Dün sabah Çeviri Portekizce
666 parallel translation
Dün sabah mı ayrıldı?
Partiu ontem de manhã?
Dün sabah, Laura'nın cesedi bulunduktan sonra çavuş McAvity ve Schultz tarafından sorgulanmıştım ve onlara şöyle demiştim :...
Ontem de manhã, depois de encontrarem o corpo de Laura... fui interrogado pelos Sargentos McAvit e Schultz... e relatei-lhes que...
- Dün sabah.
- Ontem de manhã.
Dün sabah, şans eseri... bir mahkûmun, adı saklı eski düşmanının... soluğu İngiltere'de aldığını duydum.
Então, ouvi por acaso, ontem de manhã, que um velho inimigo de um certo condenado, cujo nome não necessito referir, soube que ele estaria em Inglaterra.
Dün sabah David'in Philip'le telefonda konuştuğunu duymuştum.
Parecia-me que o David tinha telefonado ao Phillip ontem.
Dün sabah, Pentonville hapishanesinde.
Ontem de manhã, na Prisão de Pentonville.
Elbette siz müvekkili değildiniz, ve onu az tanıyordunuz..... peki dün sabah onu ne için görecektiniz?
Não que você fosse cliente dele, pois, como diz, mal o conhecia, mas, se não se importa, sobre o que ia falar com ele ontem de manhã?
- Kadın dün sabah 6.00'ya kadar...
- Ela nunca saía do apartamento...
Bayan Thorwald'un dün sabah 6.00'da
Que a Sra. Thorwald saiu às 6 : 00
Dün sabah onunla evden ayrıIan Bayan Thorwald değildi.
Que não foi a Sra. Thorwald que saiu com ele ontem.
Dün sabah Fransa'daydım ve bu gece... kalacağım yer Mass-a-ch...
Ontem de manhã estava em França e esta noite estou a dormir em Mass-a-ch...
Dün sabah bir cenaze vardı.
Houve um funeral ontem pela manhã.
Dün sabah öldü.
Morreu ontem de manhã.
- Dün sabah mı?
- Foi ontem de manhã.
Dün sabah Pasifik'ten gelen bir sinyal Force 316'daki göreviniz için geçici transferinize izni verdi.
Chegou uma ordem ontem de manhã do Pacífico a autorizar a sua transferência temporária para a Força 316.
Dün sabah gerçekleşen saldırı Fransa'nın onuruna leke sürmemiştir. ve bu ulusun askerleri için de utanç kaynağı olmamıştır.
O ataque de ontem não manchou a honra da França... nem desonrou os bravos soldados desta nação.
Dün sabah senin olmadığın zaman içeriye girdiler.
Ontem de manhã, enquanto esteve fora.
Bak, dün sabah 9 : 30'da buradan ayrıldım.
Olha, às 9 e meia na manhã de ontem, eu saí daqui.
Dün sabah benimle Harrington'u taburcu ettiler.
Ontem de manhã eles liberaram Harrington e eu.
Dün sabah buradan ayrıldığında yalnız başına ayrıldın.
Quando você saiu daqui ontem de manhã você saiu sozinho.
Bak, dün sabah olan her şeyi sana kronolojik olarak açıklayayım.
Olha, eu dou à você uma análise cronológica de tudo que aconteceu ontem de manhã.
Dün sabah fabrikadan çıkar çıkmaz geldi.
Veio direto de Detroit ontem de manhã.
- Dün sabah 44 kişinin yüzüne baktım.
- Eu olhei 44 rostos ontem de manhã.
Dün sabah.
Ontem de manhã.
- Tren istasyonuna gittim dün sabah, 8 : 00'de buluşmayı kararlaştırmıştık, ama Willie gelmedi.
- Quando cheguei à estaçäo ontem, às 8 h, como planejado, Willy näo apareceu.
Sana söylemek istemiyordum. Catherine dün sabah hiçbir açıklama yapmadan gitti. Sen gelmeden döneceğini umuyordum.
Não lho quis dizer, mas ela partiu ontem sem qualquer explicação, esperava que ela voltasse para a sua chegada.
Yanlış mı hatırlıyorum yoksa dün sabah da buradan geçmedin mi?
- Beppe! Que alegria! Equivoco-me ou passou também ontem pela manhã?
- Evet efendim, dün sabah! Buna yetkisi var! Ne yazık ki!
depois de tudo podia fazê-lo, não?
Bunu bana söyleyen ilk kişi sen değilsin. Dün sabah Paris Belediye Başkanı Bay Titinger buradaydı.
Não é o primeiro a dizer-me isto. monsieur Titinger.
Ama General Carnaby'nin uçağı dün sabah düştü sanıyordum.
Mas o avião do General Carnaby não se despenhou ontem de manhã?
Dün sabah serbest bırakılmış.
A Mathilde foi libertada ontem de manhã.
Dün sabah buraya geldiğimde yaşadığım şaşkınlığı düşünsenize.
A única coisa, foi que foi um trabalho de amador. Se fosse eu, teria ficado com o dinheiro que ele trazia.
Onları dün sabah yaşlı bir kadın getirdi.
Uma velhinha deixou-os cá ontem de manhã.
Sam dün sabah öldü.
O Sam morreu ontem de manhã.
Dün gece ve bu sabah sizi göremedim, hasta olduğunuzdan korktum.
Não o vi por aí ontem à noite ou esta manhã. Estava com receio que estivesse doente ou coisa assim.
Lucy Chapman adındaki bir kadın dün gece ya da bu sabah öldürüldü.
Uma garota chamada Lucy Chapman foi morta ontem á noite... ou hoje de manhã.
Haklısınız efendim, ben eyaletin resmi şoförüyüm. Kendisi dün akşam Cumhuriyetçi Kongresine katıldığından sabah uyanamadı.
- Não, o meu pai é que é, mas... ele foi a uma manifestação republicana e não conseguiu acordar.
Ne olduysa ya dün gece, ya da bu sabah erken saatlerde olmuş.
Isto aconteceu ontem à noite ou hoje de manhã.
- Tabii. Dün ya da bu sabah sıradışı bir şey görmedin, değil mi?
Diz-me, viste algo estranho ontem ou hoje de manhã?
Dün gece bir bayan viskiden uzak durmamı söyledi. Ve sabah pişmanlık duymazlar.
Ontem à noite um tipo disse-me para me afastar do whisky, para não me arrepender no dia seguinte.
Olay dün gece meydana geldi, katil bu sabah tespit edildi ve en geç bu akşam da yakalanacak.
O crime cometido numa noite. O assassino identificado na manhã seguinte. E capturado na noite do mesmo dia, afinal.
Keşke beni dün gece çağırsaydın, hatta bu sabah.
Se me tivesse ligado ontem à noite, ou mesmo esta manhã.
Üstelik Mona dün geceki partiden sonra ortadan kaybolmuş... ve sabah dörde kadar eve dönmemiş.
A Mona desapareceu ontem da festa e só chegou a casa às 4 : 00.
- Dün gece ve bu sabah tanıştık.
- Conhecemo-nos ontem e hoje.
Dün gece ya da bu sabah taşınmış olmalılar.
Chegaram durante a noite ou esta manhã.
- Dün öğleden sonra. Bu sabahın önemli bir bölümünde.
Toda a tarde de ontem e uma boa parte desta manhã.
Bu ayak izleri Coop'un, dün gece ya da bu sabah.
São seus rastros e do Coop, de ontem à noite ou desta madrugada.
Maalesef dün sabah bulunan cesetle ilgili bir haber yoktu.
Nós dissemos tudo, ontem no casamento. Ontem eu não sabia que tinha uma casa tão linda.
Hayır. Koca Mary küçük Gussie'yi bu sabah yordu. Dün gece değil.
Não, a Grande Mary esgotou o Guszinho esta manhã.
Bu sabah uyandığımda, dün geceki kadar güzel ve tatlı bir kız olabilir mi diye düşündüm.
Acordei hoje de manhã a perguntar-me se seria possível que fosse tão adorável e meiga como foi ontem.
Bu sabah evden ayrıldığımda, uyuyordun... bu yüzden telefon açıp dün gece için üzgün olduğumu söylemek istedim.
Quando saí esta manhã estava dormindo assim só liguei para te dizer que sinto muito pelo que aconteceu ontem à noite.
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127