English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / De öyle

De öyle Çeviri Portekizce

47,505 parallel translation
Buradaki geleceğimizi ve seni korumanın tek yolu buydu ben de öyle yaptım.
Sabia que era a única forma de proteger o nosso futuro na ilha, para vos proteger, foi por isso que tomei aquela decisão.
Fakat benim de öyle.
Mas... a minha também tem.
Bence de öyle.
Não discordo.
Sence de öyle değil mi Nielsson?
Nelson?
Anneme olanlar hiç yaşanmamış gibi davranmak istiyorsun diye ben de öyle yapacak değilim.
Lá porque queres fingir que a minha mãe não existiu, não significa que faça o mesmo.
Biz de öyle yapacağız.
Vamos fazer o mesmo.
Rahmetli Başkan dostum Benjamin Franklin de öyle diyor, gerçi başkan değilmiş. Kendisi sana dünyaca ünlü Rosie'nin Lokantası'ndan milkshake, hamburger, patates kızartması, ne istersen almaya hazır.
E o meu amigo presidente morto, o Benjamin Franklin, que, aliás, não foi presidente, está pronto a comprar-te batidos, hambúrgueres e batatas fritas, tudo o que quiseres do mundialmente famoso Rosie's Diner.
Sen de öyle.
Tu também estás.
Bizden de öyle.
E dos nossos também.
Sınıf arkadaşların senin için endişeli, biz de öyle.
Os teus colegas estão preocupados contigo e nós também.
Ben de öyle.
Também eu.
Sen de öyle.
Você também.
Sen de öyle.
E tu também estás.
- Ben de öyle.
- Também eu.
- Ben de öyle.
- Eu também.
- Vali şu an afallamış durumda olabilir ama uzun süre öyle kalmayacak.
- O Governador pode estar de joelhos, mas não ficará assim muito tempo.
- Öyle mi? Sen de yetersizsin!
- E tu és incompetente!
Birlikte motosiklete binmenin uygun olmadığını düşünmüştün ama şimdi yatak odana gelip seni yatağından lavaboya taşımamı istiyorsun. Böylece hap alıp rahatlayacaksın, öyle mi?
Achaste inapropriado darmos uma volta de mota e agora queres que vá ao teu quarto ajudar-te a ir da cama até à banheira para tomares uns comprimidos e relaxares?
Öyle olsa bile bunun hukuki, sanatsal veya edebi değeri olmadığını kanıtlamanız gerek.
Mesmo que assim fosse, teria de provar que não tem qualquer valor legal, artístico ou literário.
- Kesinlikle. Özellikle de ben geğirik özel gücümü kullandığımda öyle düşünüyorlar.
Absolutamente, sobretudo quando eu uso o meu arroto super poderoso.
- Tanışmamız öyle olmadı ama.
Bem, não é a história de como nos conhecemos.
Çünkü öyle olsaydı "İçeceğinizi almak zorundayım beyefendi" ya da "O içeceği almak zorundayım beyefendi" derdiniz ama ikisini de demediniz.
Senão, teria dito : "Preciso de levar a sua bebida", ou "Tenho de levar essa bebida", e não disse nenhuma das duas. Não se preocupe com isso.
Bu 80 tonluk metal yığını, koltuk minderleri ve Bloody Mary karışımının havada süzülmeye hiç hakkı yok ama gel gelelim Newton'un kanat üzerindeki hava akışının yukarı kaldırma oluşturması ya da öyle boktan bir şeyle ilgili açıkladığı bir şeyler ki hiçbiri gram anlam ifade etmiyor ama şiddetle inanan arkadaki 82 yolcuyla birlikte uçak güvenli bir şekilde yolculuğuna devam ediyor.
Estas 80 toneladas de metal, assentos almofadados e Bloody Marys não têm o direito de atravessar os céus. Mas o Newton explicou a teoria do fluxo do ar sobre a asa que cria um movimento ascendente, ou outra merda sem sentido. Mas temos 82 passageiros aqui que acreditam piamente nisso.
- Evet, öyle. Annemle babam Pontaco Gölü civarında yaşıyor da.
Os meus pais são de Lake Pontaco.
- Öyle, ne muhteşem bir an.
Hitler lá com a sua bobagem de raça ariana...
- Öyle. - Durun biraz. Ha siktir, o bu haftasonu muydu?
- Porra, é este fim de semana?
Tamam öyle de, sigarayı bırakmak için sadece.
Não, é para parar de fumar.
Benim deneyimim öyle olmadı, hem de hiç.
Essa não é a minha experiência. Nem um pouco.
Öyle anlarda kendine sormalısın :
Nesses momentos, tens de perguntar a ti mesmo :
- Sizi aileden gördüm ve bence siz de beni öyle gördünüz.
- Vejo-vos como família e acho que também me veem assim.
"Seks filmi." " Öyle mi?
"Um filme de foda." E eu : " A sério?
Yani ya numaramı vereceğim ya da sahte nükleer fırlatma kodları, öyle mi?
Posso dar-te o meu número ou uns códigos de lançamento nuclear falsos?
Ve bir dikişte içersen. Ve öyle ufak tefeksen.
E se a beberes de penalti e fores pequeno.
Benim başıma hiç öyle ilginç şeyler gelmiyor.
Nada de interessante acontece comigo.
Bazen öyle olması gerekir.
É o que temos de fazer às vezes.
Ders kitabından alıntı yapıyormuşum gibi geldiyse gerçekten öyle.
Se parece que estou a ler de um manual escolar é verdade.
Öyle sıradan, kalabalığın içindeki yalnızlıktan söz etmiyorum.
Não estou a falar do tipo de solidão vulgar, sozinho na multidão.
Kimse kabul etmiyor, tuvaletleri boyayıp anma köşesi hazırlıyorlar çünkü burası öyle bir okul.
Mas não o admitem e pintam as casas de banho e fazem um memorial, porque é esse tipo de escola.
İngilizce öğretmenimiz bile öyle demişti.
Até a nossa professora de Inglês disse.
Öyle değil, hayal de görmüyoruz ve bunu herkes öğrensin istiyorum.
Não é e não somos. E quero que as pessoas saibam isso.
Sadece Hollywood yıldızları öyle tutar.
Só os atores de Hollywood é que pegam nelas assim.
Öyle değilmiş gibi davransam da ben hep başkalarının hakkımda ne düşündüklerini önemsedim.
E sempre me importei com o que os outros pensam de mim, por muito que fingisse que não.
Madem öyle, neden bildiğin hâlde burada olmak zorundasın?
Então, porque tens de estar aqui, se sabes?
Öyle de kalacak.
E não vais mudar isso.
İnsanlar sokağın ortasında bir zarf dolusu para bulunca genellikle öyle yaparlar.
É isso que as pessoas costumam fazer quando encontram um saco de dinheiro na rua.
Hannah, öyle durma, sen de gel!
Hannah, não fiques aí parada, entra!
Öyle yapmam gerekecek.
É mesmo isso que eu vou ter de fazer.
Öyle ise size son kez soruyorum. ... aradığımız tutsak burada mı yoksa değil mi?
Então pergunto-lhe de novo, e pela última vez, o prisioneiro que procuramos está aqui ou não?
Yine bana öyle geliyor ki sen de ben de bu duruma farklı tepkiler verecek yaratılıştayız.
E, contudo, fico com a impressão que tu e eu estamos com instintos diferentes em relação à forma de reagir a isto.
Bir grup yabancıyı öyle pat diye içeri alamayız.
Não costumamos permitir um pacote de estranhos para dançar atrás da nossa porta.
Öyle de bir savaşırlar ki.
Eles conseguem lutar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]