Elektrik Çeviri Portekizce
6,447 parallel translation
Elektrik mi yok?
Não há electricidade?
Telefon kabloları, elektrik her şey ama her şey olacak.
E vai ter cabos telefónicos, electricidade e tudo.
- Peki ya elektrik sistemi?
- E o sistema eléctrico?
- Elektrik hattı? - Tekrar söylüyorum.
- Conduta eléctrica?
Elektrik fünyeleri.
Fusíveis elétricos.
Ve bu elektrik nerede mi son buluyor?
E onde é que a eletricidade finalmente vai terminar?
Elektrik çarpacak mı?
Vou ser electrocutada?
Burada elektrik bile yok.
Nem sequer têm electricidade.
- Babana elektrik çarpacak.
- O teu pai vai ser electrocutado!
Elektrik dansı mı?
Breakdance?
Kulüpten aradılar da bir elektrik kesintisi olmuş ve anlaşılan bu akşamki partinin yiyeceklerinden bir kısmı bozulacak.
Era do clube. Faltou a electricidade e parece que parte da comida para a festa de hoje ficou ligeiramente danificada.
Elektrik kesintisi olmuş.
Faltou a electricidade.
Her ne kadar elektrik kesintisi benim eserim olmasa da gecenin karanlığa boğulmasının sorumlusu benim.
Apesar de não ter provocado a falha de energia, no entanto, mergulhei a noite nas trevas.
Batı yakasını etkileyen elektrik kesintisini bildirmek üzere yayınımıza ara veriyoruz.
Interrompemos a emissão para informar que houve um grande apagão em toda a costa oeste.
Elektrik santralinde bir sorun olduğunu düşünüyoruz.
Pensamos que aconteceu na estação elétrica onde houve um problema.
Benzin yok, elektrik yok, ulaşım yok telefon yok, internet yok.
Não há combustível, nem eletricidade, não há transportes, não há telefones, não há Internet.
Orada elektrik var, insanlar işe gidiyor.
Eles têm eletricidade e as pessoas têm empregos.
- Elektrik.
Sim, energia.
İşte o, stüdyoda giydiğiniz kostümlerden geçen 10.000 voltluk elektrik!
São 10.000 volts de eletricidade que atravessam os fatos que vocês vestem aqui no estúdio!
180 Hong Kong Doları. su ve elektrik dahil.
180 dólares. Água e electricidade incluídas.
Elektrik çarptı!
- Foi electrocutada!
Sorun yok, elektrik kesintisi sadece. Sorun yok. Sorun yok.
Está tudo bem, é uma falha de electricidade.
Buna elektrik kaçağının sebep olduğunu söylüyorlar.
Dizem que foi uma avaria eléctrica.
Elektrik kazası demiştiniz diye hatırlıyorum.
Não disse que foi um acidente com electricidade?
Anne, dün elektrik faturasını ödedin mi?
Mãe mandas-te a contagem da luz ontem?
Anne, elektrik faturasını ödedin mi?
Mãe mandas-te a contagem da luz ontem?
Merhaba hanımefendi, ben Elgi'den geliyorum, yeni bir elektrik şirketi.
Bom dia, sou da Elgi, uma nova companhia elétrica.
Tek bildikleri beyinlerinden... elektrik devrelerinin geçtiği.
Todas as memórias a começar no laboratório com a esposa a encaixar as tuas pernas.
Biz de yollar, su ve elektrik alırsınız.
E também teremos estradas, água e eletricidade.
- Elektrik faturasını, her şeyi kim ödüyor?
- Quem paga a luz? Quem paga tudo?
Lamba en parlağı. Elektrik kesildiği zaman hariç.
O candeeiro é o mais iluminado, a menos que a electricidade seja cortada.
Yaşlı Nick'e diyeceğim ki elektrik kesintisi yüzünden o kadar üşüdün ki ateşin çıktı -
Vou dizer ao Velho Nick que... por causa do corte da electricidade passaste tanto frio que ficaste com febre.
- Elektrik devresini kapatmadım, değil mi?
Não fechei o circuito, pois não?
- Sana elektrik mi öğretiyorlar?
Ensinam-te sobre electricidade?
1970 itibariyle, mesela General Elektrik, Birleşik Milletlerde üretim yaparak elde edeceğinden fazla kârı, parayla oynayarak elde ediyordu.
Na década de 1970, a General Electric podia gerar mais lucro a jogar com dinheiro do que através da produção, nos Estados Unidos.
Şunu unutmamalısınız, General Elektrik bugün büyük ölçüde bir finansal kurum.
Convém lembrar que a General Electric é essencialmente uma instituição financeira, hoje em dia.
Yani aslında, General Elektrik sıfır vergi ödüyor ama muazzam kârları var.
Na verdade, a General Electric paga zero impostos e tem lucros enormes.
Burada yaşayan, binalarınızı yapan, bahçelerinizi temizleyen vesaire belgesiz yabancılar, kişi değiller. Ama General Elektrik bir kişi, ölümsüz süper güçlü bir kişi.
Os sem documentos que vivem cá e constroem os vossos edifícios, aparam os vossos relvados, eles não são pessoas mas a General Electric é uma pessoa imortal e superpoderosa.
Kararında şöyle diyor, "Bakınız, neticede CBS'ye konuşma özgürlüğü verildi, onlar şirket, neden General Elektrik'in de istedikleri kadar para harcayabilme özgürlüğü olmasın?"
A sua decisão disse : "Bem, afinal, a CBS tem liberdade de expressão, e é uma corporação, porque não pode a General Electric ser livre de gastar o dinheiro que quiser?"
Basın böyle olmak zorunda ama General Elektrik başkanına ve bazı hissedarlarına para kazandırmaya çalışıyor.
É por isso. É isso que a imprensa devia ser, e a General Electric tenta ganhar dinheiro para o executivo-chefe e alguns dos accionistas.
Ona az elektrik verin.
Dá-lhe uma carga rápida.
Sadece elektrik kesti.
Cortaram a electricidade.
... Cari plazma teknoloji işe yaramaz duyun... Elektrik fields.You sadece durulacaktır karşı temel pakete.
Ouvimos que a tecnologia plasma atual torna-se inútil contra os campos eléctricos. Você vai ser depender exclusivamente dos packs básicos.
Elektrik kordonlarını taş kaplamasına saklama tecrübeniz var mı?
Page. Tem alguma experiência anterior em esconder fios eléctricos nas telhas de um telhado?
Elektrik yükü ile doğru orantılı mesafenin karesi ile ters orantılıdır.
São directamente proporcionais às cargas eléctricas, e inversamente proporcionais ao quadrado da distância.
Su bulmak için yeri eşelemez ya da elektrik için jeneratör yapmazsın.
Não escavarias um poço para ter água nem construías um gerador para ter eletricidade.
Yıkayıcı / kurutucudan tüm soğutma üniteleri için 220-volt elektrik çekmeye çalışacağım.
Tento sacar potência de 220 volts da máquina de lavar e secar, para as unidades de refrigeração.
Bana bak, elektrik çarpmasından geberip gideceksin.
Morres electrocutado.
Burası toz tutuyor ve elektrik faturasını bile karşılayamıyoruz.
Este lugar está a amontoar pó e nem sequer conseguimos cobrir as contas de electricidade.
Muhtemelen sonsuza kadar yara bere içinde ve elektrik lambasına sarılıyor olurduk.
Provavelmente teríamos acabado por abraçar a lâmpada até ao fim.
Kitaptan bir çeşit elektrik alıyor.
Está a receber energia disso. Miúda? Qual miúda?