamos fazê-lo ser apanhado por assassínio.
İzlere bakarsak katil cinayetten önce motoru buraya gizlemiş.
Esta marca parece do descanso central. Acho que o suspeito escondeu a moto antes do assassínio para ajudar na fuga.
O'Hara L Sokağı Çetesinin başı, Güney Boston Castle Island'da üç yıl önce işlediği cinayetten mahkum olmuş.
Chefe do gang da L Street, o O'Hara foi condenado por matar um homem em Castle Island no sul de Boston, há 3 anos.
O zamana kadar sizi cinayetten tutuklarım.
Até que eu o prenda por homicídio.
Cinayetten tutukluyoruz.
- Prendo-o por homicídio.
Birinci derece cinayetten suçlu bulundu,..
Considerados culpados por homicídio em primeiro grau, os réus Rocco Damara,